Türkiye’nin teröre karşı büyük bir mücadele yürüttüğü süreçte, ülkenin medyasıyla, siyasetiyle, akademisiyle birleştiğini, tek vücut olduğunu görmek isteyenler büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.
Bu süreçte, örgüte yakın durmayı seçenler oldu. Asker, polis, sivil, karşısına çıkan herkesi öldürmeye, Türkiye'yi uçuruma sürüklemeye odaklanmış teröristler böyle bir destek göreceklerini tahmin ediyorlar mıydı bilemeyiz ancak onlar bile bu rahatlığa şaşırmış olmalılar.
Dünyanın hiçbir ülkesinde görülemeyecek biçimde, bazı milletvekilleri, gazeteciler, akademisyenler, sosyal medyadaki terör destekçisi troller, açık açık PKK yandaşlığı yaptılar ve yapmaya devam ediyorlar.
Ancak bu iş birliğinin üstü 'ifade özgürlüğü' gibi çok kullanışlı kavramlarla bile örtülemedi. Her zaman olduğu gibi, milleti kandırabileceklerini ve istedikleri gibi yönlendirebileceklerini zannedenler fena halde yanıldılar. Ankara'da ve İstanbul'da patlatılan bombalar, milletin kararlılığını sarsmadı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı kastederek 'Gidene Kadar Patlayacak' etiketiyle teröre destek verenlere karşı, sosyal medyada 'Sizden Korkan Sizin Gibi Olsun' etiketiyle paylaşılan on binlerce mesaj, terörün amacına ulaşamayacağını açık biçimde ortaya koyuyordu.
Suriçi 'canımın içi'.../13 Mart 2016/radikal.com.tr
Sur, kuşatma altındaydı. Sur'da çatışma vardı. İçimi "utanç duygusu" sarmıştı. Diyarbakırlılara yardımım dokunabilecek hiçbir şey yapamadan, kulaklarını her türlü barış girişimine tıkamış bir iktidar döneminde, Sur'a giremeden Diyarbakır'a gelmek, tank ve top ateşi altında dumanlar tüten Sur'u dibinden izlemek, sanki "porno film seyrediyor olmak" gibi bir şey olacaktı. (…) Fırat Anlı, daha sonra, kamuoyunun belleğinde yer eden "Biz görüşülecek son kuşağız. Bu fırsat kaçırılırsa, öyle bir kuşak arkadan geliyor ki, bizleri çok ararsınız" sözünü bize söylemiş, Türkiye, o sözü televizyon ekranından Fırat Anlı'nın ağzından duymuştu.
Erdoğan'la istikrar da olmaz, barış da!/13 Mart 2016/t24.com.tr
(…) 'Komünizm'in yerini radikal İslam aldı.
IŞİD aldı. Mülteciler aldı. Türkiye'ye bunun için ihtiyacı var Amerika'nın, Avrupa'nın.
Tıpkı soğuk savaş yıllarındaki gibi.
Türkiye'de bir despot, demokrasi ve hukuk devletini ayaklar altına almış çiğnedikçe çiğniyor, gıkları çıkmıyor.
Türkiye'de bir despot, Avrupa'yı Avrupa yapan, Batı'yı Batı yapan değerleri hiçe sayıyor, gıkları çıkmıyor.
Ya İstiklal Ya Ölüm!/21 Mart 2016/Cumhuriyet gazetesi
Ülkemin halinden hiç bu denli utanmamıştım. Memleketi yöneten siyasal İslamcı hükümet, İncirlik'i ABD'ye açma karşılığında IŞİD'e karşı koalisyonun tam üyesi olup, ilk iş olarak Kandil'i vurduğunda; yani 2015 Temmuzu'ndaki Suruç katliamının ertesinde yazmıştım. Fail IŞİD iken, 7 Haziran seçim yenilgisinin intikamını çatışmasızlık sürecini bitirip Kürt cephesini açarak almaya başladıklarında… Yazımın başlığı, "Cehenemin kapıları stratejisi"ydi. Suriye'de rejim değişikliğini becerememenin hırsıyla uyguladıkları savaş stratejisini, Kürt sorunu üzerinden memlekete taşımaya karar verdikleri aşikârdı. Nitekim 10 aylık süre bizi"cehennemin kapılarından sokmalarına yetti!"