Fransız düşünür André Malraux “21’inci yüzyıl ya dinsel olacak ya da hiç var olmayacak” diyordu.
Dinî eğilimlerin 20'nci yüzyıl ortalarından beri kaydettiği yükseliş Malraux'yu haklı çıkarmış gibi görünüyor. Modernite, tam da dinlerin gerilemeye başladığını söylemeye başlamışken onlar yaygınlaşmaya ve etkinleşmeye başladılar. Bunların başında ise İslam dini geliyor. Ancak dinin yükselişi konusunda artık ikna olan Batılıların şu sıralar endişe ettiği şey daha ziyade 21'inci yüzyılın İslami olup olmayacağı. Üstelik tüm demografik öngörüler en geç 2070'lerde Müslümanların dünyadaki en kalabalık topluluk olacağını öngörüyor. En son Pew Research şirketinin yaptığı bir araştırma da bu görüşleri destekliyor. Günümüzde 1,2 milyar olan Müslümanların önümüzdeki 50 yılda yüzde 75 artarak, sadece yüzde 35 artacak olan Hıristiyanları ve yüzde 34 artacak olan Hinduları geride bırakacağı öngörülüyor. Kadınların doğurganlık oranları da bunu doğruluyor. Genel kadın doğurganlığı 2,5 iken, bu oran Budist kadınlarda 1,6, Hindularda 2,4, Hıristiyanlarda 2,7, dinsizlerde ise 1,7 olarak kaydediliyor. Müslüman kadınlarda ise doğurganlık oranı 3,1'i buluyor. İşte zurnanın zırt dediği yer de tam burası.