Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam!
Korkmamam gerekiyorsa niye korkayım?!
Kuşlar. Kanatlı hayvanlardan korkuyorum. Tavuk olur, horoz olur, kaz olur, gerçekten korkuyorum. Böyle bir anda kanat açıp harekete geçmeleri ürkütüyor beni. Sonuçta uçarak kaçabilirler ve biz onları yakalayamayız.
Turşudan korkuyorum ama bu sıradan bir korku değil, hastalık, tedavi oluyorum. Görmeye ve adını telaffuz etmeye dayanamıyorum.
Elma, armut gibi meyveleri normalde insanlar ısırarak yer ama ben asla öyle yiyemem, onları yemem için doğramam lazım. Isırınca sanki içinden kurt çıkacak da yanlışlıkla yiyeceğim diye ödüm kopuyor. Kayısı, erik ve kirazı da ikiye ayırıp yiyebiliyorum. Herhangi bir meyveyi ısırarak yiyemem, korkarım.
Google Maps'te bilmediğim bir yere bakamıyorum. Yani o harita üzerinde gezinemiyorum. Mesela ilk haritayı açınca karşıma deniz, okyanus çıkıyorsa hemen kapatıyorum. Sanki denize düşecekmişim ya da o bilmediğim sokakta kaybolacakmışım gibi hissediyorum. Ciddiyim bak, Google Maps'in uydu hali beni çok korkutuyor.
İkizlerden korkuyorum. Nedeni yok, yan yana görünce korkuyorum işte.
Duş almaktan korkuyorum. Gözünü kapatıyorsun ya, sanki açtığında karşıma biri çıkacakmış gibi. Sanki ben duştayken eve biri gelecek gibi. Şöyle söyleyeyim, hayatımda bir kere evde tek başıma duş almak zorunda kaldım, onda da dış kapının önüne koltuğu ittim.
Buzdağlarından çok korkarım. Bayağı buzdağı. Söyleyince bile garip oluyorum.
Telefonla her konuştuğumda; "Ya bu telefon yüzüme patlarsa" diye düşünüyorum. Kafamda sürekli o telefonun patladığını kuruyorum. En büyük korkum oldu.
Tabii ki de korku filmleri. Aklı başında biri neden korku filmlerinden korkar? Hepsinin kurgu olduğunu biliyorsun. Ben korkuyorum ama cidden çok saçma bir korku.
Hz. Hamza ne demiş: "Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmam!"
Gördüğüm rüyaların etkisinden çıkamıyorum. Sanki o rüya normal yaşantımda gerçek olacakmış gibi. Mantıklı bir korku değil bu.
Ben futbol oynuyorum ve çok da seviyorum. Antrenmanlarda bir sıkıntı yaşamıyorum ama maç günlerinde sahaya çıkmaktan çok korkuyorum. Heyecan değil, o kalabalık ortam beni çok korkutuyor. Çok mantıksız buluyorum, başarımı etkileyebilecek bir şey.
Somut bir şey değil de şöyle korkularım var; yaşadığım küçük bir şeyden sonra kafamda sürekli bu olayla ilgili bir şeyler kuruyorum. O kadar kuruyorum ki kendi kurgularımdan korkmaya başlıyorum. Güzel delirdim.
Ben duş alırken asla gözlerimi kapatmam ve sadece su giderine bakarım. Sanki o su giderinden bir şeyler çıkacakmış ve ayağıma dolanacakmış gibi oluyor.
Hastalanmaktan çok korkuyorum. Çok saçma, oluyorsun sonra iyileşiyorsun. Sürekli hasta olur muyum acaba diye yaşıyorum.
Yatağımın yanında gardırobum duruyor. Uyumaya çalışırken gardırobum devrilse hangi açıyla kurtulurum, kapağı açılırsa üzerime neler düşer, ölür müyüm gibi felaket senaryoları yazıyorum.
