"Yeni bir kıta keşfi"nin ne demek olduğunu yeni kıtayı keşfedenlerin, kıtanın yerlilerini yok ettiğini öğrendiğimizde anladık. Evet, "keşif" demek "sömürge" demekti. Amerika, Kızılderilileri yok ederek gittiği toprakları kendisine yurt yapabildi. Kendinden daha zayıf olanın bütün varlığını sömürerek kendi varlığını devam ettirmenin adı olan emperyalizm Avrupa ülkeleri ile vücut buldu, Amerika ile gelişti ve son noktaya vardı. Bugünse Rusya'nın Orta Asya'daki Türk devletlerine, Çin'in Doğu Türkistan'a, ABD'nin ve İsrail'in Orta Doğu'ya uyguladığı sömürgeleştirme süreci hâlâ devam ediyor. Avrupalı devletler arasında sömürgecilikte başı çeken Fransa, İngiltere, Portekiz, Belçika, Almanya, İtalya ve Hollanda yüzyıllar boyunca Asya'dan Afrika'ya, Güney Amerika'dan Avustralya'ya kadar bütün kıtaları sömürdü. Bu sadece sömürüyle kalmadı, oldukça insanlık dışı ve kanlı süreçlere de sahne oldu. Bu sayfada Avrupalı devletlerin Afrika'daki sömürgelerinde işledikleri insanlık suçlarının bazılarını derledik.
PORTEKİZ
"YERLİLERİ YOK ET,
YERLERİNE KÖLELER GETİR,
İŞLET" MODELİ
Gine-Bissau:
1494 yılında Papa, Hindistan'la birlikte Afrika'nın Portekiz'e ait olduğunu kabul etmişti. Kızılderililer yok edildikten sonra işçi ihtiyacı Afrika'dan karşılandı. Portekiz, Gine-Bissau bölgesine girdiğinde birçok ihtiyacını buradan karşıladı. Brezilya'daki şeker kamışı tarla ve çiftliklerinde çalışacak işçiler; fildişi, deri ve balmumu gibi ihtiyaçlar da buradan sağlandı. 1930 yılına kadar Portekiz'in şehri olarak kaldı. Portekiz'in Gine-Bissau'nun başına açtığı felaketlerden biri de sadece şeker kamışı ve yer fıstığı üretimine izin vererek başka ürün ekimini yasaklaması oldu. Gine-Bissau 24 Eylül 1973 tarihinde bağımsızlığını ilan etti. Portekiz bu kararı ancak 10 Eylül 1974'te tanıdı.
Angola:
Portekiz 1486 ila 1641 yılları arasında Angola'dan 1 milyon 389 bin köle getirdi. Bu köleler seçilirken elbette sağlıklı ve güçlü olanlar özel olarak değerlendiriliyordu. Yüzyıllarca Portekiz sömürgesi olarak kalan Angola ilk bağımsızlık girişimini 1954 senesinde Kuzey Angola Halklar Birliği'ni kurarak gerçekleştirmeye çalıştı. İleride silahlı mücadeleye dönüşen bu hareket sonucunda Angola 1974'te bağımsızlığını kazandı ancak bu on binlerce Angolalının Portekizliler tarafından öldürülmesi pahasına gerçekleşti.
Mozambik:
Mozambik jeopolitik açıdan oldukça önemli bir ülke… Portekizliler bunun farkına Vasco de Gama'nın 1497 senesinde buraya gelişiyle vardı. Hemen ardından 1505'te Portekiz Kralı I. Emanuel iki kıyı kenti olan Süfale ve Kilve'yi işgal etmek üzere donanmayı buraya gönderdi. Bu iki kent Hindistan yolunun açılması için oldukça önemliydi. Ayrıca Süfale'de bulunan altın madenleri de Portekiz için önemli bir kaynak oldu. İki kentte kaleler inşa eden Portekiz buraları bir deniz üssü hâline getirdikten sonra Mozambik Adası'nı istila ederek Hindistan yolu için Portekiz sömürgeciliğinin en önemli merkezlerinden biri hâline getirdi. Portekiz, köle ticaretini Mozambik üzerinden yürüttü. 1800'lerin ortasında 400 bini aşkın Mozambikli köle yapıldı. Sadece bu sayı bile vahşetin boyutlarını göstermek için yeterli. 1924'te tamamen sömürge olan Mozambik 1962'de kurulan Mozambik Kurtuluş Cephesi hareketi ile birlikte ancak 1975'te bağımsızlığını ilan edebildi.
