Üç sütun | Mayıs 2018
Elif Öztürk Özgöncü - Vivian Maier
Her insan başka bir dünyadır. Kapısı ve dört duvarı olan bir dünya. Kimi dışa dönük kimiyse içe. Çağının en önemli fotoğrafçılarından kabul edilen Vivian Maier ise fazlasıyla içe dönük ama bir o kadar da çektiği fotoğraflardan da anlaşılabileceği üzere; dışarıya, insanlara ve onları fotoğraflamaya müptela imiş.
1950'li yıllardan 90'lı yıllara kadar Chicago'da yatılı "dadı"lık yaparak geçimini sağlayan Maier, her işvereninden kaldığı odaların kapıları için kilit istermiş. Böylece adeta kendine ikinci bir hayat kurduğu fotoğrafçılık alanındaki çalışmalarını müthiş bir gizlilik altında yürütürmüş.
Ben, John Maloof tarafından tesadüfen satın alınıp, banyo edilip, basılarak, bize ulaştırılan fotoğraflara baktığımda, Maier'in odak noktasına koyduğu insanlar üzerinden kendi iç dünyasını görmeye çalıştım; hiç gönül ilişkisi olmamış ama sevgililerin tutuşan ellerini çekmiş vitrin yansımalarından. Sokaktaki aynalardan ise kendini fotoğraflamış… Belli ki hayatı vizörün arkasından yaşamak ona daha iyi gelmiş.
Paylaşma güdüsü taşımaksızın sırf iyi geldiği için fotoğraf çekmeyi, çektiği tek ortalama bir kareyi tüm sosyal medya hesaplarından paylaşıp elinden geldiğince insana ulaştırmaya çalışıp "like" almaya çalışan bizler, elbette Maier'i anlamakta zorlanabiliriz. Hele ki ortaya konulan çalışmanın değerini ve ederini aldığı "like" sayısının belirlediği şu dönemde…
Fotoğrafla ve çocuk bakmakla geçen 83 yıllık bir ömür, bir gün, bir bankta, bir başına, sonraları kavuşacağı ünden bihaber son bulmuş. Ne acı…
Maier de öldükten sonra tanınan sanatçılardan biri olarak geçti tarihe. 2013 yılında da "Finding Vivian Maier" adında belgeseli çekildi. Kilit altında tuttuğu hayatı ve fotoğrafları istemeden izleyenlerine ve birçok fotoğraf meraklısına ilham verdi.
Serkan Üstüner - Dostluk
Doğuştan gelen maddi bir genişlikten de, hayatın bize sunduğu ve sunacağı diğer konforlardan da daha âlâ bir ferahlıktır dostluk. Belki de Allah'ın bize bahşettiği en büyük hürriyetlerden biri. Anne, baba, kardeş ve hısımlarımızın cüzi irademizin dışında bir olay örgüsü olduğu düşünüldüğünde, bu dostluğun ehemmiyetini daha çok idrak etmemize vesile olur.
Doğup büyüyüp akıl baliğ olduktan sonra ömrünüzün olgunluk dönemine kiminle devam edeceğinizi seçmek işi artık sizin elinizdedir. Kendi ruh âleminize yakın insanlarla yol yürümenin keyfi yahut derdi ise ancak dostlukla, dostlarla mümkün. Bazen kendinize bile söyleyemediğiniz sırları paylaşmanın güzelliği, iyi günde kötü günde verilen mücadeleler, cebinizdeki son parayı üleştirmenin zenginliğini hep dostlarla yaşarsınız. Çocukluktan gelen dostlukların yeri, her zaman başka olsa da 30 yıl sonra ezelde tanıştığınız ruhlarla tanışmanın keyfi de bir başkadır. Evet, dostluk güzeldir. Sizi ayakta tutar, olgunlaştırır, omuz omuza mücadelenin kavramını iliklerinize kadar hissettirir. Bu yüzden ahir ömürde en büyük servet, dost biriktirmektir.
Zeynep Çilek - Sanat / Bellek
Belki de zaman kavramı ilgimi çekmediği için zamanla alakalı hiçbir şey aklımda kalmıyor. Zaten zaman neye yaradı ki hatıraların zihin yolunu uzatmaktan başka. Öğrenip hatırlayamadıklarımı, bir odaya kitli kalan hatıralarımı kurtaracak anahtarımı kaçırıyorum zamandan.
Öğrenmenin hiyerarşisinin tepesinde göz vardır. Siz gördüğünüzü hatırlarsınız. Görmüş gibi yapsak sanki ne olurdu? Bizi sınırlayan hayal gücümüzü yalnızca gerçeklerle beslemesek bizi daha başka bir yere götürmez miydi? Onlar izin vermediler. Ben onların imkânsız saydığı, uğraşmanın zaman kaybı olduğunu düşündüğü şeyleri çizip boyamakla kalmadım. Altını üstüne getirdim. Benim zihin sarayımda sadece gerçekler yok. Gerçeküstü hayallerimle dolu birçok oda var. Çağırdığım hatıralarım bana düz bir yoldan gelmedi, aksine yolda ne varsa toplayıp geldi. Zihin sarayımda motifler, zihin sarayımda renkler, zihin sarayımda harfler…
Adımladığımız toprakların haritasından çok önce vardı sesimizin haritası. Nûn sesini incecik okuduğumuzdaki zarafet ile alçakgönüllü kalbin sesi oldu.
Her çiçeğe bir harf asıp ceviz tahtalarına tutturdum. Zihin sarayımda bir oda yaptırdım. İçini gerçek üstü hatıralarımla doldurdum.