DÜNYADAN PORTRELER/ HABERLER
FİLİSTİN
YASMİN EL-HASAN
FİLİSTİN'İN GIDA SİSTEMİNİ HEDEF ALAN İSRAİL'İ İFŞA EDEN AKTİVİST
Filistin Tarım İşleri Komiteleri Birliği'nin avukatlığını yürüten ve BM İnsan Hakları Konseyi'nin oturumlarına katılan Yasmin El-Hasan, Filistin ve bilhassa şu sıralar Gazze'de yaşanmakta olan İsrail vahşetinin bir başka cihetine dünyanın dikkatini çekmeye çalışan bir aktivist. Onun gözler
önüne sermeye çalıştığı şey İsrail'in Filistin'in gıda sistemlerini hedef alarak yürüttüğü işgal ve sömürgecilik stratejisi. İsrail'in Filistinlilerin besin direncini kırmaya yönelik bu stratejisini şöyle açıklıyor: "İsrail işgali, kasıtlı olarak Filistin'in gıda sistemlerini de hedef alıyor. İsrail, Filistinlilerin kendi kendine geçinme ve beslenme ihtiyacını karşılayabilme kabiliyetini engellemek için gıda üretim ve tedarik sistemini hedef alıyor. Bombalarıyla katletmediği Filistinlilerin açlıktan, susuzluktan ya da hastalıktan öleceği bir durum oluşturmaya çalışıyor. İsrail işgali, Gazze Şeridi'ndeki Filistin halkının kitlesel açlığına sebep oluyor. Ulusal egemenliğimiz ile gıda egemenliğimiz ister istemez birbirine bağlı."
ABD
JAMILA NORMAN
ADİL VE ÇEVRECİ GIDA SİSTEMİNİN PEŞİNDE BİR ŞEHİR ÇİFTÇİSİ
Jamila Norman, Atlanta'da yaşayan dünyaca ünlü bir şehir çiftçisi. Ona bu şöhreti kazandıran sadece şehir tarımıyla uğraşması değil haliyle. O şehir tarımını üst boyutlara taşımış ve bununla da yetinmeyerek insanlara yol açmış bir rol model ve daha da ötesi "Çiftçi J" lakabıyla dünyanın en etkili gıda aktivistlerinden biri. Karayipli bir çiftçi ailenin kızı olan Jamila Georgia Üniversitesi Çevre Mühendisliği mezunu. Profesyonel kariyerinde 10 yıl geçirdikten sonra 2010 yılında kendini kurduğu bağımsız, organik şehir çiftliği Patchwork City Farms'ı işletmeye adamış. Ailelere dış mekanlarını güzel ve işlevsel arka bahçe çiftliklerine dönüştürmeyi öğretmiş.Taze gıdaları diyetlere dahil etme konusunda farkındalık yaymayı amaçlayan bir girişim olan EAT Where You Are'ın kurucu ortağı olmuş. Yıllardır Atlanta'daki siyahi çiftçileri ve aileleri güçlendirmek, adil, eşitlikçi, dönüştürücü, çevresel ve kültürel açıdan sorumlu bir gıda sistemi kurmak için mücadele ediyor.
UGANDA
EDWARD MUKIIBI
UGANDALI OYUN DEĞİŞTİRİCİ
Küçük bir çiftlikte doğup büyüyen Edward Mukiibi tarımda kullanılan kimyasalların ve hibrit tohumların neden olduğu hayal kırıklığını ve çiftçilerin maruz kaldığı sorunları erken yaşta öğrenmiş. Genç yaşında modern ziraat eğitimine yönelmiş. Kampala'da öğrenciyken, modern tarım uygulamalarının küçük ölçekli çiftçilerin aşina olduğu geleneksel yöntem ve mahsulü göz ardı ettiğini görmüş. Uzun yıllar tarım uzmanı ve yenilikçi olarak topluluklarla birlikte çalışmış. Geleneksel yiyeceklerin önemini, lezzetli ve ekonomik açıdan sürdürülebilir olabileceklerini ve çiftçiliğin saygı duyulacak bir şey olduğunu gösterebilmek için bir okul projesi başlatmış. 1000 Bahçe projesiyle doğal ve organik tarımı yaygınlaştırmış. Sonunda Slow Food hareketini keşfederek ona katılmış ve insanları birbirine bağlamak, mahsul çeşitliliği ve geleneksel çiftçilik bilgisi hakkında bilgi paylaşmak için çalışmalar başlatmış. Şu an Slow Food International'ın başkanı ve tüm dünyada gıda egemenliğini ve biyolojik çeşitliliği geliştirmek için çalışıyor.
ABD- SUUDİ ARABİSTAN
LABORATUVARDA ÜRETİLEN ET HELAL OLUR MU?
