Anas el-Başa, istediği zaman Halep'i terk edebilme şansına sahipti. Ailesi öyle yapmıştı. Ama o bombardımanlara, açlık ve sefalete rağmen abluka altındaki bu şehirde kalmayı ve bambaşka bir açıdan var olmayı seçmişti. Ölümün her an her yönden gelebildiği, harabeye dönüşen bu şehirde çocukları güldüren adam olmayı tercih etti; üstelik hayatı pahasına. Sivil toplumu ayakta tutmaya çalışan Space for Hope adlı STK'nın yöneticisi ve çalışanı olarak Halep'te kaldı ve palyaço kılığına girerek Halepli çocuklara umut ve neşe kaynağı olmaya çalıştı. Savaş ve yıkımın kol gezdiği şehirde insanların arasında dolaşan meleklerden biri oldu. Kardeşi Mahmud'un dediği gibi; "Tek istediği dünyanın bu en korkunç yerinde Halepli çocukları mutlu edebilmekti." Ama şehre nefes aldırmayan, minik bebelere bile acımayan savaş şeytanları onun dağıttığı bu kadarcık umuda bile tahammül edemedi ve bir bombardımanla Anas'ı aramızdan aldı.