IŞİD’in 101 gün esir tuttuğu 49 konsolosluk görevlisi başarılı bir operasyonla kurtarıldı. Yeni Türkiye’nin Büyük Türkiye olduğunu gösteren operasyonu, Başbakan Ahmet Davutoğlu da ‘bayram öncesi bayram’ olarak niteledi.
Ortadoğu'daki yangın devam ediyor. Irak'a müdahale ile başlayan, Suriye'deki iç savaşla devam eden süreç, Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütünü besledi, büyüttü ve artık bu örgüt, sadece Ortadoğu ve Türkiye'nin değil tüm dünyanın gündeminde. Takvimler 11 Haziran 2014'ü gösterdiğinde IŞİD, Irak'ın ikinci büyük kenti Musul'u ele geçirdi ve Türkiye'nin Musul Başkonsolosluğu'nda görevli 46'sı Türkiye vatandaşı olan 49 kişiyi rehin aldı. Aralarında konsolosluk çalışanlarının, çocukların ve özel güvenlik güçlerinin bulunduğu 49 kişinin, kameraların önünde rehinelerini acımasızca katleden bu örgütün eline geçmesi tam anlamıyla infial yarattı. Türkiye'nin yüreği ağzında bekleyişi ise 20 Eylül sabahı son buldu. Kaçırıldıktan sonra sekiz defa yerleri değiştirilen, tam 101 gün esaret altında bulunan rehineler Musul'dan Rakka'ya götürüldü. Daha sonra Tel Abyad'dan Akçakale'ye geçip, Türkiye sınırından giriş yaptılar. Resmi temaslarda bulunmak üzere Azerbaycan'da bulunan Başbakan Ahmet Davutoğlu programını yarıda keserek Şanlıurfa'ya geldi ve rehinelerle buluştu. Uçak yanaşıp da kapıda rehineler görüldüğünde yakınlarının sevinç çığlıkları Esenboğa'da yankılandı. Herhangi bir destek almadan Türkiye'nin kendi imkânları ile yaptığı bu başarılı operasyonu Başbakan Davutoğlu 'bayram öncesi bayram' olarak niteledi. Bu 101 günlük zorlu süreci başarı ile yürüten Başkonsolos Öztürk Yılmaz da rehinelerin kahramanı oldu.
Az okul çok cami politikası ve adrese teslim haberler
Ortadoğu'ya korku salan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü daha önce iki Amerikalı gazeteciyi kameralar önünde katletmişti. Geçtiğimiz günlerde kurbanlar listesine İngiliz yardım görevlisi David Cawthorne Haines da eklendi. Binlerce sivilin katledilmesine sessiz kalan, çocukların cesetlerini görmeyen, annelerin feryatlarına kulak tıkayan Batı ise sonunda harekete geçti. Amerika önderliğinde kurulan koalisyonun ilk bombasını ise Libya'da da en önde giden Fransızlar attı. Türkiye'nin koalisyona katılmamasının Amerika'yı ziyadesiyle rahatsız ettiği bir gerçek. Türkiye kendi dış politika prensipleri gereği bu koalisyona sadece insani yardım konusunda destek vereceğini söyledi. Bu açıklamalar sonrası Amerika basınında ilginç haberler gördük. New York Times gazetesi, Türkiye'den IŞİD'e katılımlarla ilgili bir haber yaptı. Habere konu olan mahalle Ankara'daki Hacıbayram Veli Mahallesi. Haberde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'nu, Hacıbayram Veli Camisi'nden çıkarken gösteren bir fotoğraf kullanılmış. Habere göre, bu mahallede yaşayan gençlerin bu yola girmesinin sebebi sözüm ona AK Parti'nin az okul çok cami politikası. Ciddiyeti hususunda soru işaretleri olan haberin mimarı hanımefendinin kişisel geçmişi ve ailesinin ilişkileri ise başlı başına bir araştırma konusu olabilir. Habere en büyük tepki Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan geldi, Erdoğan haberi alçaklık olarak niteledi ve "Bu haberler karşısında diz çökmeyiz" dedi. Gelen tepkiler üzerine gazete, düzeltme yayınlamak zorunda kaldı. Haberin fotoğrafında yanlışlık olduğunu savundu ve fotoğraftaki caminin ve Cumhurbaşkanı'nın bu camiyi ziyaretinin makalede anlatılan IŞİD'in militan devşirmesi konusuyla ilgisi olmadığını belirtti. NYT gibi bir gazetenin bu kadar büyük editoryal hatası ise hayretle karşılandı.
