GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE ACI VERİCİ GÜZELLİK UYGULAMALARI
BEYAZ TEN SOYLULUK GÖSTERGESİ KABUL EDİLİYORDU
Kozmetik ürünler üretilmeden önce, Avrupalı kadınlar soylular gibi bembeyaz görünebilmek için yüzlerine "kurşun" sürüyordu ve 1920'lere kadar kurşun bazlı pudranın kullanımı çok yaygındı. Kurşunun öldürücü yönünün anlaşılması ise uzun bir zaman aldı çünkü bir kadının zehirlenip ölmesine sebebiyet verecek kadar kurşuna maruz kalması yıllar alıyordu. Bu güzellik algısı Asya ülkelerini de etkisi altına almış olacak ki özellikle de Çin, Japonya ve Kore'de beyaz bir cilt, daha üst düzey bir sosyal pozisyonun göstergesi olarak kabul ediliyor ve bu ülkelerin en yaygın güzellik algısı soluk ten geleneği. Beyaz bir tene sahip olabilmek için Asyalılar cilt beyazlatan sabunlar ve kremler kullanıyorlar. Bu yaygın görüşün en bilindik örneklerinden biri Japonya'daki "Geyşa" kültürü. Kadınlar yaptıkları makyaj ritüelleriyle soluk bir görünüme kavuşmak istiyorlar. Soluk ten isteği yalnızca kadınlarda değil, erkeklerde de oldukça yaygın. Erkekler de tıraş sonrası cildi soluk gösteren kremler kullanıyorlar. Bu istek, güneşe karşı oldukça hassas olmayı da beraberinde getirirken bronzlaşma fikrini Asyalılar delilik olarak görüyorlar.
KORSEDEN KABURGA ALDIRMAYA KADAR İNCELİK TUTKUSU
15. yüzyıldan beri bellerine korse takan kadınlar, ince ve uzun görünmenin çaresini bulmuş gibiydi. Onlara göre güzelliklerine gölge düşüren sarkmaları demirden yapılmış korse başarıyla gizliyordu. Korse giyen kadınlar daha güzel ve çekici göründüklerini düşünüyorlardı. Öyle ki Rönesans döneminde İtalya'daki bir düşes, hayatı boyunca demir korse giyerek bel ölçüsünü 33 santimde tutmayı başarmıştı. Güzel görünmenin yanı sıra korse fazlasıyla sıkıldığı durumlarda iç organlar zarar görüyordu. Hamilelik döneminde dahi korseden vazgeçmeyen kadınlar yüzünden ölü doğumlar yaşanıyordu. Erkekler için tıpkı kadınlar gibi küçük bellere sahip olmak 18. yüzyılda oldukça önemseniyordu. Korse, vücudu sardığı ve daha heybetli gösterdiği için erkekler tarafından bu dönemde kullanıldı. İnce bir bele sahip olmak için korse yeterli olmamış olacak ki Viktorya döneminde "kaburga aldırma" işleminin yaygın olduğu iddia ediliyor. Dönemin şartlarında bu operasyonun gerçekleşip, gerçekleşemeyeceği tartışılsa da bazı kaynaklar bu ameliyatın gerçekleştiğini ancak çoğu zaman ölümle sonuçlandığını belirtiyor. Bu işlem günümüzde daha zayıf ve ince belli görünmek amacıyla bir trend haline geldi. Bu ameliyatta kaburgalar tam olarak alınmıyor. Sadece 11. ve 12. kaburga kemiklerinin konumları değiştiriliyor.
KAN DOLAŞIMINI DURDURAN GÖMLEK YAKASI
Güzel görünmek için sadece kadınlar mı çabalıyor dersiniz? Hayır! Erkekler için de yakışıklıgörünmek pek tabii ki önemli bir konu. 19. yüzyılda popülerleşen yüksek kolalı kumaştan üretilen çıkarılabilir yakanın erkeklere daha şık bir görüntü verdiğine inanılıyor. Erkeklerin gömleklerine yaka düğmeleri ile bağlanan bu yaka, adeta kurşun geçirmez oluncaya dek kolalanıyor ve soluk borusunu tamamen örtüyordu. Sertleşen materyal sebebiyle kan dolaşımını durduran yaka, ölümcül bir aksesuara dönüşerek çok sayıda erkeğin ölümüne sebep oldu.
