Doktor Lacivert
BEN BUNU DAHA ÖNCE YAŞAMADIM SENDROMU: JAMEVU
Yaşanılan bir olayı önceden de yaşadığımız hissi hemen hemen hepimizin başına gelmiştir. "Dejavu" diye adlandırılan bu durum, yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık yahut görülen bir yeri daha önceden görmüş hissetme duygusuna deniyor. Ve tam o anda hafif bir gariplikle beraber "yusuf yusuf" oluyor yürekler. Ne olduğunu tam anlayamasak da yaşadığımız şey büyük bir ölçüde tanıdık geliyor. Peki, bu durumun tam aksine yaşadığınız bir olayı hiç yaşanmamış gibi hissettiren "jamevu" ile tanıştınız mı?
Dejavu, ilk kez yaşadığımız bir olayı daha önce yaşanmış hissini verirken, jamevu ise belki de her gün yaşadığımız bir olayın ilk kez yaşıyormuşuz gibi gelmesine deniyor. Jamevu yaşayan kişiler, daha önce yedikleri bir yemeği hiç tatmamış ya da eskiden gittiği bir yere hiç gitmemiş gibi hissedebiliyorlar. Bu durumu yadırgayıp jamevuyu hastalık sınıfına koymamak lazım. Jamevu ne bir şizofreni ne de bir çeşit unutkanlıktır. Bu durum sadece 4-5 saniye süren bir aldanma seansı sadece. Kısa bir süre içerisinde kendinizi hayattan soyutlanmış ve varlığınızı sorgular halde hissedebiliyorsunuz, hepsi bu kadar.
Jamevunun sadece yaşanılan bir olayın unutulması şeklinde ortaya çıkmayacağını belirtelim zira bazen çok iyi bildiğiniz bir şeyi bilmiyormuş gibi hissetmenize de neden olabiliyor. Hatta tanıdığınız birini anlık olarak bir yabancı gibi görebilir ve yıllardır çalıştığınız ofisinizin yollarını unutabilirsiniz. Uzmanlar bu durumun genelde beyin yorgunluğundan ortaya çıktığını söylüyorlar. Yorgun beynimizde oluşan bir algı yanılması sebebiyle, dejavu veya jamevu hallerini yaşayabiliyoruz anlayacağınız.
"Dejavu bu kadar bilinen bir durumken jamevuyu neden hiç duymadık" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Haklı sorunuzun cevabı ise çok basit aslında: Dejavu yaşadığımızda "ben bu anı daha önce yaşamıştım" diyebiliyoruz ama jamevu yaşarken o anı daha önceden yaşadığımızı fark etmediğimiz için bir tepki veremiyoruz. Dünyaya yeni gelmişçesine "temiz bir jamevu kafası" yaşıyoruz. Jamevunun en güzel tarafı da yaşanılan olaylara tekrardan objektif ve dikkatli bakmamızı sağlayabiliyor olması.
Şöyle bir düşününce dejavunun bir esprisi yok, zaten yaşamışsın olayı. Bir daha hatırlama hissi gelse ne olur gelmese ne olur ama jamevu öyle mi? Yaşadığınız kötü bir olayı unuttuğunuzu düşünün mesela. Jamevu tam anlamıyla beynin kendine reset çekerek "Öyle bir olay yok, yaşamadım ki" demesi gibi bir acayip durum. Hal böyle olunca da jamevu yaşayanların hayatları 4-5 saniyeliğine şenleniveriyor. Allah mutlu anlarımızın dejavusunu kötü anılarımızın da jamevusunu yaşatsın hepimize. Şimdi sizlere jamevu ve dejavu arasındaki farklardan bahsedeceğim. Sahi ben bu yazıyı daha önceden yazmış mıydım?
GÖKTEN NOBEL ÖDÜLLERİ YAĞIYOR!
