Genelde Ortadoğu, özelde Suriye, son sahne olaraksa Halep'te bütün dünyanın gözleri önünde yaşanan insanlık vahşeti ortada dururken perde arkasındaki daha büyük manzaraya ya da oyuna bakabilmek insani açıdan kolay değil. Ancak görünürdeki çatışma ve kıyım ortamının arka fonunda yatan güç savaşlarının temel motivasyonunu görmezden gelmenin de bir faydası yok. Sadece Suriye ve Halep değil, başta Ortadoğu ve Kafkaslar olmak üzere İslam coğrafyasında yaşanan iç çatışmalar, askeri işgal ve müdahaleler, terör örgütleri ve bunların yol açtığı çocuk-kadın-yaşlı gözetmeyen katliamlar, tecavüzler ve kitlesel göçler salt bir yenidünya düzeni kurulurken gerçekleşen güç ve paylaşım savaşından ibaret değil. Son çeyrek asırda Balkanlar'da, Kafkasya'da, Kuzey Afrika'da ve Ortadoğu'da gerçekleşen ve son olarak Halep'te sahneye konulan kanlı oyunlar, varlığına son verilen ama mirasıyla hâlâ geniş bir coğrafyada hüküm sürmeye devam eden Osmanlı'nın siyasi, sosyolojik, kültürel mirasının tasfiyesini de hedefliyor.