ABD Yönetimi ve NATO’nun bilgisi, izni, hatta müdahalesi olmadan Türkiye’de bir askeri darbe girişimi yapılabilir mi?
Bu soruya 'hayır' diyebilecek kadar naif Türk ve Ortadoğulu'nun sayısı herhalde bir elin parmaklarını geçmeyecektir. 15 Temmuz gecesindeki darbe girişimi karşısında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin saat 23.00 sıralarında yaptığı ilk açıklama bu görüşün adeta ispatlarından biriydi. Özellikle coğrafyasında ABD'nin en büyük müttefiklerinden biri ve NATO üyesi olan, Ortadoğu'da en önemli güç ve en parlak demokratik rejime sahip olan, Avrupa'ya dâhil olma yolundaki bir ülkede askeri birlikler marifetiyle bir darbe girişimi başlamış, seçilmiş, meşru ve demokratik yönetim devrilmeye çalışılıyor, henüz durumun hangi aşamada olduğu belli değil ve böyle bir durumda ABD Dışişleri Bakanı adeta sonucun netleşmesini beklediğini bağıran şu renksiz ve her yöne açık açıklamayı yapıyor: "Türkiye'nin barış, istikrar ve devamlılık içinde kalacağını umuyorum." Demokratik yollarla seçilmiş ve meşru yönetime karşı silahlı bir darbe yapıldığının apaçık belli olduğu o saatlerde John Kerry'nin darbe girişimini kınamak şöyle dursun net bir ifade kullanmaktan bile özenle kaçınışı son derece manidardı. Açıklama adeta darbeye meşruiyet kazandırmaya çalışır gibiydi. Saat 23.15'te Dışişleri tarafından ABD Büyükelçisi marifetiyle darbeyi kınaması istenen ABD'den beklenen açıklama ancak üç saat sonra geldi. ABD'den beklenen net dil ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halka seslenme imkânı bularak darbeye karşı direniş çağrısı yapmasından ve darbe girişiminin başarısız olduğunun anlaşılmasından sonra Obama'dan geldi: "Türkiye'de seçilmiş hükümet desteklenmelidir."