Viktoryen dönemi: İngiltere Kraliçesi Viktoria'nın 1837 yılında tahta geçmesiyle başlayan ve 64 yıllık kraliçeliğiyle süren dönem. Bu dönemde İngiliz İmparatorluğu ekonomik ve sanatsal anlamda ciddi bir ilerleme kaydetmiştir. Dönemin sosyal değişikliklerine birçok tarihçi tarafından çeşitli yorumlamalar getirilmiştir.
Afrika Boynuzu: Etiyopya, Somali, Eritre ve Cibuti'yi içine alan ve Afrika'nın doğu bölümünün Arap Yarımadası'nı çevreleyen bölgesine verilen ad.
BMMYK (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği): 14 Aralık 1950 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından kurulmuştur. Uluslararası kısaltması UNHCR olan komiserlik, dünya genelinde mülteci sorunlarını çözmek ve mültecilerin haklarını korumak amacıyla uluslararası faaliyetleri koordine etme ve yürütme görevini yerine getirir. 120 ülkede mültecilerin haklarını korur ve güvenlik, barınma, eve dönüş gibi bütün süreçlerde sorumluluk alır.
Kalvinizm: Her şeyden önce Tanrı merkezci bir öğreti olan Kalvincilik, İncil'i tek iman kaynağı olarak görmesiyle Katoliklikten, önceden takdir ve inayeti olumlamasıyla da Luthercilikten ayrılır. İlk olarak Cenevre'de ortaya çıktı ve Fransa'da 1557'de ticari burjuvazi çevrelerini etkiledikten sonra bazı büyük senyörler arasında da yandaş buldu. Daha sonra Avrupa genelinde, özellikle ekonomileri erken bir gelişme gösteren ülkelerde yayılan bir mezhep haline geldi.
Ad Hoc: Durumu kurtarmaya yönelik olmak üzere eldeki kuramı duruma uygun düzeltmeler yardımı ile çelişki oluşturan olgu karşısında savunmayı, ayakta tutmayı amaçlayan hipotez.
1951 Cenevre Anlaşması: Mültecilerin durumuna ait sözleşmeyi içeren anlaşma Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 1951'de imzalanmış, 1952 yılında yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise sözleşmeyi 1961 yılında onaylamıştır. Sözleşmenin içeriğinde ise 'mülteci' tanımı, muafiyetler ve tedbir durumları, mültecilerin hukuki hak ve durumları bulunmaktadır.
Terörle Mücadele Yasası: Türk Ceza Kanunu ile ilgili, maddelendirilmiş bir mevzuattır. İçeriğinde; terör suçunun tanımı ve kapsamı hakkında, terör suçu işleyenlerin hangi durumlarda ve hangi ölçülerde ceza alacağına, bu konudaki yasal hak ve korumalara ve bu konudaki diğer ayrıntılara yer verilmiştir. Terör olaylarından dolayı zarar görenlerin ise zararlarının devlet tarafından karşılanacağı açıkça bildirilmiştir.
Abraham H. Maslow (1908 - 1970): Etkin bireylere dair kendi gözlemlerinden ihtiyaçlar hiyerarşisi ve kendini gerçekleştirme kuramlarını geliştiren Amerikalı psikolog. Çoğunlukla, psikolojide 'Üçüncü Güç' denilen ve davranışçılık ile Freudçuluğa karşı hümanizm ve varoluşçuluğu vurgulayan akımın önde gelen taraftarlarından birisi sayılmaktadır.
İbn Al-Arabi (1165 - 1240): Muhyiddin Arabi olarak da bilinen, İslam düşüncesini felsefî anlatıma kavuşturan ilk mutasavvıf ve düşünür. Düşünce kaynaklarının başında, ilk İslam mutasavvıfları Hallac-ı Mansur, Tirmizi, Bayezid-i Bestami ve Gazali gelir. İbn al-Arabi'nin tasavvuf sisteminin temelini vahdet-i vücut öğretisi oluşturur. Muhyiddin Arabi, bu temel öğretisini varlık, bilgi, kelam, psikoloji, din, ahlak ve estetik öğretileriyle bütünleştirmiştir. En önemli yapıtları;
Futuhatü'l Mekkiye ve
Füsusü'l Hikem'dir.
Dr. Fridtjof Nansen (1861 - 1930): Norveçli kâşif. 1888 yılında arkadaşlarıyla birlikte Grönland'ın kar ve buz kaplı sırtını 65'inci paralele doğru boydan boya aştı ve kışı kıyıda geçirdi. Eskimoların yaşam biçiminin evrimini inceledi ve Avrupalılar ile olan ilişkilerinin yıkıcı etkilerini dile getirdi. Daha sonra uzun süre Kuzey yaşamını inceleyen Nansen, 86° 14' enlemine ulaştı. O güne kadar kimse Kuzey Kutbu'na bu kadar yaklaşamamıştı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra bütün etkinliğini insancıl girişimlere yöneltti. Milletler Cemiyeti adına SSCB'ye giderek 500 bin savaş esirinin ülkelerine geri dönmesini sağladı. Svalbard ve Grönland arasındaki eşiğe adı verildi.
Akifer: Yer altı sularının büyük gözenekli yapıdaki kayaçlara birikmesiyle gerçekleşen jeolojik oluşum.
Arkaik: 1. Önceki asırlara ait, eski asırlara mahsus, eskimiş, eskiyi andıran söz ve davranış. 2. Bir sanat veya üslubun başlangıç safhası.
Cellabiye: Genellikle Arap kültüründe erkeklerin giydiği beyaz entari.
Çador: Çoğunlukla Arap ülkelerindeki kadınların kullandığı çarşaf benzeri tesettür giysisi.
De facto: Devletlerarası ilişkilerde, fiilen tanınma. İktisadi ve ticari ilişkileri ihtiva eder, diplomatik ilişkileri dışarıda bırakır.
Diğerkâm: Başkalarını düşünen, bencil olmayan.
İlga etmek: Bir şeyin varlığını ortadan kaldırmak.
İzlek: Bir edebî eserde işlenen konunun anlamca ortaya koyduğu ana yönelim.
Mobilizasyon: Seferberlik.
OHAL: Sıkıyönetim durumlarındaki 'olağanüstü hal'.
Vandalizm: İyi ve güzel şeylere, bilhassa sanat eserlerine düşmanlık ve bunları tahrip etme zihniyeti.