Darbe girişimi sonrasında Avrupa ülkeleri çoğunlukla Türkiye’ye söylem bazında bir desteği bile çok görürken, bazıları ‘fırsat bu fırsat’ diyerek köstek olmaya çalıştı. Bunların bariz örneklerinden biri Avusturya'dan geldi. Avusturya Başbakanı Christian Kern, televizyona çıkıp Türkiye ile ilgili açıklamalar yaparken bazıları menfur darbe girişimini kınayacağını düşünüyordu. Oysa Kern'in Türkiye ile ilgili temennileri tamamen bambaşka hesaplar içeriyordu. AB'nin Türkiye ile yürüttüğü üyelik müzakerelerini durdurması gerektiğini söyleyen Kern, Türkiye'nin üyeliğini 'diplomatik bir hayal' olarak nitelendirmekten geri kalmadı. Ve darbe girişimini de fırsat bilerek ağzındaki baklayı çıkarıverdi: "Üyeliğin gerçekleşmesi için demokratik standartların yeterli olmayacağını biliyoruz." Terörist darbe girişimi başarılı olsaydı muhtemelen Türkiye'nin demokratik standartları Kern için yeterli olacaktı. Yine de ülkesinin ve batının menfaatleri söz konusu olduğunda Türkiye için oldukça lütufkâr(!) olmayı da ihmal etmedi. Örneğin Avusturya başbakanı, Avrupa güvenlik politikaları açısından, DAİŞ ile mücadele söz konusu olduğunda ya da mültecilerin önlenmesi gerektiğinde Türkiye'nin oldukça önemli bir ortak olduğunu teslim etmekten geri kalmadı. Kern, bu yaklaşımıyla aynı zamanda hem dobra hem de iki yüzlü olmanın nasıl mümkün olduğunu da göstermiş oldu.