ABD - Joseph McCarthy
II. Dünya Savaşı'na ABD ile aynı kampta katılan Sovyetler Birliği savaşın sonunda yeni süper güç olarak kendini göstermeye başlayınca Amerikan toplumunda Sovyet düşmanlığının hâkimiyet kurmaya başlaması da gecikmedi. Komünizm korkusunun bacayı sardığı bu günlerin atmosferi faşist eğilimli siyasetçiler için oldukça elverişli bir ortam oluşturuyordu. ABD'nin ırkçı ve muhafazakâr taşra bölgelerinden gelen Joseph McCarthy'ye senatörlük ya da daha doğru bir deyişle avcılık yolunu açan da bu ortam oldu. Siyaset arenasında yükselebilmek ve 'en vatansever' olduğunu gösterebilmek için günün geçer akçeleri olan anti-komünist ve anti-Sovyet söylemlere en sıkı sarılanların başında yer alan senatör McCarthy'nin yılmaz tutumu, ABD'nin en kilit kurumlarının ve sanat dünyasının komünistler tarafından ele geçirildiğine yönelik iddiaları sonunda 'Cadı Avı' da denilen ve Türkiye'nin 28 Şubat süreciyle büyük paralellikler taşıyan bir propaganda sürecine dönüştü ve propaganda olarak kalmayarak bürokrat, siyasetçi, sanatçı, entelektüel ve Hollywood yapımcısı pek çok kişinin yargılanmasına, tutuklanmasına, baskı görmesine kadar uzandı.