Muhabbet dili diyebileceğimiz bu aşk lisanında, adlarıyla kafiye oluşturacak şekilde anlamları olan çiçek, sebze, meyve, mendil ve yiyecekler mektubun vazifesini görürmüş. Bu maddelerin bulunduğu mendil, kese vb. taşıyıcılar 'Muhabbetname/Sevgi Mektupları' diye adlandırılırmış. Okuma yazma bilmeyenler veya mektubu yakalatma korkusu olanlar bu yola başvurarak sevgilerini dile getirirlermiş.
Küçük küçücük, mercimek büyüklüğünde bir yeşil ışık. Parlamakta. Parladığında âşıkların da gözleri parlıyor. Artık âşıklar yârin memleketinde, yârin caddesinde semtinde sokağında gezinmiyorlar. Facebook sokağında, Twitter bulvarında geziyorlar. Küçük küçücük, mercimek büyüklüğünde bir yeşil ışık bekliyorlar bilgisayar başında. Elleri klavyenin üzerinde, sevgilinin elini tutar gibi fareyi kavrayıp farenin oklarıyla (imleç) resmi okşayan dokunuşlar yapıyorlar. Yandığında yeşil ışık; ah o ışık yandığında âşıkların gözleri nasıl da parlıyor. Yürekleri hopluyor. Maşuklarını görmüşçesine. Aşklara yakılan yeşil ışık bu… Çağın gereği, çağdaşlığın gereği (!). Yüreklere yakılan bir ışık. Diğerleri beklemede. Diğerlerine simsiyah.
Sen ekranımın sağ köşesi
Sen yeşerince
Klavyeme yapışır parmaklarım
Yüreğim atar tuş seslerinde
Ekran karışır, paylaşımlar susar
O yeşil nokta büyür büyür
Soluğumu noktalar... (Esma Budak)
Eskiden böyle miydi âşıklar? Yeşil ışık mı beklerlerdi? Üniversiteyken yurt köşelerinde bekleşirdi delikanlılar. Kız gecikince dilimize düşerlerdi. "Arkadaşım yeşermişsin yapraklanmışsın, yakında çiçek açarsın." diye takılırdık. Ya da kıza, "Ne beklettin çocuğu be kızım, yeşerdi çiçek açacak neredeyse." diye çıkışırdık da, "Beter olsun, daha çok bekleyecek." diye acımasızlığını ortaya koyardı. Bir de postacı yolu beklerdi âşıklar. Maşukun gönderdiği gül veya çiçek kokulu bir mektup için günlerce hatta haftalarca… Ve ona yine cevaben ucu yakılmış mektuplar gönderirlerdi. Hele askerde ise bu daha da bir yanık olurdu askercik için.
Yine yakmış yâr mektubun ucunu
Askerlikte sevda çekmek zor diyor
Yükleyip postanın bana suçunu
Hatırımı teller ile sor diyor…