EMİNE ERDOĞAN'DAN ÇEVRE MESELESİNE KUŞATICI BİR YAKLAŞIM: DÜNYA ORTAK EVİMİZ

Sena Subaşı 18 Ağustos 2022, Perşembe
Bu topraklardan çıkıp dünyaya ilham kaynağı olan çevreye duyarlı bir yaşam modeli projesi “Sıfır Atık.” Emine Hanım’ın öncülük ettiği bu projeyi doğa için mücadele eden örnek insanların hikâyeleri eşliğinde anlatan Dünya Ortak Evimiz doğayı koruma bilincini tüm topluma yaymayı hedefliyor.

Gezegenimizin iklim kriziyle boğuştuğu şu son yüzyılda çevre için atılan her adımın geleceğimiz ve sonraki nesiller adına büyük faydalar sağlayacağı bir gerçek. Sayın Cumhurbaşkanı'nın eşi Emine Erdoğan Hanımefendi öncülüğünde 2017'de başlatılan ve kısa sürede hem ülkemizde devlet politikasına dönüşen hem de dünya çapında ödüller alarak ses getiren Sıfır Atık projesi, tam bu amaç doğrultusunda, doğa tahribatını önlemek adına atılan oldukça önemli bir adım olarak karşımıza çıkıyor.

Bu proje kapsamında yine Sayın Emine Erdoğan öncülüğünde Turkuvaz Kitap tarafından yayımlanan Dünya Ortak Evimiz, atık yönetiminden deniz temizliğine, çevre hassasiyetli tarım ve mutfak kültüründen doğa eğitimciliğine dek pek çok farklı alanda çalışmalarda bulunan doğaya duyarlı insanların ilham veren hikâyeleri eşliğinde bu konuları irdelemeye çalışıyor. Lacivert'te bu ay Sayın Emine Erdoğan'ın bu öncü proje ve çalışma hakkındaki görüşlerinin yanı sıra bu kitaba katkıda bulunan kişilerin etkileyici yaşam öykülerini derledik.

"Akıllı- duyarlı bir yaşam biçimi"

Önce bir çevre hareketi olarak başlayan ve kısa bir süre içinde bir devlet politikasına dönüşerek ülke genelinde kamu, özel sektör ve STK'ların büyük hassasiyetiyle yürürlüğe konulan Sıfır Atık projesi, fazla atık üretmeyi engelleyen, atıkları ayrıştırmasını ve ihtiyaçtan fazlasını tüketmemeyi teşvik eden doğa dostu bir hareket. Projenin başlaması ve yayılmasına öncülük eden Emine Hanım, Sıfır Atık modelinden kitapta şöyle bahsediyor:

"Doğadaki kirlenmeyi ve kaynak kullanımı azaltma, kirlettiğimizi toplama, ayrıştırma ve yeniden kullanıma sokmayı hedefleyen Sıfır Atık fikri, doğrusal bir tüketim modelinden (al-kullan-at) döngüsel bir modele (gerekliyse al, kullan, dönüştür) geçmeyi teşvik ediyor. Bu sistemde atıkların ham maddeye dönüştürülmesi ile üretimde kaynak israfının engellenmesi hedefleniyor. Sıfır Atık bir akıllı- duyarlı yaşam biçimidir."

Bu çalışmanın çıkış noktasından ise şöyle bahsediyor: "Bir şeyi tutup çöp diye attığımızda yalnızca gözümüzün önünden kayboluyor. Atıklar için işletilen tesisleri düşündüğümüzde hiçbir şeyin kaybolmadığını, tam tersi ardımızda devasa yığınlar bıraktığımızı anlayabiliriz. Bir gün bir çevre uzmanı, sohbetimiz esnasında atıkların depolanması için ağaçların kesildiğini söylemişti. O kadar üzülmüştüm ki! Bu kıyımın bir parçası olmamak için evimde yaptığım tüm atık azaltma, ayrıştırma ve kompostlama çalışmalarına daha çok yoğunlaştım. Bireysel olarak karınca misali yapabileceklerimin gücüne her zaman inanıyordum."