BURADA ŞİŞMANLIK KADINLAR İÇİN ZENGİNLİK VE PRESTİJ GÖSTERGESİ
Günümüzde zayıf olmanın güzel olmakla eşdeğer tutulduğu bir dünyada yaşıyoruz ama dünya çapında yaygın güzellik normlarının tersine işlediği bir ülkeyle de karşılaşmak mümkün. Gıda sıkıntısı çekilen Moritanya'da zayıflık çirkin ve fakir, iri ve şişman olmak ise güzel olarak kabul ediliyor ve şişmanlık bir kadın için zenginlik ve prestij simgesi olarak görülüyor. Ülkede 60 kilonun altındaki kadınların yiyecek alamayacak kadar fakir olduğu düşünülüyor ve böyleleri dışlanıyor. Elbette bu kilolarıyla evlenemiyorlar da. Zayıf olan Moritanyalı kadınlar ise çok küçük yaşlardan itibaren yeme
kamplarına gönderilerek şişmanlatılıyor.
TUHAF BİR SOSYAL STATÜ İŞARETİ: SİYAH DİŞLER
Güzel görünmek için M.S. 200'lerin başında Pasifik Adaları, Güney Amerika ve Uzakdoğu Asya ve Çin'de, siyah dişler güzellik ve aristokratik statünün sembolü kabul ediliyordu. Beyaz dişlerin gülüşü çirkinleştirdiği ve siyah dişlerin statü sahibi olmayı temsil ettiği yönünde bir inanış vardı. Japonya'da "ohaguro" olarak bilinen diş kararmasını elde etmek için demir bazlı siyah boya tüketiliyordu. Dişleri karartmak için kullanılan kimyasal malzemelerin zararları nedeniyle uygulama yasaklandı. Japonya'nın bizi şaşırtan güzellik geleneklerinden bir diğeri ise "çarpık diş" modası. İnci gibi dizilen bembeyaz dişlere sahip olmak herkesin hayali iken Japonya'da bunun tam tersi bir durum yaşanıyor. Burada kadınlar dişlerini yamuk hale getirmek için para ödüyor. "Yabea" denilen bu moda, son zamanlarda kusursuz güzellik algısını yıkmaya başlamış durumda. Doktor müdahalesiyle çarpık hale getirilen köpek dişlerin çocuk dişine benzediğine inanılan bu modaya göre, kişi daha çocuksu ve masum bir görüntü elde etmiş oluyor.
ZÜRAFA BOYUNLU KADINLAR
Şaşkınlıkla karşıladığımız bir diğer güzellik uygulaması ise Tayland'daki Padaung kabilesine ait. Öyle ki bu kabiledeki kadınlar meşhur zürafa boyunlu kadınlar olarak tanınıyorlar. Onları meşhur yapan ise, boyunlarını uzatmak amacıyla kullandıkları boyun halkaları… Padaung kabilesinde bu halkaların kadınların boynunu uzattığı ve daha uzun, ince ve zarif bir görüntü vererek daha güzel göründüklerine dair bir inanç bulunuyor. Bu kabilenin kadınları 5 yaşından itibaren güzellik uğruna bu halkaları boyunlarında taşımaya başlıyorlar. Yaş aldıkça halkaların sayısı da artıyor ve bunlar omuzlara baskı yaparak boyunların 38 cm'ye kadar uzamasını sağlıyor.
LOTUS AYAK: GÜZELLİK UĞRUNA YAPILAN BİR İŞKENCE
Bedensel güzellik kalıpları ve uygulanmaları oldukça farklı olan bir diğer ülke ise Çin. Ülkenin en eski geleneklerinden biri olan "lotus ayak" için güzellik uğruna yapılan bir işkence desek hata etmiş olmayız. Bu geleneğe göre kadınlar küçük ayaklara sahip olduklarında daha güzel görünüyorlar. Bu nedenle, küçük yaşlardan itibaren kız çocuklarının ayakları açılmayacak şekilde bağlanıyor ve büyüdükçe parmakların kırılması sonucu ayakların büyümesi engelleniyor.
"TABAK DUDAKLI" OLMAYAN KADINLA EVLENMEK İSTENMİYOR!
