Bu bir seçim arabası değildir!
Mülteci olmak, yalnızca göç etmiş olmak değildi çünkü. Bile isteye, kendi tercihi ve talebi doğrultusunda değil, artık yaşam güvencesi olmadığı ve sevdikleri orada yaşayamadığı için başka bir toprak parçasına iltica etmek demekti. Mülteciler, başka kuralların, başka insanların, başka bir kültürün var olduğu bir yerde hayat kurmak zorunda kalmışlardı. Birçok kişi için sıfırdan başlanılması gereken bir hayat demekti bu. Aynı dine, mezhebe ve etnisiteye mensup olmak birlikte yaşamayı kolaylaştırmıyordu her zaman. Kimi zaman coğrafyanın, kimi zamansa tarihin ya da farklı etkenlerin gölgesinde değişen yaşamların oluşturduğu farklı kültürler, aynı din veya mezhep mensuplarının bile birlikte yaşamasını çoğu kez zorlaştırıyordu.
Bununla birlikte, savaştan kaçan bir millet için artık gündelik hayatta var olan, her gün tekrar edilen, sıradan davranışlar bile var olduklarından başka anlamlar ihtiva etmeye başlar. Mesela eğlence amacı güden, çoğu kez mutlu anların temsili olan havai fişekler, savaştan kaçmış çocuklar için mutluluğun ilanı değil, yeni bir bombardımanın habercisi demek olabilir. Ve eğlenip mutlu olmayı değil, saklanmayı, canını kurtarmayı söyler onlara. Ya da ekmek almaya giden bir annenin biraz gecikmesi alt kattaki komşuya kahve içmek için uğramasını değil, militanlarca vurulmuş olma ve bir daha geri gelmeme ihtimalini düşündürür ilk olarak.
Aynı şekilde sıradan bir vatandaş için seçim günü sokaklara dökülüp oy kullanmak insani olarak varlığının ve fikrinin önem arz ettiğinin en güzel sembolüdür. Öte yandan, aynı eylem bir sığınmacı için o gün sokaklarda görünmemek, varlığını hissettirmemek demektir. Çünkü varlığı haksız yere oy kullanılıyormuş imajı verebilir bir başkası için. Yani o gün toplumsal olarak yok olmalı, ortalarda görünmemeli ve söylentilere mahal vermemeliler. Bir kesim 'ben varım ve tercihimi ortaya koyup bir şeyleri değiştirmeye adayım' derken, diğer bir kesim 'varlığım asla burada anlaşılmamalı ve etki ettiğim düşünülmemeli' korkusu ile görünür olmaktan sakınır.
Beklemek dediğimiz şey kimi zaman sevilen birinin gelmesi, iyi bir şeylerin umut edilmesi manasına gelirken, mülteci kamplarındaki birçok insan için yeniden insan yerine konulup varlıklarının kabul edilmesi ve hayata sıradan normal insanlar gibi devam edebilmek demekti. Yalnızca var olabilmek, yeni bir toprak parçasında hayatın devam ettiğine inanabilmek demekti. Kimi zaman yıllarca sürebilirdi bu bekleyiş. İş güç sahibi bir yetişkinken, birden işini bile yapma izni olmayan, sadece kabul edilmek için bekleyen ve gün sayan insanlara dönüşmekti mülteci olmak.