Ocak 2018 | Editör Yazısı
İyiyle doğru, sıcakla soğuk, sağ ve sol, hak ve batıl, korku ve yakarış, yang ve ying...
İnsan dünyaya gözleriyle bakar ama dünyayı anlayabilmesi için kavramlar da gerekir.
Kavramların içini boşaltmaya çalışır bazıları, bazıları da kimi kavramları hiç tartışmadığımızdan, onlara gereken önemi vermediğimizden bahseder.
Sağ ve sol da öyledir. Yalın anlamıyla bir yön bilgisi olmaktan öte ağır siyasi salvoların altında ezilirler. Hayatımızın her aşamasında bu kavramları duyarız. Modernlik ikiyüzlüdür, muhafazakârlık bayağıdır. Mütedeyyinler gericidir. Kavramlar kendimizi tanımlamamızı sağlar diğer insanlara karşı ve kavramlar tarafından diğer insanlar tarafından ilence uğrarız.
Bazen de kendimizi bu kavramların için- de var ederiz. Sözüm ona ilerici olmanın, aydın görünmenin en büyük göstergelerinden biridir sanki solcu olmak. Yine sözüm ona, ne kadar bayağı, ne kadar statükocu sıfat varsa hepsi sağın üzerine atılmıştır.
Türk Solu...
Bu aşırı global yüzyıla yukarıdan baktığımızda gördüğümüz aynîlik ne kadar da şaşırtıcı. "Nedir bu kölelerin olanca silahları/silahların kölesi olmaktan başka."
Bütün insanlık neredeyse aynı telefon, aynı bilgisayar, aynı televizyon markasını kullanır hale gelmişken, alemşümul bir kavramın bırakın milletten millete, aynı şehir içinde bile farklı mahallelerde tanımının değişeceğine kimse inanmak istemiyor artık.
Yeni yıla "Türk Solu"nu tartışarak giriyoruz, ola ki bir sayımızda da "Türk Sağı"nı tartışırız.
Ve şunu da unutmadık: Cemil Meriç'in dediği gibi "İzm'ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri."