BATI MEDENİYETİNİN ÇÖKÜŞÜ VE İSLAM MEDENİYETİNİN DİRİLİŞİ
ABD ve Avrupa'nın maddi ve manevi desteğini alan İsrail, Gazze'de tarihin en büyük soykırımlarından birini gerçekleştiriyor. Demokrasi, insan hakları
ve uluslararası hukuk naraları atan Batı, bütün dünyanın gözü önünde çocukların, kadınların, doktorların, gazetecilerin öldürülmesine; hastanelerin, okulların, ibadethanelerin bombalanmasına hem göz yumuyor hem de destek veriyor. Bu vahşet karşısında dünyada barışın güvencesi olması gereken Birleşmiş Miletler dahil bütün uluslararası kurumlar tamamen etkisiz hale geldiği gibi, bütün dünya halkları ile birlikte insanlık dışı katliama adeta seyirci kalıyor.
Bu korkunç tablo karşısında insanlığından utanan bütün dünya halkları, insan onuru ve haysiyeti için aylardır sokaklarda. İngiliz gazeteci Julian Borger, BM'nin ve uluslararası toplumun, dünyanın dört bir yanında yaşanan kitlesel zulümleri durdurmak için müdahale çabalarından vazgeçtiğini ve bu tür olayların dünya çapında norm haline gelmekte olduğunu yazdı. İngiliz The Guardian gazetesi yazarı Jonathan Cook ise sorunun "küresel eylemsizlik"te değil, ABD ve İngiltere'nin kitlesel zulümlere verdiği yoğun destekte olduğunu belirtti.
Tanınmış Amerikalı gazeteci Chris Hedges, ABD'yi eleştirdiği bir konuşmasında şunları söyledi: "Biz Amerikalılar gezegendeki en acımasız ve en etkili katilleriz ve sırf bu nedenle Dünya'nın zavallılarına hükmediyoruz. Bu demokrasiyle, özgürlükle ya da kurtuluşla ilgili değil." Chris Hedges, sözlerinin devamında, "İsrail ve ABD dünyanın geri kalanına tüyler ürpertici bir mesaj gönderiyor. Cenevre Sözleşmesi de dâhil olmak üzere uluslararası hukuk ve insani hukuk metinleri, anlamsız birer kâğıt parçalarından ibarettir. Bunlar Irak'ta geçerli olmadı. Gazze'de de geçerlikleri yok" dedi.
Batı medeniyetinin insanlığa sunduğu
Hedges, ABD ve İsrail'in Gazze saldırıları ile dünyaya verdiğim mesajın şu olduğunu belirtti: "Mahallelerinizi, şehirlerinizi bombalarla, füzelerle yerle bir edeceğiz. Kadınlarınızı, çocuklarınızı, yaşlılarınızı, hastalarınızı hayasızca katledeceğiz. Açlık yaratmak ve bulaşıcı hastalıkların yayılmasını sağlamak için ablukalar koyacağız. Ey, dünyanın 'ikincil soyları', sizin hiçbir öneminiz yok. Bizler için siz, yok edilmesi gereken haşaratsınız. Biz her şeye sahibiz. Eğer bunlardan herhangi birini bizden almaya kalkarsanız sizi öldürürüz. Ve bunun hesabını asla vermeyiz."
Gelinen noktada bütün bunlar gösteriyor ki, Batı medeniyetinin insanlığa hastalık, yıkım ve katliam dışında sunacağı hiçbir şey kalmadı. Maneviyatı ihmal edip yıllardır insanlığa sunduğu maddiyat da artık ölüm kokuyor. Barut kokusu, kimyasal bombalar, nükleer silahlar, biyolojik hastalıklar modern Batı'nın dünya halklarına takdim ettiği son ürünler oldu.
Geçmişte doğa bilimlerinde büyük ilerleme kaydetmesine rağmen enerji ve makine medeniyeti, eğlence ve arzularının peşinde koşan insanlara artık hiçbir şey vadetmiyor. Düşünce dünyasında Allah'a yer vermeyen bu vahşi medeniyet, insanlığa korku, endişe ve karanlıktan başka bir şey sunmuyor. Geçen yüzyıllarda manevi yönü ihmal edip sadece insanın maddi yönüne hitap eden Batı medeniyeti, geçmişte umut, eğlence ve aydınlık müjdeliyordu, fakat 21. yüzyılda artık bunlardan da vazgeçti.
