Bu kaybetmek değildi, yol almamız sadece biraz uzun sürdü

Melek Sena Subaşı 28 Şubat 2017, Salı
Kulis Tiyatro Dergisi tiyatro alanında mütedeyyin kesimin çıkardığı ilk dergi.

İstanbul'un en köklü semtlerinden birisi olan Süleymaniye'de, çizgi roman düşkünü ağabeyinin peşinden sahaflarda dolaşarak başlamış içindeki öğrenme tutkusu. Henüz okuma yazma bilmediği zamanlarda çizgi romanların içinde büyümesi hayal dünyasını beslemiş ve daha 11 yaşındayken polisiye hikâyeler yazmaya başlamış. Yine o yaşlarda kendince gazete arşivi yapmış Ayşe Şahinboy Doğan. Gazetelerde çıkan teknoloji, bilim haberlerini kesip hikâyelerinde kullanmak için onları biriktirirmiş. Yaptığı bu arşiv küçükken günlüğüne yazdığı hayallerinin gerçekleşmesine sebep olmuş. Bir vesile ile Eğitim Bilim dergisi yazı işleri müdürünün bu arşivi görmesiyle 16 yaşındayken aynı dergide muhabir olarak işe başlamış. Bilişim teknoloji muhabiri olarak başladığı bu dergiden genel yayın yönetmeni olarak, 2006 yılında ayrılmış. Burada çalıştığı sekiz yılın kendisi için uygulamalı iletişim fakültesi olduğunu söylüyor: "Ben çocuklukta neyle ilgileniyorsam, neye merakım varsa, büyüyünce de eğitimler alarak, kendimi geliştirerek onlar üzerine çalıştım. Süreç içerisinde zevk aldığım şeyler çok değişmedi."

Liseyi bitirmesi 28 Şubat'a denk geldiği için üniversite için hedeflediği tarih bölümüne gidememiş. "Ailem benim için çok endişe ediyordu. Çünkü o dönem ciddi zulümlere tanık olduk, hiçbir alanda var olamıyorduk. Ailem de biliyordu ki örtündüğüm anda birçok kapı kapanacaktı ama ben hep 'Allah'ı bulan neyi kaybetmiş' düsturunu önüme koyup, bunun üzerinden gitmeye çalıştım."

Aynı süreçte başörtülü bir şekilde muhabirliğe devam ederek medyanın içinde aktif iş yapmış Ayşe Şahinboy: "Bu sürece sebep olanların hiç düşünmediği bir şeyler vardı. Başımıza gelenler bizim daha çok hırslanmamıza, mesleklerimize daha çok asılmamıza sebep oldu. Benim eğitim hakkım elimden alınmaya çalışıldı ve ben buna boyun eğemezdim. Biz hiç kaybetmedik, sadece biraz uzun sürdü yol almamız."

Dergide teknoloji alanında yazılar hazırlarken bir yandan da sinema üzerinde çalışmalara başlayan Doğan üzerinde çalıştığı, heves ettiği, projeler tasarladığı, eğitimler aldığı alanın sinema olduğunu söylüyor. Sonrasında Bilim ve Sanat Vakfı'nda sinema eğitimleri almaya başlamış. Sinemaya merak nereden geliyor diye soruyorum. "İhsan Kabil ile birlikte bizim bir sinema atölyemiz oldu 2001 yılında. Film okumaları yaptık, senaryolar çalıştık, sürekli film izledik. O dönemden sonra sinema benim hayatımda sinema yazarlığıyla birlikte var olmaya başladı. Hem Eğitim Bilim dergisinde hem de çeşitli yayınlarda, bakanlıkta çıkan yayınlarda sinema üzerine makaleler yazmaya başladım." Fakat Ayşe Hanım sadece senaryo dersleri ile ilgilenmemiş, estetik gözünü kaliteli noktaya ulaştırmak için görsel sanatların her dalıyla tek tek uğraşmış; fotoğrafçılık, editörlük, grafik tasarım, yönetmenlik, senaryo yazarlığı gibi.

