Çalıkuşu ve Yaban: Aydın diktatörlüğü
Kıvancın insanı irrite eden kılıfına sarılmış Çalıkuşu romanı, dışarlıklılara bakış itibariyle Yaban romanından daha masum değildi ama nedense bütün edebiyat eleştirmenleri tarafından ıskalandı. Gerçekte Reşat Nuri de Yakup Kadri gibi Üsküdar'ın doğusundan itibaren vahşilerin hükümranlığından ve şerrinden yakınır. Belki de bu yüzden, Berna Moran meşhur kitabında Reşat Nuri'ye değinmemiştir. Selim İleri, 21 Aralık 2008'de yazdığı 'Reşat Nuri'yi Yeniden Okumak', başlıklı yazısında, Berna Moran'ın Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış adlı çalışmasında Reşat Nuri'ye yer vermeyişini, onun eserlerini incelemeye değer bulmamasına bağlayarak durumdan duyduğu üzüntüyü dile getirir. Yakup Kadri ile Reşat Nuri'yi karşılaştırmasından da bahseden İleri, nedense Moran'ın bu eleştirilerinin içeriği ile ilgilenmez.
Reşat Nuri'nin İstanbul kızı Çalıkuşu'nu, Yakup Kadri'nin Yaban'ı Ahmet Celal'e verselerdi ikisi de mutlu mesut yaşarlardı. Birbirlerine diyecek ne çok şeyleri, paylaşacak ne çok hatıraları olurdu…
Öksüz ve yetim Çalıkuşu izzetinefsini, asker olan Yaban ise bir kolunu kaybetmiştir. Ceplerindeki İstanbul adreslerinden umudunu yitiren bu iki yaralı insan baba evi niyetine Anadolu'ya sığınırlar. Gel gör ki, gerek Yakup Kadri'ye gerek Reşat Nuri'ye göre bu sığınma Anadolu insanı için bir lütuf olmalıdır. Reşat Nuri'nin Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde Yaban için yazdığı 'tenkit'ten çıkarıyoruz bu sığınmanın aslında bir lütuf olduğunu. Reşat Nuri'ye göre; "Vatanın en derin yerlerinde vatansızlık bulmak… Acı fakat münevverin tatması lazım gelen bir müşahededir." Her iki kahraman da bu 'dışarlıklılar'da sevmeye değer bir şey bulamazlar. Her ikisi için de bu insanlar gülmeyi bilmezler. Yaban'ın sığındığı köyde bir çocuğun adı 'adsız' iken Zeyniler köyünde kız çocuklarının adı ya Ayşe ya da Zehra'dır. Munise hariç. Hatta Yaban, ileri giderek kendini köydeki bir eşeğe insanlardan daha yakın hisseder. Her iki romanda da İslamiyet 'yobazlık, softalık veya menfaat düşkünlüğü' olarak tezahür eder.