Propagandalara bakarsak Budizm sevgi, huzur, barış ve hoşgörüde sınır tanımıyor. Ancak Budizmin bu engin (!) hoşgörüsünün baskılar, tehcirler ve katliamlar şeklinde tezahür ettiği yerler de az değil. Bunların başında ise Arakanlı Müslümanların, Rohingya Müslümanlarının yaşadığı Myanmar geliyor. Faşist ve ırkçı Budistler tarafından ülkedeki hemen her kötü şeyin sorumlusu gösterilen Müslümanlar küçük bir azınlık olarak yaşadıkları kendi yurtlarında adeta Nazi dönemindeki Yahudilerin konumundalar. Özellikle kimlikleri Myanmar devleti tarafından 1982'den beri inkâr edilen Müslüman Rohingyalar vatandaş olarak da tanınmıyorlar. Son yıllarda sık sık katliamlara hedef olan Myanmar Müslümanları için iki seçenek var: ya bu baskı ve şiddete katlanarak yurdunda gurbeti yaşamak ya da göç ederek komşu ülkelerdeki mülteci kamplarında gurbeti yaşamak. Kaçabilen şanslıları ise Bangladeş'te yüz binlercesinin sefalet içinde yaşadığı mülteci kampları ve onları karın tokluğuna çalıştırmak için yol gözleyen komşu ülkelerin balıkçı tekneleri bekliyor.