"Doğaya saygılı yaşam" kültürü

Dünya Ortak Evimiz kitabı Sıfır Atık projesinin ilk adımında gündelik yaşamda bireysel olarak yapılacakları vurguluyor ve kendi hayatlarında bu modeli uygulayarak çalışmalarda bulunan insanların hikâyelerini örnek göstererek hepimiz adına atılabilecek adımları gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında bu çalışma vatandaşın ve devlet kurumlarının katılması gereken bir seferberlik olarak karşımıza çıkıyor. Emine Hanım bu projenin hedefinden şu şekilde bahsediyor: "Elbette bizim nihai hedefimiz daha yeşil ve yaşanılabilir bir dünya için herkesin paylaşacağı bir bilinç oluşturmaktı. Bizim değişimimiz kullan-at kültürünü bir tarafa bırakmakla başlayacak."

Devlet politikasına dönüşen çevre hareketi

Sıfır Atık projesinin bu denli başarılı olmasındaki en önemli etkenlerden biri Cumhurbaşkanlığı ve bakanlık binalarında bu sistemin hayata geçirilmiş olması ve sürdürülebilirliğinin test edilmesi. Üç hafta kadar kısa bir sürede Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde uygulanmaya başlanan bu sistemi Emine Hanım'dan şu şekilde dinliyoruz: "Geri dönüşebilen atıkları, biyobozunur atıkları ve evsel atıkları ayrı ayrı topluyor, bu atıklardan Külliye peyzajında kullanmak üzere kompost elde ediyoruz.

Sümeyra Kılınç: "Farklı isimler tek bir amaç için bir arada"

Dünya Ortak Evimiz'in 28 farklı doğa dostunu ortak bir amaç uğruna bir araya getirmesi bu çalışmayı kıymetli yapan diğer bir neden. Bu açıdan bakıldığında Sümeyra Hanım bu kitap çalışmasını şöyle değerlendiriyor: "Sıfır Atık hareketinin bir anı defteri gibi görüyorum çünkü sürecin içerisinde birebir katkılarını sunan yahut yaptığı bireysel çalışmalarıyla bu ruhu benimsemiş kişilerin hikâyeleri var burada. Ben bu kadar farklı isimlerin bir araya gelebilmesindeki en büyük etkenin Emine Erdoğan Hanımefendi'nin kuşatıcı yaklaşımı olduğunu düşüyorum. En başından itibaren kimseyi ayırt etmeden tüm görüşlere değer verdi, herkese siyaset üstü bir şekilde yaklaştı."

Böylelikle davetler yapılmış ve icabet eden herkesle süreç ve sorunları konuşulmuş. Sıfır Atık süreci zarfında böyle bir organik ilişki gerçekleştirilmiş. Dolayısıyla bu isimleri kitapta bir araya getirmek doğal olarak hikâyenin neticelerinden biri olmuş. Bu kitap, Sıfır Atık hareketini beslemek, tekrar gündem haline getirmek ve verilmek istenen mesajı görünür isimler ve onların hikâyeleriyle sunmak adına oldukça faydalı bir çalışma.


Dünya Ortak Evimiz isminin nereden geldiğini Sümeyra Hanım'a soruyoruz: "Dünya Ortak Evimiz, dünyada iklim krizi ve bu krizlere bağlı çevre problemlerinin tartışıldığı, çözümlerin arandığı platformlardaki konuşmacıların çok büyük bir kısmının içgüdüsel olarak kullandığı bir terim. Kitabımızdaki yazarların bir kısmı da birbirlerinden haberdar olmadıkları halde duygularını ve hikâyelerini anlatırken bu sloganı kullandılar."

Bu sistem Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde kalmasın, daha geniş etki alanları oluştursun diye Türkiye'nin önde gelen sivil toplum örgütlerinin temsilcilerini, kurum ve kuruluş başkanlarını buluşturarak onları da Sıfır Atık seferberliğine katılmaya davet ettik."


Emine Hanım 2017'den itibaren bu proje kapsamında neler yaptıklarını şöyle anlatıyor: "2018'de 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nü Sıfır Atık teması ile işledik. Ülkemizin önde gelen iş kadınlarına, bilim insanlarına, genç girişimcilerine, sanatçılara sürecin aktif paydaşları olmaları konusunda çağrıda bulunduk. 2018'de TBMM'de Sıfır Atık sisteminin kurulması, çalışmanın tüm ülkeye yaygınlaştırılmasında önemli bir rol oynadı. Geri dönüştürülebilen atıklar tesislere, gıda atıkları da komposta ve hayvan barınaklarına gönderilmeye başlandı. En ses getiren uygulama 2019'da başlayan tek kullanımlık plastik poşetlerin ücretlendirilmesi oldu. Uygulamanın başladığı ilk günden bu yana poşet kullanımındaki yüzde 75 azalma bu uygulamanın başarısını ortaya koyuyor. 2019'da Dünya Çevre Günü'nde deniz kirliliğine dikkat çekmeye karar verdik."

Neticede ülkemiz adına oldukça önemli olan bu proje ve ona bağlı gelişmelerin sadece yurt içinden değil dünyadan da karşılık bulduğunu görmek hayli sevindirici. OECD'nin 3. Çevresel Performans İncelemesi Raporu'nda (2019), övgüyle bahsedilen bu çalışma Birleşmiş Milletler'in iki önemli kurumu UNDP ve UN HABİTAT tarafından özel çevre ödüllerine layık görüldü. 2022'de Akdeniz Parlamentosu Asamblesi tarafından 21 Akdeniz ülkesinin çok sayıda projeyle katıldığı yarışmada "En İyi Proje" seçildi. Çevre dostu bir model Bu proje kapsamında ortaya çıkan Dünya Ortak Evimiz adlı eseri Emine Hanım'dan şöyle dinliyoruz: "Bu kitapta doğanın dostu olan, onun sesine kulak kesilip söylediklerini bize tercüme eden kendisini doğanın bir parçası olarak görenlerin hikâyeleri var. Hikâyelerimiz birbirimize ilham, tabiata şifa olsun! Hayatımızı faydalı olmak ilkesiyle taçlandırabilirsek attığımız her adım iyilikten yana olacaktır. Tabiatı ve tüm canlıları tanımaya ve onlar hakkında daha fazla bilgi sahibi
olmaya çalışmalıyız. Bu dünya ortak evimiz. Bu evi güzel ve temiz tutmak, gelecek nesillerin de yuvası kılmak bizlerin ortak yükümlülüğü."


Sıfır Atık, kişilerin gündelik yaşamlarında uygulayabileceği, kurumların da kendi sistemleri içinde yürütebileceği çevre dostu bir modele dayanıyor. Kitabın editörlüğünü üstlenen Sümeyra Kılınç, bu modeli "İhtiyacın yoksa alma", "Doğaya duyarlı olanları tercih et", "Arkanda bıraktığın ayak izlerini mutlaka hesapla ve azaltmaya çalış", "Alman gerekiyorsa tükettikten sonra atık çıkmamasını sağla; çıkıyorsa bunu dönüştürerek atığın peşine düş." Tüketimin 'gittim, aldım, tükettim ve attım' değil; 'aldım, kullandım, faydalandım, sonra da dönüşümüne destek verdim' olarak gör" ifadeleriyle
tanımlıyor.

Dünya Ortak Evimiz'de yer verilen çevre dostlarının hikâyeleri ve çözümleri bireysel olarak nereden başlayacağımızı ve neler yapabileceğimizi görmemiz açısından birer yol işareti niteliğinde. Çeşitli sektör ya da kuruluşlardan çevre konusunda varlık gösteren, doğasever kimlikleriylem tanınan isimlerin yaşam hikâyeleri de bu amaçla okuyucuyla buluşturuluyor.

Güven İslamoğlu: "Doğanın tarafı olmaz"


Kendi hikâyeleri ve mücadeleleri ile Dünya Ortak Evimiz'e katkıda bulunan doğasever isimlerin görüşlerine de başvuruyoruz. Çevreye duyarlı haberciliğiyle tanıdığımız Güven İslamoğlu, bu esere katkıda bulunan isimlerden biri. "Birliktelik" vurgusu yapan İslamoğlu, kitabın önemini şöyle anlatıyor: "Bu çalışma ile doğa ve çevrenin korunması için çaba sarf eden insanlar ilk defa bir araya geldi. Doğaya gönül veren insanların sayısı
tabii ki bu kadar değil ama ilk defa geniş katılımlı bir birliktelik oldu. Doğanın tarafı olmaz."


