Bu hengâme içerisinde şehrin Rum sakinlerinden biri penceresine çıkmış can havliyle bağırmaktadır: 'Yasasin, yasasin!' Onun bu nidalarını duyan komşusu seslenir: 'Kim yaşasın?' Sorunun muhatabı haykırmaya ara verir ve sağı solu yokladıktan sonra kısık sesle cevap verir: 'Belli değildir.'

15 Temmuz gecesi ülkemizde yaşanan ve daha çok bir işgal harekâtını andıran kanlı darbe girişimine çoğu müttefikimiz olan Batılı demokrasi havarisi ülkelerin ikircikli tepkisini bu fıkra ile özetlemek mümkün. Batılı ülkelerin medyasının kanlı girişimi yansıttıkları haberler ise benzer bir sefaletin göstergesi. O günlerde Batı basınını takip edenler Türkiye'de insanları katleden ve devletin en üstüne suikast düzenleyen darbecilerin girişimlerinden çok Batılı ülkelerin endişelerini(!) yansıtan haberlerle karşılaştı. Halkın sokaklara dökülüp tanklara ve F-16'lara siper olmasını değil, Türkiye'nin bir diktatörlük olma riskini, olağanüstü halin sebep olabileceği sakıncaları, kanlı darbe girişiminin aslında hükümetin bir oyunu olabileceği, darbecilere işkence yapılıp hatta tecavüz edildiği, darbe girişimine karşı kazanılan zaferin iktidarın eline büyük koz verdiği ya da darbe girişiminin neden başarısız olduğu türünden haber ve yorumları ön plana çıkarmayı tercih ettiler. Türkiye'de olayları bizzat yaşamasaydık hani neredeyse bir darbe olmadığını sanacaktık.