Şimdilik yapay ya da sentetik et tüketimine yalnızca ABD ve Singapur izin veriyor ancak laboratuvar üretimi et endüstrisindeki şirketler, ürünlerini farklı inanç ve kültürlere satabilmek için helal ya da koşer gibi dini sertifikalara ihtiyaç duyacaklarını biliyorlar. Eat Just, yumurta bazlı ürünlere ve laboratuvarda hayvan hücrelerinden yetiştirilen etlere bitki bazlı alternatifler geliştiren, San Francisco merkezli bir Amerikan şirketi. Şirket yetiştirdiği yeni teknolojik gıdaları Müslüman ülkelere satma arayışına girmiş olmalı ki geçtiğimiz günlerde Suudi Arabistan'daki şeriat âlimlerine danışarak laboratuvarda üretilen kültür etinin İslam akaidine göre helal olup olamayacağını sordu. Suudi âlimleri diğer şartların yanı sıra, bu eti üretmek için kullanılan tüm kök hücrelerin helal kaynaklardan gelmesi koşuluyla bunun mümkün olduğu sonucuna vardı. Kısacası fetva makamına göre bu kültür etinin helal sayılabilmesi için Müslümanların yemesine izin verilen bir hayvanın kök hücreleriyle yetiştirilmesi, helal gıdayla beslenmesi ve İslami usullere uygun olarak kesilmesi gerekiyor.
İTALYA
SENTETİK ETİ YASAKLAYAN İLK HÜKÜMET
Pek çok konuda son derece rahat, hatta lakayt olan İtalyanların en muhafazakâr oldukları konunun damak tadı ya da mutfak kültürü olduğu söylenir. Son gelişme bunu doğrular görünüyor. Avrupa Birliği'nde henüz sentetik et satışına izin verilmiş değil ancak İtalya bu konuda önce davranıp şimdiden önlem alma yoluna gitti. Meloni hükümeti, dünyada şirketlerin yapay et üretmesini ve satmasını yasaklayan ilk hükümet oldu. Üstelik 60 bin Avro ceza da getirdi. Hükümet yasağın gerekçesi olarak sağlıkla ilgili endişeleri ve yetiştiricilerini koruma ihtiyacı olarak açıklıyor. İtalya Tarım Bakanı'nın konu hakkındaki yorumu ise şöyle: "Sentetik et bin yıldır bize yoldaşlık eden ve tarım yapmamıza izin veren toprak ile insan arasındaki mukaddes ilişkiyi kesintiye uğratacaktır." Ancak pek çok kişi, Avrupa'da henüz izin verilmediği için gereksiz olduğu söylenen bu yasağın altındaki asıl gerekçenin meşhur İtalyan mutfağı ve ürünlerinin geleceğini koruma güdüsü olduğunu düşünüyor.
ÇEÇENİSTAN
RUHUN GIDASINA DEVLET BAŞKANI AYARI
"Müzik ruhun gıdasıdır" denir. Çeçenistan devlet başkanı Ramazan Kadirov bu görüşü daha da ileri götürüyor ve müziğin milli ruhun da gıdası olduğunu düşünüyor. Bu kadarla kalmayıp bu gıdanın milli bünyeye en uygun şekilde verilmesi gerektiği kanaatini taşıyor. Bu anlayıştan hareketle Kadirov Çeçen müzik ve dans eserlerinin "Çeçen zihniyeti ve müzik ritmi" ile uyumlu olması gerektiğini ileri sürerek yeni bir karar aldı ve yüksek ve yavaş tempolu müzik eserlerinin yazılmasını ve icra edilmesini yasakladı. Buna göre Çeçenistan'da bundan sonra belli bir temponun üzerindeki ve altındaki yüksek ve yavaş tempolu müzik eserleri yasaklandı. Karara göre sadece 80 ila 116 vuruş tempoda olan şarkıların çalınmasına izin verildi ve diğer tempolardaki şarkıların kamusal alanda yasaklandığı belirtildi. Ayrıca müzisyenlere 1 Haziran'a kadar süre verilerek bu kriterlere uymayan eserlerin müziklerini yeniden yazmaları istendi. Söz konusu karar birçok modern Batı müziği eserinin halka açık yerlerde çalınmasının yasaklanacağı anlamına geliyor.
FRANSA
"GIDA ŞERİATI"NI YASAKLAMAK İSTEYEN FAŞO SİYASETÇİ
Aşırı sağcı ve faşist Front National'in (Ulusal Cephe) lideri Marine Le Pen'in Müslüman antipatisi bu defa da kendisi gibi aşırı sağcı yeğeni Marion Marechal'e bulaşmış olmalı ki Marechal de helal gıdayı takıntı yapmış görünüyor. Marion Marechal Avrupa'da giderek görünürleşen helal gıda reklamlarını yasaklamak istiyor. Gerekçesi ise oldukça komik ve duyulmamış türden… Ona göre helal yiyecek reklamları Avrupa'da "gıda şeriatı" diye bir şeyin ortaya çıkması anlamına geliyor. "Bu bir çeşit gıda şeriatıdır. Müslüman bir ülke olmaya niyetimiz yok", diyor. Fransız Anayasa Mahkemesi'ne göre ortada herhangi bir suç unsuru ya da kamu sağlığı riski yokken bir ürünün reklamını yasaklamak alıcı-satıcı ya da üreticinin ticari girişimcilik özgürlüğünün engellenmesi anlamına geliyor. Marion Marechal herhangi bir halk sağlığı ya da kamu düzeni riskini ileri süremediği için son derece belirsiz olan ve hukukun mevcut haliyle herhangi bir hukuki kavramla bağlantılı olmayan uyduruk bir "gıda şeriatı" riskini öne sürüyor, daha doğrusu icat ediyor.