Günümüzün en popüler komplo teorileri
Dünyayı yöneten elitler
"Amaçları, dünya nüfusunu azaltmak ve daha rahat kontrol edebilmek"
Soyu eskiye dayanan birkaç ailenin kurduğu gizli örgütlenmelerin bütün dünya ülkelerine etki ettiği ve binlerce şirketi ele geçirdiğine inanılıyor. İlluminati, Yeni Dünya Düzeni, üçgen içinde göz gibi kavramların etrafında konuşulan bu komplo teorisine göre asıl amaç, nüfusu azaltmak. Gezegeni yaşanılır hâle getirmek ve dünya nüfusunu daha rahat kontrol edebilmek için toplam sayıyı 500 milyona düşürmek istiyorlar. Bu teoride açık veren kısım ise şu: 150 yılı aşkın süredir böyle bir komplo teorisi var ama buna rağmen dünya nüfusu azalmak şöyle dursun 10'a katlandı. (İçinizden şöyle dediğinizi duyar gibiyiz: "Eee, örgüt çalışmasaydı belki de 40 kat artardı... İşte, teoriler böyle üretiliyor.)
Pandemi, virüs ve aşı temelli teoriler
"Aşı insan üretimi, kasıtlı yayıldı, insanlara çip takılacak"
Covid-19 virüsü dünyayı sarmaya başladığından itibaren komplo teorileri ansiklopedisine yeni bir cilt eklendi. Virüsün Wuhan'daki pazarda çıktığı iddiasına karşılık Çin laboratuvarlarında üretildiğini öne sürenler var. Teoriye göre hastalığı bir silah olarak kullanan Çin, dünyayı ele geçirip Amerika'yı da tahtından edecek. Buna da derhâl bir karşı teori üretildi. Buna göre ise Covid-19 aslında dünyayı yöneten gizli elitler örgütünün projesiydi ve uygulamasında Bill Gates görevliydi.
Pandemi ilan edilip önlemler açıklandığında ise kısıtlamaların insanları daha rahat kontrol etmeye yönelik olduğuna kanaat getirildi. Aşı geliştirmeye çalışan devletler yeni bir paranoyanın pimini çekti. Aşı üzerine türlü komplolar üretildi. En rağbet göreni ise aşıyla birlikte insanlara çip takılacağı görüşüydü. Aşı insanların DNA'sını değiştirecek, onları dönüştürecek ve asıl hedef olan dünya nüfusunu azaltmak için çoğunu öldürecek. Diğer bir görüş de aşının hiçbir etkisinin olmadığı ve tamamen maddi çıkar amaçlı satıldığı yönünde.
Ay'a insan inişi sahte
"Ay'a film stüdyosunda ayak basıldı"
Soğuk Savaş döneminde Amerika ile Rusya arasında yükselen çekişme uzayda da kendini gösterdi. Ay'a ilk insanı gönderme yarışına giren bilim adamları çeşitli denemeler yaptı. Uzaya ilk insanı Rusya gönderdi fakat Ay'ın yüzeyine ayak basan ilk insan Amerikalı oldu. En azından dünyanın büyük kısmı böyle inanıyor. Komplo teorisine göre ise bütün video görüntüleri Ay yüzeyi olarak tasarlanan bir stüdyoda çekildi. Işık, yansımalar, rüzgâr gibi detayları öne süren teorisyenlere göre ise bu "kısa film" Stanley Kubrick tarafından çekildi. Bu görüş birçok belgesele de konu oldu.
Roswell olayı
"Kaza yapan ufo ele geçirildi, bir uzaylıya otopsi yapıldı"
Uzay komplolarından bir diğeri ise Roswell Ufo Olayı. Teoriye göre 1947'de bir gece ABD'nin ücra bir kasabası olan Roswell yakınlarına bir uçan daire düştü. Uçan dairenin enkazı ve uzaylı mürettebatının bedenleri ordu tarafından kaldırıldı. Hatta iddiaya göre yaralı kurtulan bir uzaylıya daha sonra otopsi yapıldı. Bu otopsiye ait olduğu iddia edilen görüntüler on yıllarca spekülasyon konusu oldu ve kurgu olduğu ortaya çıkmasına rağmen günümüzde de tartışılmaya devam ediyor. Geçtiğimiz haftalarda CIA, elindeki binlerce ufo belgelerini paylaşınca bu ve benzer hadiselerle ilgili kafa karıştıran sorular arttı. Ufolarla ve uzaylı varlıklarla ilgili komplo teorileri arasında yeryüzünde birkaç cins uzaylı varlığın yaşadığı hatta ABD'li yetkililerle iletişim ve işbirliği içinde olduklarına dair komplo teorileri de çok revaçta.
Robotlar ve yapay zekâ geliyor
"Dünyayı robotlar değil yapay zekâ ele geçirecek"
Sağlıktan ekonomiye, spordan otomotive farklı alanlarda kullanılan yapay zekâ teknolojisi hayatımızı kuşatmaya devam ediyor. Geçtiğimiz yıllarda Twitter kullanıcısı olarak soruları cevaplayan yapay zekânın saatler sonra ırkçı ve savaş yanlısı olduğunu gördük. Robotların ise dost mu yoksa düşman mı oldukları hâlâ tartışılıyor. Doğumunun 100'üncü yılında Isaac Asimov'u anmadan geçmeyelim. Yazdığı bilim kurgu romanlarıyla Asimov, 40'lı yıllardan itibaren birçok teorinin fikrî temellerini attı. Günümüzde dizi film, ürün önerileri sunan ve seçimlerde oy tercihini değiştirdiğine inanılan yapay zekâların bizi bizden iyi tanıdığı konuşuluyor. İnsan zekâsının yerini alacağından korkulan yapay zekâ, teoriye göre yüz milyonlarca kişiyi işsiz bırakacak.
