Bir Mübarek Sefer: Ramazan Umresi
Bir kere Medine rüzgârını yuttuysa ciğerleriniz, tamam demektir. Artık aşk-ı Ravza ile aşılandınız! Ve senede birkaç defa ciğerleriniz bu aşk ile yanmaya, kalbiniz aklınıza "Beni Medine'ye götür, hadi gel gidelim, bak vakit tamam artık boş işlerle oyalanma." demeye başlayacaktır. Hele mübarek üç aylara girdiysek, artık başlıca meseleniz "Umreye gidilecek mi?", "Ne zaman gidilecek?", "Ramazan'ın başında mı sonunda mı?" sorularına cevap bulmaktır. Düşünmesi, hayal etmesi, planlar yapması bile o kadar güzeldir ki... Gidemeseniz bile muhabbetini etmenin tiryakilerinden olursunuz.
Tamam, niyetlendik gidelim! Ama kolay değil, yok öyle rahat rahat bavulunuzu hazırlayıp gitmek. Suudi Arabistan konsolosluğunun dayattığı bir dizi resmi belge, değişik izinler, hele de kırk yaşını doldurmamış bir kadınsanız halletmeniz gereken bir mahrem mevzusu var ki bununla ilgili trajikomik hikâyeler duymuşunuzdur. Tanımadığı insanlara pasaport kontrolünden geçene kadar amca, dayı demek zorunda kalanlar mı dersiniz, işgüzar turcular yüzünden elin adamının nikahında gözükenler mi dersiniz. Neyse artık bunlar bile kâr etmiyor çünkü Arabistan mahrem işini son zamanlarda bayağı sıkı tutuyor. Eh, nasipse yine de oluyor tabii. Yeter ki imkânı olan kul vazgeçmesin, gitmek istesin, gerisi bahane…
Daimi umrecinin gereken belgeleri son dakikada yetiştirme hobisi, vize çıktı çıkmadı fobisini tetikliyor diyebiliriz. Bu heyecanlı bekleyiş galiba umrecinin sabrını ve teslimiyetini sınayan bir ön test. Bir nevi doldurulması gereken modern zaman çilesi.
Bir Ramazan umresi için en iyi haber, 'Geç de olsa vizelerimiz çıktı' cümlesi... Yine de uçak havalanana kadar emin olamazsınız. Ne zaman ki havalanır ve uçaktan sefer duası anonsunu duyarsınız, o zaman umreciye "Elhamdülillah diyorum, artık ölmek var dönmek yok" demek kalır.