Sinemayla bu kadar ilgiliyken tiyatro nereden çıktı diye sorduğumda; "Tiyatro bende eşimle beraber başladı" cevabını veriyor. Daha çok eşinin hayalini gerçekleştirmek için farklı bir alana giren Ayşe Şahinboy, süreci şöyle anlatıyor: "2008'de kurduğumuz Tiyatro Külliyen'in ilk yılları çok zahmetli oldu, çünkü maddi olarak hiçbir gelirimiz yoktu. Kazandığımız sadece kiramıza yetiyordu. Amacımız, sahada dilimizi ve derdimizi anlayabilecek nitelikli insan bulamadığımız ve bizden adamlar olmadığı için, insan yetiştirme üzerine bir sistem kurmaktı. İlk başladığımızda iki kişiydik: Ben ve eşim. Ben yazan, tasarlayan, görsel yönetmenliğini yapan kişiydim. Eşim ise oyuncu yönetimi, finans kısmı, genel sanat yönetmenliği ve tanıtım ayaklarıyla ilgilendi. Zamanla tiyatro eğitimleri de vermeye başladık. 2014'te Kulis Tiyatro dergisini kurmak istediğimiz zaman 'Siz deli misiniz' dediler. Sosyal medyanın bu kadar aktif olduğu bir çağda neden basılı yayın çıkartıyorsunuz diyen çok oldu." Sinema üzerine aldığı bütün eğitimleri, birikimleri tiyatroya aktarmaya çalışmış. Tiyatro Külliyen, alanda çeşitli çalışmalar yapan en aktif gruplardan biri olmuş, Kulis Tiyatro dergisi ise tiyatro alanında mütedeyyin kesimin çıkardığı ilk dergi. "Bu derginin öncesi yok, inşallah sonrası olur. Şu an bünyemizde çalışan 30 kişilik bir ekip var" diyor Ayşe Hanım.

Tiyatroyu bu kadar ideal haline getirmesinin de sebepleri var: "Ben sinema alanında devam edebilirdim fakat tiyatro çok boş bir alan. Eşimin hayalini gerçekleştirmek için buraya adımımı atarken bu kadarını hayal etmemiştim. İşin içine yayınla girdikten sonra da çok büyük sıkıntılar olduğunu fark ettim. Boş ve üzerinde konuşulmayan, yerli üretimin ağır ilerlediği bir alan. Sorgulama yapan herkesi dışlamışlar, itmişler. Başörtülü bir yayın yönetmeni görünce bazıları hâlâ irite oluyorlar. Mevzu siyasallaştırılmaya çalışılıyor ve maalesef üretimden ziyade siyasi dilleri o kadar uzun ki çoğu sanatçıyla Türk tiyatrosunu konuşamazsın bile."

Cumhuriyet'in ilanından sonra toplumun modernleştirilmeye çalışılmasında sanat bir araç olarak kullanılmış ve aslında geleneğimizde ve kültürümüzde hep var olan tiyatro halktan koparılmış. Oynanan oyunların Türk tipi aile ve toplum yapısıyla alakalı olmadığı, zaten o dönem getirilen zorunlu formlar yüzünden halkın sanat dallarından uzaklaştığını söylüyor Doğan. "Bizim halkımız geleneksel değerlerini modern hayat değişse bile muhafaza eder. Halkın dinamikleri milli, sanatınki ise Batılı hale getirildiği için çatışmaya sebep oluyor. Geçen sene tiyatro festivalindeki koordinatör yurtdışındaki insanların bizden yerli oyunlar istediğini söyledi. Dergimizde kaliteli olan oyunları destekliyoruz, yeni kalemler yetişmesine öncülük etmeye çalışıyoruz. Nitelikli işler yapan insanların çoğalması bu manada önemli."

Şu anda dergi dışında birçok projesi var. "Yurtiçinde, yurtdışında oyun turneleri yapıyoruz, eğitimler veriyoruz. Mesela bu hafta sonu İsviçre'ye gideceğim. Avrupa'daki camiler, kültür merkezi gibi işlev görüyor. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİP) ile birlikte oradaki Türklere eğitimler veriyoruz, oyunlar oynuyoruz."

Tiyatro alanında, özellikle kadınların yaptığı çalışmaları çoğaltmak istediğini dile getiriyor Ayşe Hanım: "Kadınlarla ilgili yaptığımız çalışmaları biraz daha akademik boyuta taşımak istiyorum. Sanat alanında kadınlar daha çok aktif olmalı. Bunlar feminist refleksle söylenen sözler değil. Kadınlar daha komplike düşünebilecek bir beyin yapısına sahip. Detaycıdır, daha hassastır, bir sanatçıda olması gereken çoğu vasfa sahiptir kadınlar. Hem merhametli, birleştirici gücü yüksek hem estetik olarak kadınların bu alanda var olması gerek."

Ayşe Şahinboy Doğan'ın yapmak istediği çok şey var ve ömrünün sonuna kadar bunlarla uğraşmak istediğini söylüyor. Girdiği her alana aynı niyetle girdiği ve aldığı her işi hakkıyla yapmaya çalıştığını söylüyor ve şu sözlerle bitiriyor sohbeti: " Çünkü bir Müslümanın böyle olması gerekiyor, benim inancım böyle diyor."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.