Ayak serçe parmağımı bir yere vurmaktan korkuyorum. Bir keresinde bir yakınım yanımda o parmağını çarptı, kırdı. Hemencecik kırılıveriyor, bende de korku oluştu, elimde olsa sarıp gezeceğim çarpmayayım diye.
Banyodayken deprem olmasından korkuyorum. Her banyoya girişimde "ya deprem olursa ne yaparım" diye düşünmeden edemiyorum.
Eşimin benden önce ölmesinden korkuyorum. 50 yıldan fazladır evliyiz.
Telli olmayan yeni bir defter aldığımda yanlış yazmaktan korkarım. Sonuçta yanlış yazınca kopartamıyorum sayfayı. Saçma buldunuz ama soru da zaten böyleydi.
Yaşlanmak, evet evet kesinlikle yaşlanmak. Asla doğum günü kutlamam mesela.
Metro veya metrobüse bindiğimde durağın adının söylenmemesi ve benim nerede ineceğimi bilememem. Her seferinde binmeden telefondan durak isimlerini indirip teker teker sayıyorum.
Gece hortum olan bir yerden geçmek. Galiba izlediğim bir filmden etkilendim, o hortumun gelip beni boğacağını düşünüyorum. Bu korkudan ziyade delilik gibi. Ne yapayım?
Elektriğin kesilmesinden korkuyorum. Zaten geceleri karanlıkta uyuyorum ama elektrikler gidince uyuyamıyorum. Kendimi çok güvensiz hissediyorum.
Koltuğumun üzerine koyduğum kıyafetlerin geceleyin gölgesi beni çok tedirgin ediyor.
Kıyafet dolabımın kapısı açık uyuyamam geceleri, sanki içeriden birisi çıkacak gibi gelir.
Şamdandaki uzun mumları yakmaktan korkuyorum, bütün ev alev alacak gibi geliyor.
Asansörden korkarım. Eğer tek başımaysam asla binemem ama asla saçma değil, her zaman savunurum bu korkumu.
Yerler camla kaplı zemine basarken aşırı tedirgin oluyorum. Saçma çünkü üzerine insanların basabileceği şekilde yapılmış ama yine de çat diye kırılacak gibi.
Ölmekten korkuyorum. Özellikle acı çekerek ölmekten.
Hocaların aileye bilgi vermesi beni korkutuyor. Benim korkmam değil, onların yaptığı saçma yani, ne gerek var? Gereksiz yere gerilim, kaos.
Yılandan korkarım ve saçma buluyorum çünkü daha önce hiç yılan görmedim ve İstanbul'da yaşadığım sürece de görmeyeceğim. Burada yılan olmaz çünkü. Yine de korkuyorum, her an görecekmişim gibi bir his.
Palyaçolardan, kuklalardan çok ürküyorum ama korkmamız gerekiyor. Kim palyaço sever? Çok çirkinler!
Kan aldırmaktan çok korkuyorum.
İnekten çok korkarım ben ya görmeye tahammülüm yok.
Deprem olmasından çok korkuyorum, her an olabilir gibi hissediyorum.
Tinercilerden korkarım, her an bir şey yapabilir. Aslında mantıklı bir korkuymuş.
Lunapark mesela. Gondoldan çok korkuyorum, yerinden fırlayıp gökyüzüne havalanacağız gibi geliyor ama yine de biniyorum. Sizce de saçma değil mi? Korku evleri de çok saçma, seni korkutmaları için para veriyorsun, sonra deli gibi korkuyorsun. Ağlayan, bayılanlar var.
Ben depresyon hastasıyım. Bazı hayaller kuruyorum, korkularım var ama size bilgi veremem.
Yatak, koltuk gibi şeylerin altlarından çok korkuyorum. Bak kaç yaşında adamım.
Karanlıkta şarkı dinleyemiyorum. Hava karardığında dinlediğim şarkılar bana korkunç sesler gibi geliyor.
Tanıştığım insanlar ya beni sevmezse diye düşünüyorum sürekli.