Birol Biçer: DÜNYADAN HABERLER/MART

DÜNYADAN HABERLER/MART
Giriş Tarihi: 27.04.2022 15:37 Son Güncelleme: 27.04.2022 15:37

BENİN

MANGROV ORMANLARI VUDU İNANCI İLE KORUNUYOR

Batı Afrika'da Nijerya ile Togo arsında yer alan bir sahil ülkesi olan Benin doğal denge ve biyolojik çeşitliliği koruma konusunda kanunların oldukça etkisiz olduğunu görünce daha etkili bir yola başvurmuş. Belki inanmayacaksınız ama bu yol bol bol büyü ve okült metotlara yer veren Vudu inancı. Üstelik söylediklerine göre ekolojist söylemlerden ve çevreci yasalardan çok daha etkili olmuş. Ülkenin 17 mezrasında başlıca doğal varlığı teşkil eden mangrov ormanlarını ve Nokue Gölü'nü kaçakçılar ve tahribatçılardan korumak için Vudu tapınaklarında görev yapan şaman-rahip karışımı Vudu önderlerine "Mangrovu kesersen işin biter. Ruhlar sana musallat olur ve bir daha huzur yüzü göremezsin" temalı ayinler düzenletip, vaazlar verdirmişler. Yetmemiş bir de gecelerin muhafızı olduğuna inanılan "Zangbeto" türü ruhsal varlıkların putlarını yaptırıp tahribatta bulunacakları cezalandırmak üzere korunacak alanlara asmışlar. Sonuçtan da hayli memnunlar, doğa tahribatının oldukça azaldığını söylüyorlar.

UKRAYNA-RUSYA

UKRAYNA İŞGALİNDE KULLANILAN BİR SİLAH DA ORTODOKS TEOLOJİSİ

Rusya'nın Ukrayna topraklarını işgali ve sivilleri de hedef alan saldırıları sırasında kullanılan silahlardan biri de Ortodoks teolojisi oldu. Rusya'nın işgal harekâtını dini açıklamalarıyla destekleyen ve Rus milliyetçiliğine "manevi" açıdan arka çıkan açıklamalarıyla Moskova Patrikhanesi karşılık bulmakta gecikmedi. Bunun karşısına çıkan ise Ukrayna Ortodoks Kilisesi oldu. Onlar da Ukrayna direnişine kayıtsız şartsız destek verdiler. 2019 yılında Ukrayna Ortodoks Kilisesi Moskova Patrikhanesi'nden ayrılarak bağımsızlığını ilan etmişti. Vladimir Putin, Ukrayna'yı işgal harekâtını meşrulaştırmak için iki kilise arasındaki bu ayrışmadan yararlanma fırsatını haliyle kaçırmadı. Böylece teolojik ayrışma çok daha derin siyasi bir boyuta sıçramış oldu. Ukrayna'da ayrıca Rusya'nın meşru olarak yönlendirdiği bir Ukrayna Rus Ortodoks Kilisesi bulunuyordu. Bu hareket vasıtasıyla Rusya eski Sovyetler Birliği ülkelerinin ayrılmaz bir şekilde Rusya'ya bağlı olduğu fikrini telkin ederek din kartını kullanmaya çoktan başlamıştı.

ABD

KURUMSAL DİNİN YENİ ALTERNATİFİ DİJİTAL DİN

Koronavirüs salgını tüm dünyada ibadethaneleri de olumsuz etkileyip dini faaliyetleri bir süre eve hapsettiği için dijital çözümler bu süreçte hızla yaygınlaşma imkânı buldu. Fırsatı değerlendiren girişimciler piyasaya birçok dini uygulama sürerek bu alanı hayli genişlettiler Bu hareketliliğin en yüksek olduğu ülke ise ABD oldu. Anketlere göre yüzde 69'u kendilerini Hristiyan olarak nitelendiren Amerikalılar bu Noel bayramında kiliseleri sadece yüzde 13 oranında doldurdular. Geçmişte ayinler için kiliseye gidenlerin oranı yüzde 49 iken, pandemi döneminde yüzde 29'a kadar geriledi. Dini vecibeleri yerine getirmek, ayinleri canlı izlemek, bazı dua ve ibadetlere katılmak üzere piyasaya sürülen birçok uygulama, yazılım ve online site Amerikalıların evde ibadete yönelmesini kolaylaştırdı ve "Confession at Home" (Evde İbadet) adı verilen bir hareketin yükselmesine yol açtı. Bu alanda en öne çıkan Christian Pray.com, Hallow.com, Muslim Pro ve Jewish PrayWay gibi evden ibadet, ayin ve vaazları takibi kolaylaştıran uygulama ve sitelere daha onlarcasını eklemek mümkün. Öyle ki şimdiden bazı uzmanlar "Dijital din kurumsallaşmış dine rakip oluyor" yakıştırmasında bulunmaya başladılar bile.

ÇİN

HEDEF OLAN YALNIZ UYGURLAR VE İSLAM DEĞİL TÜM DİNLER

Komünist Parti diktası altında yönetilen dünyanın müstakbel süper gücü Çin'de Uygur Türklerine ve Müslümanlara yapılan baskı ve zulümler dünyanın malumu. Ama Çin'in etnik ve dini tahammülsüzlüğünün tek hedefi ve kurbanı onlar değil. Çin Komünist Partisi rejiminin baskı ve sindirme politikalarından Doğu Türkistanlılar, Müslümanlar kadar diğer dinler ve mensupları da pay alıyor. Hristiyanlık, Tibet Budizmi ve hatta aslında bir sağlıklı yaşam ve varlıkla uyum uygulaması olan Falu Dafa ya da Falun Gong ve bunların mensupları da rejim tarafından uzun yıllardır tehdit olarak görülüyor. Kısacası 1980'lerden itibaren bu ülkede de kendince bir karşılık bulmaya başlayan manevi eğilimlere kendisini adeta tek din olarak empoze eden Komünist Parti tarafından hedef tahtasına oturtulmuş durumda. Uygur ve Kazak Müslümanlara yönelik toplama kampları, asimilasyon, doğum kontrolü, çocukların ailelerinden ayrıştırılması, zorla çalıştırma gibi önlemler bu ülkedeki Hıristiyan, Budist ve Falun Dafa mensuplarına da farklı şekillerde uygulanıyor.

BİZE ULAŞIN