QAnon grubunun yükselişi
"Trump bütün kötülerin düşmanı"
ABD Kongre Baskını hadisesinde de gündeme gelen son dönemin popüler hareketi QAnon, 11 Eylül saldırıları gibi birçok olayın aslında CIA ve MOSSAD'ın istihbarat örgütleri tarafından yapıldığına inanıyor (Aslında buna Amerikalılar hariç herkes inanıyor gibi). Geçtiğimiz ay yapılan Beyaz Saray baskınıyla gündeme gelen hareket kıyafet, sembol ve fikirleriyle dikkat çekiyor. Takipçileri Amerikan seçimlerinin resmi galibi Biden'ın usulsüz olarak kazandığına inanıyor. İşin ilginci tüm dünyada alay konusu olan ve bir tür çılgın olarak görülen Donald Trump onların gözünde ülkeyi şeytana tapan Amerikan derin devletinden kurtarması beklenen bir kahraman hatta bir tür Mehdi olarak görülüyor. Bu olaylar sonrası devreye giren Twitter, Trump'ın sosyal medya hesabının etkileşimini kısıtladığı gibi QAnon komplo teorilerini yayan 70 binden fazla hesabı da kapattı.
Big Brother Zuckerberg
"Herkes, her şey gözetlenmekle kalmayıp doğrudan kontrol edilecek"
Eserleri üzerindeki telif hakkı ortadan kalkan yazar George Orwell'in 1984 romanında gözetleme ve kontrol toplumunu hicvettiği Big Brother her dönem yeni versiyonlarıyla güncelleniyor. Bunun alacağı son hâl ise 2070'lerde tüm insanlığın ve teknolojilerin entegre edileceği Singularity, yani Tekillik hâli olacak deniliyor. Singularity ile dünyadaki her şey yapay zekâya entegre edilecek ve herkes, her şey gözetlenmekle kalmayıp doğrudan kontrol edilecek. Duygu ve düşünceler de dâhil. Size de tanıdık gelmiştir, bu anlatım son yıllarda tartışmalara ve soruşturmalara konu olan Facebook'un kurucusu, WhatsApp ve Instagram'ın sahibi Mark Zuckerberg'i akla getiriyor. Bazı görüşler de Zuckerberg'in yeni Big Brother olduğu yönünde birleşiyor.
5G teknolojisinin olumsuz etkileri
"Bağışıklığı düşürüyor ve Koronavirüs'ün yayılmasını sağlıyor"
Elektromanyetik alanların biyoloji ve sağlık üzerindeki olumsuz etkilerinin başında kanser geliyor. 5G ve kablosuz teknolojiyle yayılan radyasyon sonucu hayvanların genetik mutasyona uğradığı ve DNA bozulmaları yaşadığına inanılıyor. Cep telefonu ile ilişkili radyo frekanslarının son yıllarda görülen hayvan hastalıklarına neden olduğuna yönelik iddialara, bilimsel olarak kanıtlar sunuluyor. "Hayvanların sağlığını bozan, insanın da sağlığını bozar" diyen teorisyenlere göre 5G beyin ve kalpte tümöre neden oluyor. Bazıları Covid-19'u 5G kuleleri ve yaydıkları dalgalarla ilişkilendiriyor ve Koronavirüs'ün yeni nesil cep telefonu teknolojisi 5G dalgaları ile yayıldığı ileri sürülüyor.
Tek dünya devleti teorisi
"Dünyayı tek devlete dönüştürdüğümüzde…"
Aslında bilimkurgu roman ve filmlerinde yıllarca insanlığa model olarak sunulduğu gerçeği göz önüne alındığında bütün dünya ülkelerinin tek bir federasyon çatısı altında birleştirileceği Tek Dünya Devleti fikrini bir komplo teorisi olarak nitelemek biraz haksızlık olur. Ancak bu teoriyi delil yetersizliğinden dolayı şimdilik masum kabul ediyor ve komplo teorileri arasında saymakla yetiniyoruz. Teoriye göre Rotschild, Rockfeller gibi büyük sermaye ailelerinin sponsorluğunda geliştirilen Yeni Dünya Düzeni'nin nihai hedeflerinden birini dünya yönetimini tek bir devlet yapısında toplamak ve tabii ki dünyayı çok daha kolay kontrol etmek oluşturuyor. Bu teoriyi savunanların ileri sürdüğü kanıtlardan birini David Rockfeller'a izafe edilen şu söz teşkil ediyor: "Dünyayı tek devlete dönüştürdüğümüzde, halkların kendilerini yönetme hakları, artık dünya bankerleri ve entelektüelleri oluşturan elitin otoritesi altına girecektir. Yüzyılımızda izleyeceğimiz strateji budur."