Bu çalışmanın gelecek nesiller için oldukça önemli olduğunu vurgulayan İslamoğlu, neden böyle bir projede yer aldığını da anlatıyor: "Bu dünyada meteor çarpması sonucu yok olmuş bir yaşam yeniden yeşerdiğine göre yine yeşerecektir. Dedemin gördüğü güzellikleri görme şansını elde ettim. Hayalim bu güzellikleri geleceğe taşımaktı. Bu yolda güzel çalışmalar yapan kişilerle bir arada olmak güzeldi. Emine Erdoğan Hanımefendi, Sıfır Atık projesi ile önemli bir farkındalık çalışması başlattı. Projeyi sahiplendi. Süreç çok hızlı ilerledi. Bu proje de bu sürecin devamıydı. Böyle bir teklif gelince tereddüt etmeden katıldım."

Deniz Sağdıç: "Gezegenimizi kurtarmak adına ümit verici"
Sürdürülebilir sanat çalışmalarında bulunan görsel sanatçı Deniz Sağdıç'ınki ise kitapta yer alan farklı ve dikkat çekici hikâyelerden biri. Çevre ile bağını sanatına yansıttığı hayat hikâyesini sorduğumuzda şöyle cevap veriyor: "Ben kitapta çocukluğumdan başlayarak beni sanat yapmaya teşvik eden koşullar ile tüm bunların sürdürülebilir sanat yapmama neden olan etkilerinden bahsetmeye çalıştım. Annem, hayatının belli bir bölümü göçer yaşam biçimiyle geçmiş bir Yörük kadınıdır. Anne tarafından bazı akrabalarım hala göçer hayatını sürdürüyor. Benim de çocukluğumun belirli dönemleri betonun bulunmadığı, her şeyin doğal olduğu bu ortamda geçti." Yörük yaşam biçiminin doğasındaki değerlendirme kültüründen yola çıkan Sağdıç sanatının temel ilkelerini şöyle ifade ediyor: "Yörük yaşamında her türlü malzeme, nesne ya da obje işlevini tamamladığında başka bir şeye dönüşür. Kitaptaki hikâyede, benim göçer geçmişim özelinde aslında Anadolu'da öteden beri bir değerlendirme kültürünün mevcut olduğunu hatırlatmaya çalıştım. Değerlendirme ya da bereket gibi belki de binlerce yıldır kültürümüzde mevcut olan yaşamsal alışkanlıklar bugünlerde sürdürülebilirlik dediğimiz kavramın ta kendisi aslında." Deniz Hanım bu projenin ülkemiz ve dünya için önemini ise şöyle anlatıyor: "Bu topraklarda tohumları atılan Sıfır Atık hareketinin neredeyse tüm dünyada ses getirmesi, örnek alınması, böyle projelerin hayata geçirilmesi gezegenimizi kurtarmak adına son derece ümit ve heyecan verici."

Nardane Kuşçu: "Bu konuda herkes birlik olmalı"
Girişimci Nardane Kuşçu "Doğa ve ekosistem sağlıklı değilse bizim yaşamamız da mümkün değil. İnsanın yaşayabilmesi için önce nefes almaya, sağlıklı ve canlı su içmeye, temiz gıdaya ihtiyacı vardır" diyerek bu konuda herkesin birlik olması gerektiğini vurguluyor. "Bu projede birçok farklı alandan kişilerle tek bir amaç etrafında; kendimiz, insanlar ve gelecek nesiller için toplandık" diyen Kuşçu, "Ekosistemle iletişim kurmayı bir an önce öğrenmeyi, uygulamayı, kuşaklar arası birlik, dirlik ve istişare etmeyi öğrenmeliyiz" diye ekliyor.

Narköy isimli bir organik çiftlik kuran Nardane Hanım'ın çevreye ve organik tarıma karşı hassasiyeti babasından kendisine geçmiş. Kitaptaki tüm yaşam öykülerinin oldukça etkileyici olduğunu belirten Kuşçu şöyle devam ediyor: "Dünya Ortak Evimiz kitabında yazısı olan dostlarımız, müzik yapan, hizmet eden gençlerimiz hepsi çok ilham vericiydi. Bu çalışmayı başlatan Emine Hanım'a ise zarafeti, nezaketi, şefkati için teşekkür ediyorum. 2016 yılında KAGİDER beni yılın sosyal kadın girişimcisi seçmişti. Ödül töreni öncesi röportaj yapan arkadaş bana "Size göre güç nedir?" diye sormuştu. "İçinde şefkat barındırmayan hiçbir şey güç değildir."

