Sömürgeden arta kalan: Çatıdaki deli kadın
Çatı katları dünya edebiyatlarında her zaman için Freud'un 'tekinsiz' olarak adlandırdığı şeylerin yuvası olmuştur. Bu tekinsiz çatı katlarının en ünlüsü Charlotte Bronte'nin Jane Eyre adlı romanında, Jane Eyre'nin rakibi olarak algıladığımız 'eski deli eş', ben diyeyim Antoinette, siz deyin Bertha'nın yaşadığı çatı katıdır. Evin ismi Thornfield (Dikentarlası) da zaten çok tekin değildir. Evlerine isim vererek onları yaşayan nesneler haline getirmeleri de İngilizlerin kasvetli Viktoryen malikânelerinin atmosferini iyice 'perili köşk'e dönüştürmektedir (ayrıca bkz. Rebecca, Uğultulu Tepeler). Asabı bozuk, isterik, her türlü haklarından yoksun bırakılmış İngiliz Viktoryen hanımefendiler, gaipten sesler duyup cisimler görürler. Fakat Jane Eyre'de olduğu gibi bazen bu sesler, görüntüler gaipten değil, yaşanılan tarihten gelirler ve İngiliz İmparatorluğu'nun cürümlerinin cisimleşmiş halleridir.
Jane Eyre şimdiye kadar pek çok kere perdeye uyarlanmış ve benzer birçok kitabın modeli olmuştur, ki bazıları kahramanlarının kadın öğretmenler olması hasebiyle Çalıkuşu'nun bile Jane Eyre'den esinlenerek yazıldığını söylemektedir (katılmıyorum, çok farklı karakterler, çok farklı olay örgüsü). Kahramanımız Jane Eyre romanda öksüzdür, yetimdir, mürebbiyedir, çok zor ve çileli bir eğitim sonucu Thornfield'de mürebbiye olur, evin 'bekar' efendisine aşık olur, gaipten sesler duyar, cisimler görür, sonra bunun 'efendi'nin delirmiş ve çatıya kitlenmiş olan karısı olduğunu öğrenir. Sukutuhayal. Evden kaçış. Deli eşin evi yakması ve kendini öldürmesi. 'Efendi'nin evlenebilir hale gelmesi. Jane'in geri dönüşü. Mutlu son. Nitekim Yeşilçam da bu senaryoya duyarsız kalmayıp filmini çekmiştir.
Peki kimdir bu çatıda kitli deli kadın? Kendini Jane Eyre'in heyecanlı hikâyesine kaptıran ve sürekli onun yanında yer alan okuyucu için sadece Jane'in mutluluğuna engel olan, kurtulunması gereken kişidir. Ama bazı okuyucular için de asıl kahramandır. Neden delirmiş, delirtilmiştir? Nereden gelmiştir? Jane Eyre'de öğrendiğimize göre 'Efendi' Rochester'ın 'Bertha' olarak seslendiği Antoinette Jamaica'da büyümüş, oraya gelen Rochester'la evlenmiş, daha sonra İngiltere'ye getirilip çatı katına kapatılmıştır.
Toplumsal cinsiyet konularının en azından yakınından geçmiş olan herkes Sandra Gilbert ve Susan Gubar'ın 1979 yılında yayınlanmış olan Çatı Katındaki Deli Kadın eserini duymuştur. Saygıdeğer kadınlığın çok katı bir form aldığı Viktoryen çağının romanlarındaki kadın tasvirlerini konu edinen -ki bu 'saygıdeğerlik' koşullarının gölgeleri hâlâ Anglosakson toplum ve edebiyatında devam etmektedir- bu çalışma adını Jane Eyre'de çatıya kapatılan Antoinette'den alır. Nitekim yazıldığından itibaren çokça yorumlanan Jane Eyre hikâyesine bir de Antoinette'in memleketinden bir yanıt gelecektir: Geniş Geniş Bir Deniz.