Kadın istihdamında yerel yönetimlerin önemi
Kadınların iş gücü içindeki payı ve kadın istihdamı, toplumların gelişmişliği ve demokratikleşmesi açısından çok önemli bir gösterge. Özellikle gelişmiş demokrasilerde kadınların iş gücünde yer alabilmeleri özel politikalar ve teşviklerle desteklenmekte, meslek edindirme ve iş yerinde haklarının korunması noktasında girişimlerde bulunulmakta..
Özellikle yerel yönetimlerde, hem yönetim kademelerinde hem de meclis üyeliklerinde daha fazla kadına yer verilmesi, yerel siyasetin kadın bakış açısı ile şekillenmesinde önemli bir rol oynayacaktır. Kadın bakış açısı ile şekillenen bir yerel siyaset, kadınların yaşamlarını kolaylaştırma ve konumlarını güçlendirme noktasında büyük öneme sahiptir. Kamusal alanda hizmet sunumu ve hizmetlerden yararlanma, temsil etme ve temsil edilme, yönetimde katılımcılığı sağlama, yönetime katılma ve karar mekanizmalarında yer alma, vatandaş olmanın birbirini tamamlayıcı unsurlarıdır. Sonuç olarak temsil, katılım ve hizmet faktörlerine bir bütün olarak bakılması gerekmektedir.
Kadınların, yerel siyasetteki yetki ve karar mekanizmalarındaki varlığı, yerel siyasetin kendisini de demokratikleştirmektedir. Zira 'herkese eşit mesafede kamu hizmeti' anlayışına sahip bir belediyecilik kadınların aleyhine birtakım sorunlara yol açabilir. Bu olumsuz sonuçların ortaya çıkmaması için 'cinsiyet farklılıklarına ve eşitsizliklere duyarlı bir belediyecilik' anlayışı gereklidir. Yani kadınların lehine belli destek mekanizmalarının uygulanması gerekmektedir. 'Sorun, onu yaşayanındır' söyleminden yola çıkarak söyleyecek olursak, kadınlar kendilerine özgü sorunlar yaşayıp kendilerine özgü gereksinimler duyabilirler. Belediye meclislerinde kadın katılımı yeterli sayıda değilse veya etkin komisyonlarda görevleri yoksa, bu sorunlar yerine farklı meselelerin tartışılıp karara bağlanması çok da uzak bir sonuç değildir.
Bu sebeple, gerek doğrudan kadınların gerekse yerel kadın örgütlerinin önünü açacak, onların talep ve önceliklerini belediyeye taşıyacak katılım ve iş birliği mekanizmalarının işletilmesi, 'eksik temsili telafi edici' niteliği dolayısıyla büyük önem taşımaktadır. Kadınların da yerel siyaseti değiştirecek bir güç olarak kendilerini göstermeleri, bulundukları yere özgü sorunlara ve çözümlerine yönelik çalışmalar yürütmeleri gerekmektedir. Kadınların temel haklarını tam olarak hayata geçirebilmelerinin önemli bir koşulu da yaşadıkları yerlerde güçlenmeleridir.
Yerel yönetimlerin ekonomik güçlenmeye katkısı
Elbette kadın istihdamı sadece bir devlet meselesi değildir. Yerel yönetimler ve sivil toplum da bu konuda gayret göstermelidir. Kadınların toplumsal, politik, kültürel ve mekânsal hareketliliklerini doğrudan sınırlayan ekonomik güçsüzlükleri, belediyelerin görev üstlenebileceği yaşamsal sorun alanlarının belki de başında gelmektedir. Yaşam koşullarının zorlaşması, kentlerdeki kadınların ekonomik etkinlikte bulunma isteğini artırmakla birlikte; iş olanaklarının sınırlılığı, mesleki eğitimlerinin yeterli olmayışı ve belli alanlarla sınırlı olması, çocuk sahibi kadınlar için yeterli ve ucuz kreş-etüt hizmetlerinin olmayışı, evde üretim yapan kadınların pazarlama yönünün zayıf olması, ev içi cinsiyete dayalı iş bölümünün kadının lehine değişmeyişi ve böylece kadının toplam çalışma süresinin daralması gibi türlü nedenler kadınların istihdama ve ekonomiye katılımlarını engellemektedir. Bu unsurların daha az engelleyici olması için belediyelerin, kamusal destek politikaları çerçevesinde yerine getirebileceği pek çok işlev vardır.