Portekiz'in köleleştirdiği Afrikalı sayısı: 2.000.000
ALMANYA
"BARIŞÇIL" BEYAZ YERLEŞİMİ
GÜVENCE ALTINA ALMA
YÖNTEMİ(!)
NAMİBYA:
Alman Sömürge İmparatorluğu sadece Afrika'da Burundi, Çad, Gabon, Gana, Kamerun, Kongo Cumhuriyeti, Namibya, Orta Afrika Cumhuriyeti, Papua Yeni Gine, Ruanda, Tanzanya, Togo gibi ülkeleri sömürürken birçok katliam yapmaktan da geri kalmadı. Bu katliamların en vahşisi Namibya'da olanlardı. 1884 ila 1915 yıllarında sömürgeleştirilen Namibya'da yerli halkın topraklarına Almanlar tarafından el konuldu. Almanya'nın amacı buradaki elmas kaynaklarını ele geçirmekti ve öyle de oldu. Direniş gösteren birçok kabile yok edildi. "Konsantrasyon Kampları" adı ile oluşturulan kamplara direnişçiler götürülüyor, Köpekbalığı Adası'ndaki bu kamplarda ölüme terkediliyor ya da bilimsel deneyler için kullanılıyorlardı. Alman "yerleşim komiseri" Paul Rohrbach'ın; "Kötü, kültürel açıdan beceriksiz ve vahşi yerli kabileye karşı barışçıl beyaz yerleşimi güvence altına almak için asıl ortadan kaldırılması gerekenin kim olduğu belli" sözü aslında olayın boyutunu anlatıyor. Almanya'nın katlettiği Afrikalı sayısının 92 bin olduğu biliniyor.
BELÇİKA
"O ÜLKELERDE BİR SOYKIRIM
O KADAR DA ÖNEMLİ DEĞİL"
Ruanda:
Belçika Sömürge Krallığı'nın iç savaş çıkmasını sağladığı bir sömürge olarak Ruanda hem Almanya hem de Belçika tarafından zulme uğratıldı. I. Dünya Savaşı'ndan sonra Almanlar çekildi, yerine Belçika geldi. Resmî olarak 1962'ye kadar Ruanda ve Burundi'yi Belçika yönetti. Ruanda'nın yüzde 90'ı Hutu, yüzde 9'u Tutsi, yüzde 1'i ise Pigme idi. "Böl, parçala, yönet" taktiği icabı etnik bir ayrışmayı körüklediler. 1950'lerde başlayan bu etnik ayrışma 1994'e gelindiğinde tarihin gördüğü en kanlı iç savaşlardan birine sahne oldu. Fransa'nın etkin rol oynadığı soykırımda 100 gün içinde 1 milyon Tutsi ve ılımlı Hutu katledildi. 2 milyon kişi de göç etmek zorunda kaldı. Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterrand, 1998'deki mülakatında, "O ülkelerde bir soykırım yaşanması o kadar da önemli bir şey değil" dedi.