Zafer Kızılkaya: "Umarım farkındalığı artırmaya yardımcı olur"
Kitapta Akdeniz Koruma Derneği Başkanı Zafer Kızılkaya'nın çektiği olağanüstü fotoğraflarla beraber denizleri koruma adına yaptığı çalışmalara da şahit oluyoruz. Hem ülkemizi hem de gezegenin yaşadığı krizlerle alakalı farkındalık yaratmak, doğal alanların korunmasına yönelik çalışmalarda bulunmak ve çevreyle ilgili kişilerin bir araya gelmesi açısından Sıfır Atık projesinin çok önemli olduğu görüşünde Kızılkaya.

Kitapta anlattığı Gökova projesinden de bahsetmesini istiyoruz: "Gökova Körfezi'nde 2010 yılında ilan edilen balıkçılığa kapalı koruma alanlarının denetleme ve izleme çalışmalarını Akdeniz Koruma Derneği, başta Sahil Güvenlik Komutanlığı olmak üzere ilgili resmî kurumların desteğiyle yürütmekte. Korunan alanlardaki balık miktarı 10 kat artmış. Nesli tehdit altındaki Akdeniz foku ve kum köpekbalığı gibi kritik türlerin sayısı artmış, güven içerisinde insan etkisinden rahatsız olmadan yaşıyorlar. Balıkçılarımızın gelirleri de aynı şekilde dört katına kadar yükselmiş. Bugün Gökova Körfezi, Birleşmiş Milletler tarafından Avrupa'nın en iyi ekosistem restorasyonu başarısına aday gösterilmiş dört büyük projeden birisidir. Neden bu örneği diğer Özel Çevre Koruma Bölgeleri ve diğer doğal kıyı alanlarımızda tekrarlamayalım? Umarım Dünya Ortak Evimiz, kendi insanımızdan ihtiyaç duyduğumuz desteği ve farkındalığı artırmaya yardımcı olur."

Benzer Haberler

İnsanların sorun ve sıkıntılarını aşmak ya da potansiyellerini geliştirmek için başvurdukları birçok yol var. Bunların en başında psikiyatri ve psikoloji disiplinlerinin geliştirdiği duygusal ve davranışsal problemleri uzman eşliğinde çözme süreçleri olan psikoterapiler geliyor. Ancak bunlara alternatif olarak revaç gören ve giderek yükselişe geçen bir alan daha var: Kişisel gelişim “terapileri”… Psikoloji ve psikiyatri disiplinlerinin uzmanlık alanı olan bu saha kişisel gelişimcilerin de bereketli tarlalarından biri adeta. Değişen hayat şartlarının etkisiyle bunlara ilgi her geçen gün artarken duyunca şaşıracağımız türden ilginç terapi uygulamaları da ortaya atılıyor. Farklı kişisel gelişim uygulamacılarının, geliştirdiği, ürettiği, icat ettiği ya da kadim öğretilerden, psikolojiden alarak –tabiri caizse- modifiye ettiği terapi yöntemleri de buna eklenince ortaya muazzam bir ürün çeşitliliği çıkıyor. Bu katalogda akla hayale gelmedik “terapi” yöntemlerine rastlanıyor: Kuantum terapi, aile dizimi, tabut terapisi, ölmeden önce cenaze terapisi, geçmiş yaşam terapisi, kahkaha terapisi, oyun terapisi, şema terapi, Mesnevi terapi, kendinle yüzleşme terapisi, yalnızlık terapisi, yaşam terapisi, Yunus Emre terapisi, arınma terapisi, ağaçlara sarılma terapisi gibi envai çeşidi mevcut. Dilerseniz bu terapi yöntemlerinin uçuk-kaçık olanlarını bir kenara bırakıp ilginç ve sıra dışı olanlarından birkaçına beraber bir göz atalım.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.