Kasım 2017 | Editör Yazısı
Hızla zenginleşmeyi kim istemez ki?
Orta sınıf ister.
Ve her şeyi isterken elindeki entelektüel güce güvenir. Bu güç ile taleplerini formüle eder, dönüştürmeye talip olduğu kadar dönüşmek istemez. Kültür, hayat tarzı, kişisel alan, nitelikli zaman geçirme, kendine vakit ayırma falan…
Rahatı yerindeyken çok hoş liberaldir. Kendi gök kubbesinde yeşermeyen düşünce kalmaz. Rahatı kaçınca, hatta bırakın kaçmayı, o rahatın kaçma ihtimali olunca bile faşist tepkilere kayar. Göçmenlerden nefret eder. Hatta zavallı göçmenler Almanya'da ilk kez ekonomik bir kriz yaşanmadan aşırı sağın, Nazilerin yükselmesinin sebebidir. Garip. Orta sınıfın o meşhur birikimini ve refahlarını çalmaya gelmiş göçmenleri kim durduracak? İşte bu kutsal görevin de keşif koludur malum sınıf.
Giderek protestocu bir karakter kazanır. Etnik, sekter tartışmaların odağında yer alır. Her konuda fikir sahibi olmak kolay değil. Küresel ekonominin merkezine doğru itilir, her şeyin emrinde olduğunu sanar, çünkü sağlıktan eğitime pazarlanan her şeyin belirleyicisi değil ama alıcısıdır. Ne ideal bir sınıf! Reform mu dediniz? Derhal gereksiz tartışmalarda kaybolur, öyle ki bazen engelletir, bazen yavaşlatır ama süratin ve değişimin öncüsü olduğunu söyler durur.
Bütün işlerini elektrikle görür. Asansörlerin kesintisiz çalışmasına, sokak lambalarına ve ışıl ışıl büyük şehirlere aşinadır ama nükleer enerjiye de karşıdır. Doğaya zarar verecek her şeyden nefret eder, gece su içmeye kalktığında kolaylık olsun diye orta ışığı açık tutar.
Teknolojiden kopmaya bir dakika tahammülü yoktur, kesintisiz iletişim halinde olmayı ister, her akşam televizyon izler. Çamlıca tepesinde alıcıları toparlayan direkten de nefret eder. Bir ata sporu olan nefret etme eylemini, şikâyet etme eylemi ile birleştirir. Bu iki eylemi bir gelecek kurmanın en önemli aracı olarak kurgular. Yapısal dönüşüme açık değildir, yapıları da sevmez.
Külfetli kitle eylemlerine mesafelidir ama kitleyi bir tehdit aracı olarak kullanır. Kitle adına konuşur, servetin aşağıya doğru yayılmasına ise hiç razı değildir.
Araba kullanır, bir, iki, üç, beş. İp gibi şeritler ve düzen ister. Trafiğe tahammülü yoktur. Enerjide dışa bağımlılık orta sınıfın araba bağımlılığı ile paraleldir.
Hatta öyle ki, orta sınıfın kendisi bir bağımlılıktan ibarettir.