Kongo:
Bahane hiç değişmedi. Dün ABD kitle imha silahları için Irak'a girip ülkeye demokrasi getireceğini söylemişti, bundan yaklaşık 150 yıl önce de Belçika kralı II. Leopold, Kongo Nehri civarındaki "köle ticaretiyle savaşmak için" Kongo'ya doğru yola çıktı. Kongo'ya sözde "daha iyi yaşam koşulları sunmak için" gelmişti. Sonunda 6 milyon insanın öldürüldüğü, yüz binlercesinin yeterli kauçuk toplama sınırına ulaşamadığı için elinin kesildiği ve II. Leopold'un resmî olarak tapulu malı hâline geldiği bir ülke oldu Kongo.
Belçika'nın katlettiği Afrikalı sayısı: 10.000.000
İNGİLTERE
İNGİLTERE İÇİN AFRİKA İKİNCİL BİR SEKTÖRDEN İBARETTİ
Sömürgecilikte Hindistan, Singapur, Avustralya hattına öncelik veren İngiltere, diğer Avrupa ülkelerine nazaran Afrika'da daha az yer alsa da Uganda, Sudan, Gambiya gibi ülkelerle birlikte Afrika sömürüsünden payını almaktan da geri kalmadı. "Sömürü sektörü"nde Afrika, İngiltere için ikincil bir sektörden ibaretti.
Gambİya:
İngiltere ve Fransa Gambiya'yı alabilmek için mücadele ettiler fakat 1763'teki Paris Antlaşması ile Gambiya, Britanya Krallığı'na bırakıldı. 18 ve 19'uncu yüzyıl arasında üç milyonu aşkın insan Gambiya'dan Amerika'ya köle olarak taşındı. Gambiya 1965 yılında bağımsızlığını kazanarak İngiliz Milletler Topluluğu üyesi oldu. 2013 yılında bu oluşumu da terk etti.
İngiltere'nin köleleştirdiği Afrikalı sayısı: 5.500.000
HOLLANDA
HOLLANDALILARA TOPRAK, YERLİ HALKA KÖLELİK
Cape Town (Güney Afrika):
Dünyanın birçok yerinde sömürge faaliyetlerini sürdüren Hollanda deniz ticareti noktasındaki en önemli faaliyetini Cape Town'da gerçekleştirdi. Hollandalılar 1652'de Ümit Burnu'na gelerek işgalin ilk adımını gerçekleştirdiler ve vatandaşlarını buraya yerleştirmeye başladılar. İşgal bölgelerinde 20 bini aşkın Hotanto yerlisi köle olarak çalıştırılırken 30 bine yakın da siyahi köle vardı. Cape Town daha sonra sömürgeyi İngiltere'ye bıraktı.
İTALYA
SÖMÜREMEYİNCE KATLETTİ
Etiyopya:
Etiyopya Afrika'nın sömürge olmamış tek ülkesi. İtalya Etiyopya'yı sömürgesi hâline getirmeye çalışsa da buna muvaffak olamadı. Etiyopyalılar daima direndiler ama katliamdan kurtulamadılar. İtalya 3 Ekim 1935'te Mussolini döneminde 400 bin kişilik bir ordu ile Habeşistan'a (Etiyopya) girdi. Habeşler bütün güçleriyle direndiler ama bir yerden sonra direnişleri kırıldı. İtalya Etiyopya'da 5 sene kaldı ve toplamda 750 binden fazla insanı katletti.
İtalya'nın katlettiği Etiyopyalı sayısı: 750.000
FRANSA
FRANSA'NIN DENİZAŞIRI SUÇ VE KATLİAMLARININ KABARIK LİSTESİ
Günümüzde bile hâlen Afrika'da birçok ülkeyi güdümleyen Fransa'nın bu kıtayı sömürmeye başlaması 16'ncı yüzyıla uzanıyor. Senegal'in başkenti Dakar'da yer alan Gorée Adası'nı Hollanda'nın elinden aldıktan sonra, sömürgecilik faaliyetinin başı olan köle ticaretine girişen Fransa, Afrika'da şu ülkeleri işgal etti: Cezayir, Gabon, Moritanya, Senegal, Gine, Fildişi Sahili, Kongo, Tunus, Komor Adaları, Madagaskar, Cibuti, Mali, Benin, Çad ve Fas. Fransa, I. Dünya Savaşı'nda yaklaşık bir buçuk milyon insanını kaybetti. Bununla birlikte bir milyonu aşkın insan da bu savaşta sakat kaldı. Toplamda üç milyona yakın yaralı vardı. İşin Fransa'yı ilgilendirmeyen tarafı ise bu insanların çoğunluğunun sömürge askerleri olmasıydı.
