Sıradan olmayan bir doktor ve iyi bir insan olmak istiyorum
1997 yılında ailesinin 'ilk göz ağrısı' olarak dünyaya gelmiş Büşra. Küçüklüğünden itibaren annesinin yönlendirmeleri ile her türlü etkinliğe katılmaya başlamış ve son derece aktif bir öğrencilik hayatı sürdürmüş. Hepimizin bildiği gibi, törenlerde ve yılsonu etkinliklerinde sahneye çıkmaya can atan o parlak öğrencilerdenmiş.
"Aklıma gelen her şeye değil ama aklıma yatan her etkinliğe katılmaya çalışan biriyim. Sanırım bu özelliğimdeki en büyük pay annemin. İlkokuldan beri bana özgüven aşılayan annem, eğitim ve sosyallik arasındaki dengeyi kurmama çok yardımcı oldu. Okul bandosuna katılmak, her törende şiir okumak, koroda şarkı söylemek, sunuculuk yapmak ve aynı zamanda da akademik olarak donanımlı olmak... Küçüklükten kalma alışkanlık olsa gerek, hâlâ ilginç bir şey duyduğumda 'ben de bunu yapmalıyım' hissine kapılıyorum. En büyük ilgi alanıma gelecek olursak; edebiyat. Aslında bir fen öğrencisiyim fakat kendimi bulabildiğim tek alan kitapların araladığı sır kapısı ve şiirler. Çantamda mutlaka bir şiir kitabı bulundururum. 11'inci sınıf olmanın ve YGS-LYS maratonunun bitmeyen telaşesine rağmen boşluklarımı kitap okuyarak ve bolca şiir dinleyerek doldurmaya çalışıyorum."
Başarılı öğrencilik hayatı Büşra'ya eğitim bursu kazanması sonucunda şu an okumakta olduğu özel koleje geçiş imkânı sağlamış. Bu kolej ona eskiden sadece okul içi katıldığı etkinliklere okul dışında da katılma fırsatı sağlamış. İlk senesinde sadece İngilizce eğitim alması da dil konusunda onu yaşıtlarından ileriye taşıyor. "Artık annemin peşinde faaliyetlere katılan değil, annemi peşimde sürükleyip seminerlere, dinletilere ve söyleşilere giden bir kızım."
Fatih Belediyesi tarafından her yaz düzenlenen 'Ask me volunteer tourism delegates' projesine katılan Seyhan bu sayede pek çok defa İngilizce pratik yapma imkânı yakalamış. Bu projenin hem şehrimizi tanıtmak hem de dilini geliştirmek adına çok prestijli bir faaliyet olduğunu dillendiriyor.
"Ne zaman streslensem, üzülsem ya da moralim yerinde olmasa, Sezai Karakoç veya Yedi Güzel Adam'ın eserlerini okuyarak ve dinleyerek kendime geliyorum. Fotoğrafçılık yapmasam da fotoğrafları incelemek de bana çok huzur veriyor. Üniversiteye geçtiğim zaman gerçekleştirmek istediğim ilk hayalim bir fotoğraf makinesi alıp Türkiye turu yapmak. Zorunlu bir ilgi alanım da, bir nevi vicdani dayatma diyebiliriz: ders çalışmak. Tıp okumak gibi bir hayalim var ve bu hayalin gerçekleşmesi için şu sıralar test kitaplarıyla ziyadesiyle haşır neşir oluyorum. Önemli olduğunu düşündüğüm hayatımdaki bir diğer şey ise münazara."
Sekizinci sınıftayken okulun münazara takımının maçını izlerken sanki yarışıyormuşçasına çürütme bulmaya çalışması onu ilk münazara ile tanıştıran olay olmuş. Sonrasında lisede edebiyat öğretmeni desteğiyle devam ettiği münazarayla çok sıkı bir ilişkisi var Büşra'nın. Meridyen Derneği ile tanıştıktan sonra Yavuz Yiğit'ten münazara hakkında eğitimler almış. Yavuz ağabeyinin kendisinde olan emeğini anlatırken gözlerindeki ışıldamayı görmek mümkün. Meridyen Derneği ve Yavuz Yiğit entelektüel ve donanımlı gençler yetiştirmek adına özel çaba sarf ediyor.Münazara şampiyonasıyla gelen birincilik
Büşra Seyhan, Sabancı Uluslararası Münazara Şampiyonası'nda aldığı birincilik ödülü ile münazaradaki gücünü kanıtladı. "Şampiyonaya hazırlanmak, şampiyona tarihleri belirlendikten sonra gece gündüz çalışarak yapılacak bir şey değil, bu bir süreç. Okulların açılmasıyla başlayan eğitimlerde Yavuz Yiğit hocamız çok planlı bir şekilde birçok konu hakkında eğitim verdi. Kadın hakları, hayvan hakları, insan hakları, işçi hakları, göçmenler ve entegrasyon süreci gibi sayısız konuda uzun ve eğlenceli bir öğrenim sürecinden geçtik. Şampiyona için özel bir hazırlık yapmadık çünkü bu şampiyonadan önce katıldığımız birçok turnuva sayesinde yeterince tecrübe kazanmıştık."
Katıldığı ilk İngilizce turnuvada birinciliği yakalayan Büşra, motivasyonunun daha da arttığını söylüyor. Türk yarışmacı sayısının çok az olduğu, kendisinden yaşça büyük kişilerle münazara maçı yapan bir lise öğrencisinin şaşırtan ve takdire şayan bir başarı örneğinin temsilini görüyoruz.
"Yarışma sırasında çok farklı bir atmosferin içindeydik. Türk yarışmacı sayısı çok azdı ve genel olarak yabancı yarışmacılar olduğu için bu yarışmacılarla tanışıp onların ülkeleri hakkında bilgiler edindik ve farklı kültürleri tanıma şansımız oldu. Yeri geldiğinde sanki bir Türk ile konuşuyormuş gibi ülkemizin politikalarından, yönetiminden konuştuk. Yeri geldiğinde ise onlar kendi ülkelerindeki sıkıntılardan bahsettiler. Turnuvaya katılan tek lise öğrencisi bendim ve gün içinde pek çok kez duyduğum 'Hangi üniversiteye gidiyorsun?' sorusunu 'ben lise öğrencisiyim' diye yanıtlamak benim için oldukça garipti. Hindistanlı bir yarışmacıyla konuşurken bana Orhan Pamuk okuduğunu ve bu yüzden de ülkede yaşanan bazı sorunlar hakkında bilgisi olduğunu söyledi. Beni en çok etkileyen buydu, çünkü ülkemizde birçoğumuzun değil yabancı Türk yazarları bile okumadığını biliyorum. Açıkçası bu çok üzücü bir şey çünkü yabancılar kendilerini birçok sahada geliştirirken bizler eğitim ve kariyer hayatı içinde bir köşeye tıkıştırılmış bulunuyoruz."
İleride 'sıradan olmayan' bir doktor olarak anılmak en büyük arzusu. Başarılı bir doktor, başarılı bir münazır ya da başarılı bir akademisyen olmaktan ziyade 'iyi' bir insan olma gayesinde olan Büşra, kendisine Gazze'de çalışan Norveçli Doktor Mads Frederick Gilbert'i idol edinmiş.