Bu konuda yapılması gerekenlerin bir kısmı yapılmakta, bir kısmı geliştirilmeye muhtaç, bir kısmı için de girişim bekleniyor. Öncelikle yerel yönetim destekli istihdam alanları oluşturulması için mesleki eğitim ve beceri kursları açılması gerekir. Bu kursların ve meslek alanlarının yereldeki iş piyasasının ihtiyaçları göz önünde bulundurularak belirlenmesi istihdama katılım açısından önemlidir. Örneğin tekstil sektörünün yaygın olduğu bir bölgede tekstil sektöründe gereken becerileri öğretebilecek kurslar açılması daha kolay iş bulunmasını sağlayacaktır.
Son yıllarda kadın istihdamının yaygınlaştığı alanlardan birisi de evde üretim yapmak. Evde çalışmak kadınlar için bir anlamda kolaylık olmasına rağmen, sigorta sorunu, emeğinin karşılığını alamamak, ürettiğini hakkı ile pazarlayamamak gibi sıkıntılar da doğuruyor. Bu sebeple, evde üretim teşvik edilirken bu üretimin pazarlanması noktasında hem yardımcı olunması hem de alanlar açılması gerekir. Yeterli danışmanlık, mali ve bürokratik destek ile kadınların kendi ürünleri için aracısız üretim ve pazarlama kooperatifi kurabilmeleri bile mümkün olabilir.
Yerel düzeyde sunulması gereken birçok hizmetin yeterli nitelikte, ucuza ya da bedelsiz sunulmaması durumunda ortaya çıkan boşluk, ağırlıklı olarak kadınlarca doldurulur ya da kadınların üstlenmek durumunda olduğu birtakım işleri yerine getirmeleri güçleşir. Örneğin, yaygın kamusal çocuk bakımı hizmetinin sunulmadığı bir ortamda bu toplumsal sorumluluk kadınlarca ve kadınlar arası dayanışma ağları kanalıyla yerine getirilmek zorunda kalmaktadır.
Günlük hayatımızda yerel hizmetler
Anneler, çocuklarının bakımı ve çalışmak arasında tercih yapmak zorunda kalmaktadırlar. Belediyelerin bu alandaki etkinliği ise çocuk bakımı ve eğitiminin 'mahalli müşterek ihtiyaçlar' arasında kabul edilmediğini düşündürecek kadar azdır. Yerel yönetimlerin çocuk bakımı, kreş gibi hizmetleri 'personel destek hizmeti' olarak değil, 'toplumsal hizmet' olarak gündeme alması gerekir. Bu alanda özellikle, yoksul semtlerde ücretsiz, diğerlerinde düşük maliyetli çocuk bakımı ve eğitim merkezleri (sağlığa uygun süt odaları, kreş, çocuk yuvası, etüt merkezleri gibi), donanımlı sağlık ocakları, gezici sağlık ekipleri ile yaşlı bakım ve barınma merkezleri gibi uygulamalar önem taşımakta ve kadın istihdamının artmasında önemli rol oynamaktadır. Bu tür 'hizmet boşlukları' doğrudan doğruya kadınların yaşam seçeneklerini daralttığı için önemlidir.
Bir belediyenin gündeminde yeterli ve ucuz çocuk bakım olanakları yaratmak, her mahalle için temel sağlık hizmetlerini erişilebilir kılmak, yoksul mahallelere özgün çözümler üretmek gibi kadınların zorunlu üstlendikleri sorumluluklarını bir ölçü de olsa 'kamusal sorumluluk' haline getirecek önlemler yoksa, kadınların ücretli iş gücüne katılımı bundan doğrudan etkileniyor demektir.
Uzun vadede bakıldığında, alınan tedbirlerin ve sağlanan imkânların ülkenin sosyolojik yapısı üzerinde etkileri gözlemlenebilecektir. Örnek verecek olursak, bebeklere anne sütünün düzenli verilmesi ileride ülkenin sağlık giderlerinin azalması açısından önemli bir faktör oluşturacaktır.
Kalkınmış bir Türkiye için kadın istihdamının kanunlarla, yönetmeliklerle desteklenmesi önemli, lakin toplanan çöpten mahalle kreşine, otobüs durağının yerinden semt pazarına kadar yerel yönetimleri ilgilendiren pek çok iyileştirme hem istihdama katılıma olumlu etki edecek, hem de ülkemizin sosyal ve ekonomik anlamda gelişimine katkı sağlayacaktır.