Bir kadın cinayeti daha
Kadın cinayeti haberlerini vaka-i adiyeden kabul eder olduk. Son kurban, 33 yaşındaki TRT sanatçısı Hatice Kaçmaz oldu. Kaçmaz, vücudunun çeşitli yerlerinden aldığı 15 bıçak darbesi nedeniyle hayata veda etti, ardında beş yaşında bir çocuk bıraktı. Peki, neden öldürüldü Hatice Kaçmaz? Onun hikâyesi de diğerlerinden çok farklı değil. İki yıl önce bir trafik kazasında eşini kaybeden Hatice Kaçmaz bir erkeğe 'hayır' dedi, üstelik nedeni çok kabul edilebilirdi, zira çocuğuna hem annelik hem babalık yapıyordu ve çocuğu üvey baba ile büyüsün istemiyordu. Katil ise 'hayır'ı bir cevap olarak kabul etmedi, teklifini sürdürdü ama olumlu bir cevap alamadı ve bir gün markete gitmek için evinden çıkan Hatice Kaçmaz'ı kaçırmak istedi. Kaçmaz direndi. Katil kaçıramayacağını anlayınca genç kadını tartaklamaya başladı ve yol kenarındaki bir parka sürükleyip, 15 bıçak darbesi ile öldürdü..
Hatice Kaçmaz erkek şiddetinin ilk kurbanı değil ve maalesef son da olmayacak. Aynı, erkeklerle konuşuyor diye babası tarafından diri diri toprağa gömülen Medine Memi gibi...O morarmış gözü ile hafızalarımıza kazınmış Ayşe Paşalı gibi...
Annesi ile birlikte kına gecesine giderken dört kişinin tecavüzüne uğrayıp öldürülen Serpil Yeşilyurt gibi...
Koca dayağından kaçıp devlete sığınan sonra aile meclisi kararı ile infaz edilen Seher Haşimoğlu gibi...
Hep hatırlayalım ve artık bir şeyler yapalım.
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi
Aralarında Atilla Yayla, Gülay Göktürk, Bekir Berat Özipek, Etyen Mahçupyan, Markar Esayan, Yusuf Kaplan, Cengiz Alğan, Hilal Kaplan, Ceren Kenar gibi isimlerin bulunduğu bir grup gazeteci, 'Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi' dersinin kaldırılması için imza kampanyası başlattı. Grup bakın ne diyor:
"Bizler, geçmişiyle daha barışık, daha üretken, yaratıcı, demokratik ve özgürlükçü bireylerden oluşan bir toplum için, zorunlu temel eğitimde Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersinin kaldırılmasını ve yerine İmparatorluktan Cumhuriyete Yakın Tarih Dersi şeklindeki özgün bir formatla, nesnel içerikli bir dünya ve yakın dönem ülke tarihi dersinin konmasını istiyoruz… Eski Türkiye'de bu alandaki tartışmasız egemenlik Kemalist tarih anlayışına aitti. İnkılâp tarihi dersleri de Kemalist özneler yetiştirmeyi mümkün kılan en önemli araçtı. Ancak bugün Dersim Katliamı sebebiyle özür, 1915 sebebiyle taziye yayınlayan yeni bir devlet aklı var. Bunun tarih derslerine de yansıma vakti gelmedi mi?"
Ne dersiniz? Vakti gelmedi mi?
Büyük bilişim hamlesi
Türkiye büyük bir bilişim hamlesine hazılanıyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, 3 milyon metrekare üzerine kurulacak Türkiye'nin ilk Bilişim Vadisi'nin, 150 bin Ar-Ge personeline istihdam yaratmasını hedeflediklerini söyledi. Hedef, geleceğin teknoloji markalarının temellerini atmak. Çalışma kapsamında, üniversitelerle görüşülerek, hangi bölümde, bilişim Ar-Ge'sinde çalışabilecek ne kadar yüksek lisanslı ve doktoralı bilim insanı olduğu tespit edilecek. Bu dev projeyi takip etmek isteyenler bilisim vadisi.com.tr web adresini kullanabilir.