Dünya halkları için bir umut
Siyonizme ve emperyalizme karşı Gazze halkının yanında duran dünya halklarının yüzde 95'inin verdiği destek gösterdi ki halklar, Batı medeniyetinin yaydığı korku, endişe ve karanlığa karşı bu coğrafyadan yayılan iman ateşine büyük ilgi gösteriyor. ABD ve İsrail vahşeti ve barbarlığına karşı Gazze halkının gösterdiği azim ve irade dünya halkları için adeta beklenen bir umut oldu. Dünyanın birçok yerinde modern kaygılar içinde psikologların peşinde koşan insanlar, İslam'ın Gazze halkına verdiği iman gücünün peşine düştü.
11 Eylül sonrası İslamofobi ve İslam'ı terörizmle özdeşleştirmek için milyar dolar harcayan neo-conlar, Siyonistler ve emperyalistler Gazze saldırıları
sonrası bütün insanlığın İslam medeniyetine büyük ilgi göstermesi karşısında büyük şok yaşıyor. Batının sunduğu çürüme, zulüm, katliam ve yıkıcı politikaları karşısında boğulan insanoğlu, İslam'ın sunduğu güven, istikrar, selam ve iman gücü ile ufukta bir ışık bulmuş gibi Gazze'den yükselen müjdenin peşine düştüler. Bu da insanlığın İslam ve Kur'an medeniyetine yeniden güçlü bir dönüş yaşayacağı mucizesini bütün dünyaya gösterdi.
Batı'nın artık o büyük devleri yok: Auguste Comte, Saint Simon, Max Weber, Nietzsche, Spencer, Hegel, Marx, Kant, Freud ve Jung Batı tarihinin tozlu raflarında sıkışıp kaldı. İngiltere'yi Rishi Sunak, ABD'yi Joe Biden, Fransa'yı Emmanuel Macron, Almanya'yı Frank-Walter Steinmeier'in yönettiği bir dünyada elbette Siyonist lider Binyamin Netanyahu gibi bir katil ne hukuk ne siyaset ne felsefe ne sosyoloji ne demokrasi ne de insan haklarını asla takmayacaktır. Batı medeniyetinin bu büyük çöküşü yeni bir müjdeyi bütün insanlığa vermektedir. Hani deniyor ya: "Gazze sadece Müslüman
dünyanın değil bütün insanlığın uyanışına sebep oluyor", işte bire bir şu an dünyada buna tanıklık ediyoruz.
Adaleti ve barışı tesis edebilecek tek güç
300 yıldır İslam medeniyetinin başına sömürgeciler, emperyalistler, Siyonistler ve oryantalistlerin ördüğü bütün oyunlara rağmen, İslam ümmeti çok güçlü bir şekilde ayakta duruyor. Tarih boyunca yaşadığı parçalanma ve kan kaybına rağmen halen direniyor ve dünyaya müjdeler ve mucizeler
veriyor. İslam dininin gücünün yanı sıra doğal kaynakların gücü ve iki milyar insan gücüne sahip olan ümmet, sahip olduklarını keşfettiğinde insanlık için yeni bir dirilişe öncülük edecektir. Gazze'de yaşananlar sonrası dünya halklarının tarihte benzeri görülmemiş bir şekilde İslam'a ilgi göstermesi doğruluyor ki gelecek yüzyılda Müslümanların gücü bir daha dünyaya ışık olup ortaya çıkacaktır. Elbette, Müslüman dünyanın bir sancı içinde olduğu ve birçok hastalıkla mücadele ettiği görünen bir hakikat. Bu zayıflığın ve geri kalmışlığın nedenleri zihnini ve düşüncesini etkilemiş olabilir. Fakat Gazze sonrası Müslümanların haberleri bize gösteriyor ki Yüce Allah Müslüman dünyanın içinde bulunduğu sorunları yeniden halk ettiği Müslüman nesiller üzerinden çözecektir. Bu mucizenin etkisini önümüzdeki yıllarda daha çok müşahede edeceğiz.
Hasılıkelam, Gazze bize gösterdi ki bir silah ve barut medeniyetine dönüşen Batı medeniyeti her yönüyle tamamen çökmüştür. Dünyada yeniden kurulacak bu küresel sistem içinde adaleti ve barışı tesis edebilecek tek güç de İslam medeniyetidir. Dinin, doğal kaynakların ve insan gücünün farkına varacak bir Müslüman ümmet, içinde boğuştuğu bütün krizlere rağmen kısa sürede dünya için bir umut, bir ışık ve bir rehber olacaktır. Müslüman dünya bu gücünün farkına varmazsa Yüce Allah, onların yerine Gazze üzerinden ümmete kazandırdığı yeni nesil ile bu vaadini dünya
üzerinde var edecektir.