Cezayir:
Fransa'nın zulüm tarihinde merkezde duran Cezayir'i işgali 1830'a dayanıyor. 130 yıla yakın bütün kaynaklarıyla sömürülen Cezayir ve Cezayir halkı Abdülkadir el-Cezayirî'nin sömürgeliğe başkaldırısıyla harekete geçti. Henüz işgalin ilk yıllarında gerçekleşen bu direniş neticesinde Fransa 400 bin askerle ülkeyi kan gölüne çevirdi. Yüz binlerce Fransız'ı Cezayir'e yerleştirerek bölgenin demografik yapısını değiştirdi. Asıl kanlı zamanlar ise II. Dünya Savaşı sonrası Cezayir halkının bağımsızlık istemesi sonucu yaşandı. Halkın üstüne makineli tüfekle ateş açan Fransızlar 15 gün içinde 45 bin Cezayirli sivili katletti. "Setif ve Gualma Soykırımı" olarak tarihe geçen bu olay en kanlı zulümlerden biri oldu. Bu katliam bağımsızlık isyanlarının şiddetlenmesine yol açtı. 1954'te resmen başlayan Cezayir Bağımsızlık Savaşı 1962 yılına gelindiğinde yapılan referandumda yüzde 99,72'lik sonuçla kabul edildi. Bu 8 yıllık dönem bir buçuk milyon Cezayirli'nin hayatını kaybetmesiyle sonuçlandı.
Benin:
O dönem adı Dahomey Krallığı olan Benin, köle ticaretinin önemli noktalarından biriydi. Fransa 1861 ve 1868 yıllarında Benin'le ticaret konusunda anlaşma yaptı. Bununla yetinmeyen Fransızlar 1882 yılında Benin'i tamamen işgal etmek istediler. Kral silahlanarak bu işgale direnmek istediyse de bu direniş kanlı bir şekilde bastırıldı. 1904 yılında ülke tamamen Fransızlar tarafından işgal edildi. Benin bağımsızlığını ancak 1960'ta ilan edebildi.
Gabon:
Avrupalı devletler birbirlerinden sömürge devleti satın alıyordu. Mesela Gabon 1839'da Portekizliler tarafından Fransızlara satıldı. Fransa, kurduğu "köle ticaret merkezi" ile insan alım-satım işlerini buradan sürdürmeye başladı. Bununla birlikte kereste ve fildişi ticaretine de önem verdi. 1960'a kadar resmî sömürge olarak kalan Gabon bu tarihte bağımsızlığını ilan etti.
Çad:
11'inci yüzyılda İslam'ı kabul eden Çad, 16'ncı yüzyılda bölgenin en zengin ülkelerinden biriydi. Fransız sömürüsü altına giren Çad'ın âlimleri 1917'de dinî hayatın nasıl yaşanacağı üzerine bir sempozyum düzenlediler. Bu sempozyum Fransız askerleri tarafından basıldı ve 400 âlim oracıkta katledildi.
ORTA AFRİKA CUMHURİYETİ:
1960'ta bağımsızlığını ilan eden Orta Afrika Cumhuriyeti bu tarihten sonra Fransız destekli dört darbe girişimine sahne oldu. 2012'den beri ülkede var olan iç savaşta oranı yüzde 10 olan Müslümanlar, Fransızların desteklediği Anti Balaka örgütü tarafından palalarla doğranarak katlediliyordu.
Fransa'nın katlettiği Afrikalı sayısı: 3.500.000