Nobel ödülleri 1901 yılından beri her yıl İsveç Akademisi tarafından düzenli olarak dağıtılmaya devam ediliyor. İnsanlığa hizmet ettiği düşünülen kişilere verilen bu ödüller her yıl adından söz ettirmeyi başarıyor. Özellikle edebiyat dalında verilen (!) ödüller çok ilginç olaylara sahne olmaya başladı. Ödül alanlar, alamayanlar, alıp da pişman olanlar, sürprizler ve daha nicesi edebiyat ödüllerinin en çok konuşulan kategori olmasına sebep oldu. Kendi küçük ama dedikodusu büyük olan Nobel Edebiyat Ödülü bakalım bu kez kimlerin başını yakacak?
Nobel Edebiyat Ödülleri şimdiye kadar en çok Fransız yazarlara verildi. Fransa'yı İngiltere ve Amerika takip ediyor. Almanya ve İsveç, İtalya ve İspanya vatandaşı yazarlar da birçok kez bu ödüle layık görüldü. Son 10 yılda yedi kez Avrupalılara verilen ödüllerin neye ve kime göre verildiği de merak konusu oldu haliyle. Aman dikkat bazı ülkelere kıyak geçiyor olabilirler! Bu durumun gerçekleşmesinde jüri üyelerinin yabancı dil bilmemesi ve sadece kendi dillerinde ve İngilizceye çevrilmiş olan eserleri okumalarının da etkisi çok büyük. Bu konu hakkında şuanki jüri başkanı, üyelerinin İngilizce konusunda tam donanımlı olduklarını ama Endonezce gibi pek fazla bilinmedik dillerdeki ehliyetleri konusunda biraz endişe taşıdıklarını söylüyor. Yani jüri üyelerine yüklenmenin bir anlamı yok, adamlar Afrika dillerini veya Endonezce gibi egzotik dilleri bilseler ödülleri oradaki edebiyatçılara verirlerdi herhalde (!)
Üstelik jüri üyelerinin işleri başından aşkın, yeni bir dil öğrenmeye de vakitleri yok. Bütün üyeler İsveçli ve çoğunun da İsveç üniversitelerinde tam zamanlı işleri var. Kaba bir hesapla her yıl aday gösterilen en az 100 edebiyatçının kitaplarının okunması için bile yılda en az 200 tane kitap okumaları gerekiyor. Bu kitaplara ek olarak en iyi edebiyatçıyı seçmeleri için yüzlerce makale ve yazı da okumaları gerekiyor. Jüri üyeleri her gün bir tane kitap bitirdiklerini söyleseler de, ödülün hâlâ siyasi çıkarlara göre seçilen adaylara verilme olasılığı hakkındaki haklı dedikodular ortalıkta dolanıyor. Bu yüzden sanılanın aksine birçok edebiyatçı ya ödülü reddediyor ya da skandal yaratacak olaylara sebebiyet veriyor.
Geçmiş yıllarda, bir edebiyatçı olmamasına rağmen İngiltere Başbakanı Winston Churchill Nobel Edebiyat Ödülü'nün sahibi olmuştu. Tolstoy gibi dünyaca tanınmış birçok yazar ise eserleri "idealist" bulunmadığı gerekçesiyle bu ödüle layık görülmemişti. Ödüle layık görülen Rus bir şair de vatandaşlıktan çıkarılma korkusuyla ödülü reddetmişti. Hatta Fransız bir yazarın, ödülü alacak kişinin fikrine danışılmadan ödül verildiğinden ötürü Nobel ödüllerine trip atmışlığı dahi var. İşin iyi tarafından bakarsak kendi ülkesinde hiç tanınmayan yazarların dahi Nobel ödülü alma olasılığı mevcut günümüzde. Hatta size daha sevindirici bir haber vereyim, son dönemde ödül alan Amerikalı şarkıcı Bob Dylan bir edebiyatçı bile değil. Bu sürpriz ödül karşısında sanatçı da afallamış olacak ki ödülü almaya tenezzül bile etmedi.
Bazılarına ikişer kez verilen Nobel ödülü bazılarına ise öldükten sonra veriliyor. Ne zaman ne şekilde kime verileceği belli olmayan Nobel ödülleri her yıl edebiyatseverleri hayrete düşürmeye devam edecek gibi görünüyor. Bakarsınız bir gün bana da Nobel Edebiyat Ödülü layık görülür. Olursa şaşırmam doğrusu ama bu kadar dedikodu fırtınası içerisinde ödülü kabul etmem pek mümkün değil.