Göç, kaçış, iltica ve gurbet…
Temmuz ayında BM Mülteciler Yüksek Komiserliği dünyada yerini yurdunu terk ederek göçmek zorunda kalan 59,5 milyon yaşayan insan bulunduğunu açıkladı. Bunların 38 milyonu kendi ülkeleri içinde göç etmek durumunda kalırken, yarısını çocukların oluşturduğu 19,5 milyonu başka ülkelere iltica edenler. Kimse keyfi bir şekilde yerini yurdunu düzenini terk edip, akıbetinin meçhul olduğu başka diyarlara sığınmıyor. Dünyada bu kadar insanı bu duruma düşüren savaş, çatışma, etnik temizlik, terör, açlık, fakirlik gibi nedenler. Ama tüm bunlara derinden ve sinsice eşlik eden bir başka sebep daha var: Eşitliksizlik. Yani sosyal ve ekonomik eşitsizlikler (adaletsizlik bunlara dahil). Son yıllarda OECD ve IMF raporları gibi birçok rapor, birçok uzman çalışması dünyada gelişmenin baş düşmanı olarak ekonomik eşitsizliği işaret ediyor. Kimilerine göre eşitsizliğin sebeplerinden biri olarak gösterilen IMF'nin başkanı Christine Lagarde'ın bile eşitsizliği dünyadaki ekonomi politikalarının en ön planına oturttuğu günlerdeyiz. Bu rakamların gösterdiği bir gerçek ise göç edenlerin daha doğrusu gurbete düşenlerin yüzde 91'inin gelişmekte olan ülkelerden yani eşitsizlik ve adalet sorunlarının yoğun olduğu yerlerden çıkması.