İslam'ın beş şehri
Asıl adı Yesrib olan Müslümanların ilk hicret yurdu. Mekke müşriklerinden üç yıl boyunca ambargo gören müminlerin bir bölgeye sıkıştırılıp yiyecek içecek girişine izin verilmediği zor zamanlardan sonra bereketli topraklarını onlara açan, ensar ve muhacir kardeşliğinin ne olduğunu 1500 yıl sonra bile bütün dünyaya göstermiş münevver şehir: Medine.
Medine; adı Mescid-i Nebevi olan ilk mescidin, adı Suffe olan ilk medresenin, adı ensar-muhacir olan ilk kardeşliğin şehri… Efendimizin sohbetlerinde bizzat bulunan ashabın öğrendikleri, kendilerinden sonra gelen ilim ekollerinin buradan neşet etmesine vesile oldu. Dört halife döneminden sonra kurulan İslam devletleri, şehir kurmayı ve en önemlisi de insani ilişkileri Medine'den öğrendi. İlk ezan burada okundu, ilk Ramazan ve Kurban bayramı burada geçirildi, oruç ilk kez Medine'deyken farz kılındı. İslam'ın devletleşme süreci Medine'de başladı. Mekkeli müşriklerle yapılan Bedir, Uhud ve Hendek savaşları için buradan yola çıkıldı. Peygamber Efendimiz hicri 11, miladi 632 yılında Medine'deyken ahirete göç etti.
Mekke
Kuran-ı Kerim'de 'ümmü'l kurra' yani 'şehirlerin anası' sıfatıyla bahsedilen, sonradan da 'mükerrem' sıfatıyla anılacak olan şehir: Mekke. Hem dünya Müslümanlarının kalbinin hem de dünyanın merkezi... Kuran-ı Kerim'in ilk ayetleri Mekke'de inmeye başladı. Yeryüzünün son Peygamberi burada doğdu ve risaleti burada verildi. İslam, nurunu bütün dünyaya buradan yaymaya başladı.
Hz. İbrahim ve Hz. İsmail'in elleriyle inşa ettiği ve yeryüzünün ilk evi Kâbe'nin bulunduğu ve daha önceleri Mekkeli müşriklerin elinde olan Mekke, uzun bir mücadeleden sonra 10 bin kişilik İslam ordusunun Medine'den gelerek çatışmasız bir şekilde fethedilmesi ve Müslümanların eline geçmesiyle dünya tarihini de değiştirdi. Peygamber Efendimizin Mekke fethedildikten sonra Kâbe'nin içine girerek elindeki asasıyla putları bir bir devirmesi ise bütün dünyaya verilmiş en güzel mesajdı.
Efendimiz dünyasını değiştirdikten sonra da Mekke, öneminden hiçbir şey kaybetmedi. Daha sonra gelen bütün İslam devletleri ve bilhassa Osmanlı Devleti için Mekke'yi içine alan Hicaz bölgesi hep çok önemli oldu. Mekke'nin hizmetkârı olmak İslam devletleri arasında hiyerarşik olarak üstün olmak anlamına geliyordu.
Kudüs
Müslümanların ilk kıblesinin olduğu mukaddes şehir… Kudüs için Beytülmakdis sıfatı da kullanılır. Peygamber Efendimiz miracında Mescid-i Haram'dan alınıp Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya getirilmişti. Bugün İsrail işgalinde Müslümanlara karşı büyük eziyetlerin yapıldığı bir şehir olan Kudüs, miladi 1099 yılında da tarihindeki en büyük zulümlerden birini gördü. I. Haçlı Seferi neticesinde Kudüs'e gelen Avrupalı Hıristiyan birlikleri şehri yerle bir ettiler. Kendilerinin safında yer almayan Yahudileri öldürürken neredeyse bütün Müslümanları da şehit ettiler. 1087 tarihine kadar tam 88 sene Hıristiyanların elinde kalan şehir, Selahaddin- i Eyyubî'nin Hıttin Savaşı'nda Haçlılara galabe çalmasıyla tekrar Müslümanların eline geçti. Aradan geçen yıllarda çeşitli savaş ve çekişmeler olsa da hep Müslümanların elinde kaldı bu güzel, kutsal şehir. 1917'de İngilizlerin şehri işgal etmesiyle başlayan yeni süreç 1948'de Yahudilerin İsrail Devleti'ni kurmasıyla yeniden 1099 senesindeki haline yaklaşmış durumda…
Şam
Bilâdü'ş-Şam diye adlandırılan ve Suriye'yle birlikte Lübnan, İsrail, Ürdün ve Filistin topraklarını içine alan bölgenin Dımaşk adlı şehri. İslam'ın fetihleri başlamadan evvel Bizanslılara ait olan Şam'ın kapıları ilk defa, Hz. Ebu Bekir döneminde bölgeye gönderilen orduyla açıldı. Miladi 635'te Hz. Ömer zamanında gerçekleşen Fihl ve Mercüssuffer savaşlarından sonra Halid bin Velid, Mercüssuffer'den kaçan Bizanslıların sığındığı Şam'ı fethetti. Bizans bir ordu daha gönderdi ve Yermük Vadisi'ne doğru geri çekilindi. Burada yapılan savaşta İslam ordusu kazanarak Şam'ı ikinci defa fethetti. Şehir olduğu gibi korundu, bölgedeki Hıristiyanlara zarar verilmedi. Sonradan şehre yerleşen Müslümanlarla Şam hızla İslamlaştı. Gerek Şii Fâtımî gerekse de Haçlı tehdidi tarih boyunca Şam'da hep devam etti.
Şam İslam tarihinde hem stratejik hem de ilmi açıdan oldukça önemli bir yere sahip oldu. Yavuz Sultan Selim, Selahaddin Eyyubî, Sultan Baybars, Mahmud Zengî gibi devlet adamlarıyla birlikte; Muhyiddin İbnü'l Arabî, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Emir Abdülkadir el-Cezairî gibi İslam âlimleri Şam'da ikamet edip bölgenin siyasi ve ilmi güvenliğini sağlamışlardır. Son Osmanlı padişahı Sultan Vahdettin Han'ın kabri Şam'dadır.
Semerkand
Orta Asya'da Seyhun ve Ceyhun ırmakları arasında kalan bölge Maveraünnehir olarak adlandırılır. Bu bölge zaman içinde bir ilim ve irfan mektebi olmuş, İslam'ın büyük âlim ve ârifleri burada yetişmiş ve yine buradan dünyaya yayılmışlardır. Semerkand da Müslümanların başında Haçlılarla birlikte en büyük belalardan biri olan Moğol saldırısından payını almıştır. 1220 senesinde 200 bin kişilik bir orduyla Harizm ülkesine saldıran Cengiz neredeyse Semerkand önlerine kadar geldi. Bir anlaşmayla Semerkand Cengiz'e teslim edildi fakat Cengiz Semerkand'ın içindeki bütün insanları katletti. Timur ile yeniden ayağa kalkana kadar kendine gelemedi şehir. Timur'un emir olmasıyla birlikte mimaride, bilimde, sanatta ve İslam ilimlerinde bugüne bile ışık olacak bir hale büründü Semerkand. Hace Ubeydullah Ahrar, İmam Buhârî, Yakub-ı Çerhî, Şemseddin Muhammed el-Cecerî gibi İslam büyükleriyle birlikte Uluğ Bey, Hethullah Sirvânî ve Ali Kuşçu gibi devrinin en önemli bilim adamlarınıın yetişmesinde öncülük etti Semerkand şehri.