Etiyopya ve Kenya'daki kabilelerde yaygın olan güzellik algısı "tabak dudaklar" güzelliğin tek bir biçiminin olmadığını gösteriyor. Bu geleneğin en meşhur taşıyıcıları ise Mursi kabilesi. Burada kadınlar 15-16 yaşına geldiklerinde dudaklarının çeneleriyle birleştiği yeri keserek içine tabak takıyorlar, başlangıçta küçük olan bu tabaklar zaman geçtikçe büyüyor. Mursi kadınları bu tabakları güzel görünmek için takıyorlar. Bu kabilede tabağı olmayan kadınla hiçbir erkek evlenmek istemiyor. Bodi kabilesindeki geleneğe göre ise en kilolu erkek en yakışıklı olarak görülüyor. Erkekler haziran ayında düzenlenen törene özel olarak hazırlanarak kilo almaya çalışıyor ve yarışmayı kazanarak hem statülerini arttırmayı hem de eş bulmayı umuyorlar. Bodi ve Surma kabileleri ise güzelliği vücutlarına ekledikleri yara izlerinde buluyorlar. Bu kabilenin hem kadınları hem erkekleri yara izlerini çok havalı buluyor. Yara izlerine sahip olmak, bir olgunluk göstergesi. Bu yüzden, bu kabilelerin erkek ve kadınları, her ne kadar can acıtan bir yöntem olsa da, güzellik uğruna vücutlarına belirli bir düzende izler bırakıyorlar.
ESTETİK AMELİYAT DOĞAL KABUL EDİLİYOR
Dünyada kişi başına en fazla estetik ameliyatın gerçekleştiği ülkelerin başında Güney Kore geliyor. Üstelik burada estetik ameliyatlar doğal bir durum olarak karşılanıyor. Özellikle burun estetiği, çene ameliyatları, çift göz kapağı ameliyatları Güney Kore'de oldukça yaygın. Bunun yanı sıra kadınlar arasında kalp şeklinde yüze sahip olmak güzelliğin altın kuralı. Bu nedenle çene küçültme operasyonu geçirmek çok doğal kabul ediliyor.
KADINI ÇİRKİNLEŞTİRMEK İÇİN BURNUNA DELİK AÇMA ADETİ
Hindistan'da hem erkek hem de kadınlarda sıkça uygulanan "Bindi" güzellikle ilgili yaygın bir uygulama. Geleneksel olarak; alnın ortasında, kaşlara yakın kısımda, kırmızı, parlak bir nokta olarak uygulanan bu nokta esasında Hinduların "üçüncü göz" inançlarına dayanıyor. Bindi kültürel ve dini anlamının yanı sıra kadınların güzelliklerini vurgulamak ve kişisel özgüvenlerini artırmak amacıyla da kullanılıyor. Farklı olan bir diğer
güzellik ritüeli ise Apatani kabilesinde sürdürülüyor. Bir efsaneye göre akıl almaz güzelliğe sahip olan Apatani kadınları komşuları tarafından kaçırılıyormuş. Kabilenin büyükleri bu problemi çözmek için kız çocukları doğduktan sonra burunlarına delik açmaya, bu deliklere birer tıkaç takmaya,
yüzlerine ise koyu dövmeler çizerek kadınların görünüşlerini çirkinleştirmeye başlamışlar.
SIRADIŞI BİR ESTETİK ALGISI: TEK KAŞIN GÜZELLEŞTİRDİĞİNE İNANMAK
İran'da kaşların güzellikle büyük bir ilgisi var. Geçmişte çizilen çeşitli minyatür temsillerinden tutun da İran'ın meşhur Şahmeran motiflerine kadar hepsinde "tek kaşlı" bir yüz betimleniyor. Bu dönemde kadınlar için olduğu kadar erkekler içinde tek kaş bir güzellik belirtisi kabul ediliyordu. Bugün bu güzellik anlayışı İran'da başka bir boyuta evrilse de, o yıllarda güzelliğin bir belirtisi olduğu aşikâr. Günümüz İran'ında yaygın olarak kabul edilen güzellik algısı ise burun estetiği hatta İran dünya çapında burun estetiği rekorunu elinde tutuyor. Bugün ülkenin sokaklarında burnu sargılı kadınlar görmek olağandır, hatta erkekler arasında da burun estetiği oldukça yaygın. Estetiğe olan bu düşkünlüğün sebebini ise toplumsal statü ile açıklayabiliriz. Ameliyat olmasa dahi yeni ameliyat olmuş gibi görünmek için burna bandaj takmak da güzel ve yüksek statünün bir belirtisi olarak görülüyor.