Mavi tik var artık mektup neye yarar?
HİÇ MEKTUP YAZDINIZ MI?/EN SON NE ZAMAN MEKTUP YAZDINIZ?
Zamanında çok yazdım ama uzun zamandır mektup yerine bu akıllı telefonları kullanıyorum. Yakın zamanda bir mektup kaleme aldım ama. Kökenlerimi bulmak için eski Yugoslavya'ya mektup yolladım. Elimizde çok eski tarihlerden kalan ev adresleri vardı. Telefon numarası olmadığı için mektup yollamak zorundaydım. İki ay sonra cevap geldi ama mektupla değil telefonla. Akrabalarımız Amerika'daymış, kısmetse bu sene görüşeceğiz.
Ben geçen senelerde bir mektup yazdım. En yakın arkadaşımın doğum günüydü. Farklı, değişik bir sürpriz olsun diye evine mektup yolladım. Baya PTT'ye gittim, pul falan yapıştırdım. Bir sayfalık mektuptu ama o mektuba emek veriyorsun, zaman ayırıyorsun, özen gösteriyorsun. Farklı ve değerli oldu ikimiz için de. Onu hâlâ saklıyormuş, konusu geçiyor ara sıra. Ama şöyle bir dezavantajı var; doğum gününe eline ulaşsın diye hesap edip verdim ne yazık ki bir hafta sonra gitmiş.
Artık kimse mektup yazmıyor. herkes sosyal medyayı kullanıyor. Durum çok kötü oldu, sosyal medya yuvaları yıkıyor.
Mektup çok yazdım, gurbetçiler bilir PTT'nin yolunu.
Ben ara sıra mektup yolluyorum, postanede çalışıyorum zaten. Mektup yazan kalmadı deniyor. Ben de postanede çalışmadan önce öyle düşüyordum ama hâlâ mektup göndermeyi tercih eden insanlar var. Genelde yurt dışına mektup gönderiyorlar. Ben de gönderiyorum çünkü daha nostaljik geliyor. Tebrik, kutlama mektupları yolluyorum. Hem karşındaki insanı mutlu ediyor, hem de kendin mutlu oluyorsun. Mesela e-kitap da okuyabilirsin çok daha kolay erişebilirsin ona ama yine de normal kitapları tercih ediyorsun. Onun gibi yani.
Telefon varken mektuplaşmaya ne gerek var? Artık o eski çağda kaldı.
Askerdeyken yazıyordum, sonra da hiç yazma ihtiyacı hissetmedim ama o mektupların yeri farklıydı. Bütün hasretini döküyorsun. Sayfalarca yazıyorsun; bütün derdini, sıkıntılarını, mutluluğunu, yaşadıklarını yazıyorsun. Şimdi "Günaydın, nasılsın" ve bitti. 10 gün boyunca yazsa o mektubun yerini tutamaz. Mektubun gelmesini çok bekliyorsun, ne zaman gelece-ğini bilmiyorsun ama onun zevki orada.
Asker mektubu yazıyordum. Abime yolluyordum. Çok duygusal oluyordu. Mesajlar, mailler o mektupların yerini tutamaz.
Yazdık tabii ama 25 sene önceydi yaklaşık. Dijital dünya bir gerçek artık. Cep telefonlarından sonra yavaş yavaş bitti. Bir mektup yolluyordum, bırak geç gitmeyi, kayboluyordu. Çağdan geri kalamazsın, eskiye takılıp kalırsan toplumu bitirirsin. Siz de geri kalmayın.
Yakın zamanda en sevdiğim roman kahramanına bir mektup yazdım. Edebiyat dersinde hoca zorla yazdırmıştı. Çok sıkılmıştık yazarken çünkü mantıksız.
Mavi tik var artık, mektup neye yarar?
Ömrümde hiç mektup yazmadım, yazmadığımıza göre de artık mektup ölmüş demek ki.
Lisedeyken hocamız yurt dışından bizim gibi öğrenci ayarlamıştı. Onlarla mektuplaşıyorduk. Mektup arkadaşım vardı lisedeyken. O olay çok güzeldi ama haberleşmek için mektup yazmak çok saçma artık. İlla duygularımı dökeceğim falan diyorlarsa o zaten mektup olmuyor. Deftere de yazabilirsin kendi kendine. Gidip de "Nasılsın, iyi misin" diye mektup yazmak kimsenin isteyeceği bir durum değil. İnsanlara değişik, nostaljik geldiği için "Ah eski mektuplar" diyorlar ama bence iyi ki mektup olayı bitmiş. Bu saçma takıntıdan kurtulmanız gerek.
Ortaokulda hoşlandığım çocuğa mektup yazıp çantasına atıyordum. O da bana yazıyordu. Hayatımda mektup bir tek orada vardı.
İnsanlar insansız araba, yapay zekâ konuşuyor; siz mektup diyorsunuz…
Benim için mektubun bir gerçekliği yok. Sadece lisede verilen ödevlerden başka yazmadım. Şimdi Whatsapp var. İleride muhtemelen "Whatsapp'ın tadı da başka oluyor" diyeceğiz. Kulağa ne kadar komik geliyor değil mi? Mektup olayını özlemek de bana böyle komik geliyor. Eski insanlar şey mi diyor mesela, "Eskiden ne güzel güvercinle haberleşirdik."
Kendime mektup yazıyorum sürekli. Adına günlük deniyor.
Her hafta kendisine mektup yolluyorum. Daha başka bir şekilde haberleşme şeklimiz olmadığı için sadece mektup yazabiliyoruz birbirimize. Karşılıklı konuşamıyoruz öyle. Cezaevinde çünkü kendisi.
Ben hiç yazmadım. Annemle babamın mektupları bizim evde bir kutuda hâlâ durur, okudukça çok tatlı geliyor, insanı etkiliyor ama şu an bunu yaşamak mümkün değil. Birisine kızıyorsun mesela mektup atıyorsun, mektup ulaşana kadar neye kızdığını unutuyorsun.
Mektup mu? Çooook yazdım, bana gelenler de hep durur, saklarım, ara ara açar okurum.
Yeniçağa ayak uydurmak lazım, mektup geri gelir mi sanıyorsunuz? Gelmesi felaket olur, o yavaşlıkta nasıl iletişim kuracağız?
El yazısıyla yazıldığı için mektup değerliydi, parfümünü sıkman, arasına belki fotoğraf iliştirmen, tatlı heyecanlardı bunlar, hepsi yok oldu.
Mektup çok tatlı, sevgililer falan yazıyor ya birbirlerine. Ben hiç yazmadım ama bana yazılsın isterdim.
Şu anda dünyanın öteki noktasından birisiyle canlı görüşüyorsun, ne mektubu?
Yok, kâğıda yazmadık, elektronik olarak yazdım. Ama ölmemiştir mektup, yazanlar vardır. Mektubun bir yeri var, insanın kendini ifade etmesi için çok daha samimi olsa gerek. Kâğıt kalemle kurduğumuz cümleler klavyeye göre daha samimi.
Çocukken yazdım, elden vermiştim ama. E-posta daha hızlı, mektup yok artık.