Haziran 2017 - Editör yazısı
18 yaşında üniversite öğrencisi... Her gün gelip geçiyordu oradan. Geçerken, Aksa'da kedilere selam veren Kudüs'ün Ebu Hureyre'sine de selam veriyordu. Durdurmak için kurşunladılar Heşlemun'u… İsrail askerleri, bıçaklayacak diye, ayağına değil, göğsüne sıktılar kurşunları… Türkiye'de bir kısım medya "kara çarşaflı genç kadın" diye verdi haberi. Vurulma anı tıklanma rekorları kırdı. Öyle ki, vurulma videosunun önüne bir de içecek reklamı kondu.
Dört kadın, orta yaşlı dediler. Mescid-i Aksa'ya namaza gelmişlerdi, düzen bozmaktan gözaltına alındılar. Akıbetlerini takip eden olmadı.
Adı Henadi. Yaşı bilinmiyor. Üzerinde koyu renk bir mintan vardı. Murabıt deniyordu onlara. Mescitte nöbet tutuyorlardı. Filistinsizleştirmeye, Müslümansızlaştırmaya karşı. İsrail askerleri mescide girmesini defalarca engellendi, boğazından sıkarak sürükledi, gözaltına aldı…
Afula kenti, bir otobüs terminali… Telefonla konuşan bir kadın vuruldu. Telefonla konuşmasaydı İsrail askerlerini bıçaklayacaktı, kesin…
16 yaşındaki Fatıma… Şehit bedeninin ambulansa taşınmasına izin verilmedi. Tam 20 kurşun vardı. Orada öylece yattı, soğudu, Kudüs'te Şam kapısında, bir öğleden sonra…
Şehit Silham Ratip Nemir. Bir sokakta vuruldu. Naaşı şehit oğlunun yanına defnedilmek için tam 28 gün bekledi.
51 yaşındaydı… Mescide sabah namazına gitmek için çıktı evden. Aksa'ya çıkan sokakların birinde İsrailli askerleri bıçaklayacaktı. Üzerinden bıçak çıkmadı, çantada kuşlara vermek için ekmek, bir elinde Kuran-ı Kerim vardı. Sabah altı sularıydı. Mart ayıydı. Soğuktu. Uzaktaydı.
İsrail askerleri Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi. Mihrap ve minbere asker postalı izi değdi. 27 kişi yaralandı, bazıları iyileşti, bazıları hep arazlı kaldı.
İslam dünyasını ayağa kaldıracak denmişti. Ama İslam dünyası ayağa kalkmadı, oturduğu yerde biraz daha çöktü, sonra biraz daha…