Dünyadan portreler/haberler

Birol Biçer 23 Aralık 2020, Çarşamba

MESUT ÖZİL
BEDEL ÖDEMEKTEN ÇEKİNMEYEN VE SUSMAYAN KRAMPONLAR
ALMANYA-İNGİLTERE

Şu sıralar aşırı sağ popülizmi, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi fırtınasının kasıp kavurduğu Avrupa'da bazı gerçekleri kamuoyunun karşısında ulu orta söyleyebilmek bedel ödemeyi gerektiriyor. Ancak nadir de olsa bu bedelden çekinmeyip sözünü sakınmayanlar da var. Bunların başında akla ilk gelen Mesut Özil. Aşırı sağın ve Müslüman düşmanlığının yerçekimi tanımadığı Birleşik Krallık'ta ve ırkçı saldırılara maruz kaldığı Almanya'da susmuyor ve bu defa kaleleri değil İslamofobi'yi, zebnofobiyi ve zulmü şut bombardımanına tutuyor. "Terörizmin İslam'da yeri yoktur" diyerek ırkçı ve İslamofobik havlamalara kafa tutarken, Doğu Türkistan'da Müslüman Uygurlara yönelik asimilasyona dikkatleri çekiyor, bizzat mağduru olduğu ırkçılığın karşısında üst düzey futbol camiası içinde giderek kemikleşmeye başlayan Müslüman karşıtı politikalara ve tehditkâr söylemlere bizzat kafa tutarak ismini yeşil sahaların dışında da yüceltiyor.

MUHAMMED SALAH
MÜSLÜMANLARA KARŞI NEFRET VE ŞİDDETİN İLACI BU AYAKLAR
İNGİLTERE

Müslümanlara yönelik nefret söylemleriyle birlikte artan şiddet suçlarına iyi gelecek ilaçlardan birini Stanford Üniversitesi'nden dört araştırmacı bulmuş görünüyor. Onlara göre Müslümanlara yönelik şiddet ve nefret suçlarına en iyi gelen ilaç Liverpool'un Mısırlı yıldız futbolcusu Muhammed Salah'ın bizzat kendisi. Nasıl mı? Dört akademisyenin "İslamofobik davranışlar ve yaklaşımlar üzerinde Muhammed Salah'ın etkisi" başlıklı araştırması başarılı, sempatik ve bunun yanında kompleksizce dinini yaşamaktan ve yansıtmaktan taviz vermeyen Salah'ın Liverpool futbol kulübündeki varlığı ile kulübün bulunduğu Merseyside kentinde İslam ve Müslümanlara yönelik suçlarda kayda değer bir düşüşe vesile olduğunu gösteriyor. Araştırmacılar Salah etkisinin bu kentte İslamofobi bağlantılı suçları yüzde 19 oranında azalttığı sonucuna ulaşmışlar.

ROBERT BRUCE SPENCER
KARŞI-CİHATÇI BİR İSLAM DÜŞMANININ PORTRESİ
ABD

58 yaşındaki Robert Spencer için İslamofobi hemen her şey ve bir hayat biçimi. Çünkü o varlığını, eserlerini, çalışmalarını düşünsel düzeyde İslam karşıtlığına adamış bir yazar ve akademisyen. Kendini "anti-Müslim bir Amerikalı, en iyi türünden bir İslamofob" olarak nitelendirmekten çekinmeyen Spencer İslamofobi yoluna baş koymuş. 2003 yılında radikal İslami oluşumları izlemeyi ve engellemeyi hedefleyen Jihad Watch adlı kuruluşu kurmuş. Kendilerine "Karşı-Cihat Hareketi" adını veren grubun önde gelen figürlerinden biri olmuş ama onu bu da kesmemiş. Sayıları 20'yi geçen İslam karşıtı kitaba imza atmış. Ardından Stop Islamization of Amerika (ABD'nin İslamlaşmasını Durdurma) grubunu kurmuş. Bazıları en çok satanlar listesine giren kitaplar yazmış; hepsi de İslam aleyhtarı. Bu da yetmemiş ABD resmi güvenlik ve hukuk kurumlarına seminerler, eğitimler vermiş. Kitaplarından ikisi FBI eğitim materyalleri listesine dâhil edilmiş.

FRANSA
FRANSA'DA MAKUL SESLER DE ÇIKIYOR AMA PEK NADİR…

Son dönemlerde Müslümanlara yönelik akıllara seza uygulamaları adeta devlet terörüyle destekleyen, yetkili ve etkili otoriteleri radikal hareketlerle mücadele etme bahanesiyle İslam'ı terörle bağdaştıran, tüm Müslümanları potansiyel terörist olarak görmeye başlayan Fransa'da az da olsa makul sesler de çıkıp, çuvaldızı kendi ülkesine batırma cesaretini gösterebiliyor. Bu nadir makul zevattan biri de La France Insoumise Partisi'nden (Boyun Eğmeyen Fransa) gazeteci milletvekili Clémentine Autain. Bu vicdanlı ve mantıklı milletvekili çıktı ve ülkesinde politikacıların açıklamalarıyla oluşturdukları nefret iklimine dikkat çekti ve "İslam düşmanlığı Fransa'yı büyük bir tehlikeye ve bir iç savaşın ortasına sürüklüyor" açıklamasında bulundu. "Tartışmaların vardığı seviyeye bakınca Acaba Fransa aklını mı kaybediyor diye çok endişeleniyorum" diye devam eden Autain İslam karşıtı, ırkçı açıklamalarda bulunan entelektüelleri ve siyasetçileri kastederek "Bu adamlar deliye dönmüş" dedi.

HİNDİSTAN
BİRLİK VE BERABERLİK TEMALI REKLAMIN YOL AÇTIĞI İSLAMOFOBİ DALGASI

Müslümanlara karşı nefret ve şiddet suçlarının sıradanlaştığı Hindistan'da farklılıkları anlayış, sevgi ve insanilik potasında birleştirmeyi hedefleyen en naif teşebbüsler bile hainlikle damgalanabiliyor. Bunun son örneklerinden biri bir mücevher firmasının gayet ılımlı insancıl reklamı oldu. 150 yıllık Tata grubuna bağlı Tanishq mücevherat firmasının "Ekatvam" (birlik ve beraberlik) duygusu üzerine kurguladığı reklamın hedefi farklı ortamlardan insanların bir araya gelebilmesi idi. Doğum öncesi kutlama yapan bir Hindu-Müslüman ailesi üzerine kuruluydu. Ancak bu tema aşırılıkçı Hindulardan öyle tepkiler aldı ki Tata grubu reklamı geri çekmek ve özür dilemek zorunda kaldı. Ancak böylesi basit bir reklamı İslamofobi dalgasına çeviren ve şirketler grubunu protesto eden aşırılıkçı Hinduların öfkesini dindirmeye yetmedi.

AVUSTURYA
AVUSTURYA YENİ YASALARLA MÜSLÜMANLARA BASKI YOLUNU GENİŞLETİYOR

Avrupa ülkelerinde Müslümanlara yönelik baskı ve kısıtlamalara yol açan yasama faaliyetlerine her gün bir yenisi eklenirken, İslamofobiye de böylelikle yavaş yavaş kılıf örülüyor. Müslümanlara baskıyı iyice devlet politikasına dönüştüren Avusturya ise bu alanda "en yaratıcı" hükümete sahip… Birçok camiyi kapatan aşırı sağcı Sebastian Kurz hükümeti tesettürlü kıyafet yasaklarından sonra şimdi de "Siyasal İslam"ı engellemek bahanesiyle yeni kısıtlamalar getirmeye hazırlanıyor. Açıkçası Kurz yönetimi İslami siyasetle ilgili tüm görüşleri cezalandıracak yasalar öngörüyor ve bu yasalarla sadece İslami kisve ile teröre bulaşanlar değil, kendileri teröre bulaşmasalar bile onlarla benzer görüşleri seslendirenlerin de cezalandırılmasını öngörüyor. Sorun şu ki Kurz hükümetinin öngördüğü ve "Siyasal İslam" başlığını taşıyacak yeni kısıtlamalar Siyasal İslam'ı, içeriğini ve sınırlarını tanımlamadığı için Müslümanların dinî faaliyet ve açıklamalarının hangi ölçüler içinde neye göre cezalandırılacağı da oldukça muğlak.

TEKSAS
SEÇİM HİLESİNE KANIT ARANIYOR; BULANA 1 MİLYON DOLAR ÖDÜL…

Trump ve taraftarları ABD devlet başkanlığı seçimlerine hile karıştığını ileri sürüp davalar açıyorlar. Küçük bir detay var; şu ana kadar dişe dokunur bir kanıt sunamadılar. Ancak Teksas'ın cumhuriyetçi vali yardımcısı Dan Patrick'ten tam da Teksas kafasına uygun, vahşi batı usulünde bir çözüm geldi kanıt bulma sorununa: Para ödülü. Patrick, Trump'a seçimleri getirebilecek seçim hilesinin yapıldığına dair kanıt getirecek olanlara tam 1 milyon dolar ödül vaat ediyor. Vali yardımcısı seçimlerdeki "hile" iddiasına şöyle destek veriyor: "Bu hiç şüphesiz, ispatlanması çok zor bir suç ancak bunun olduğunu biliyoruz." İşin ilginci Patrick para ödülünü ilan ettikten sadece birkaç saat sonra bir ihbar telefonu aldı. Ne var ki para ödülüne talip olan Pennsylvanya vali yardımcısı John Fetterman'dı ve şöyle diyordu: "Seçim hilesini ihbar edene vaat ettiğiniz para ödülüne talip olmak isterim. Alın size ispat; Pennsylvanya Forty Port'ta ölmüş annesi adına Trump'a oy verdirmeye çalışırken yakalanan şu adamı ihbar ediyorum."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.