"Unutkanlık çağın hastalığı, bakın ben bu yaşta bile karıştırır oldum kelimeleri."
Cihan Aktaş'ın son kitabı, Alzheimer hastalığını konu alan sekiz hikâyeden oluşuyor. Unutmak, hatırlamamak, bunların aslında ne kadar ağır sözcükler olduğu, insan aklının ve hafızasının deyim yerindeyse pamuk ipliğine bağlı oluşu, ailenin ve aile ilişkilerinin önemi gibi düşünceleri, kitaptaki hikâyeleri okurken aklınızdan geçirip kendiniz, aileniz, sevdikleriniz için endişe duyuyorsunuz.
Cihan Aktaş'ın yalın, akıcı ve gerçekçi anlatımı, her sahneyi ve diyaloğu yaşayarak, hissederek okumanızı sağlıyor. Kitaptaki Alzheimer hikâyeleri, bu hastalıkla hiç tanışmamış olanları da etkisi altına alacak türden. Tekrar eden diyaloglar, aynı sorunun defalarca sorulduğu konuşmalar, torununu hatırlamayan fakat içten içe aslında onu hiç unutmamış olan dede… Birçok ayrıntının, olayın, aile içindeki özel durumların yansıtıldığı hikâyelerde Alzheimer'ın ne kadar ciddi bir şey olduğunu görüyor, bazen gülümseten, bazen gözleri dolduran anların tanığı oluyorsunuz.
"Özlediği insanlar kapısını çalmıyor. Aslında yanlış kişiler çalıyor kapıyı, unutuyor gözetleme deliğinden bakmayı ve açıyor. Birileri de paralarını aşırıyor, galiba. Musluğun üzerine koyduğu elmas taşlı yüzüğü yerinde bulamadı. Oraya koymamışsındır, başka yerde unutmuşsundur, diyorlar. Hatta diyorlar ki, takma artık öyle değerli şeyleri sen."
1. Neden yazıyorsunuz?
Öğrenmeyi ve düşünmeyi sürdürmek, hayattan geri düşmemek ve sürekli bir söyleşiyi aktif kılmak için.
2. Yazarken kullanmayı sevmediğiniz kelimeler?
Şimdi aklıma gelen birkaçı şöyle: Keyif, bayan, türban, lansman, aynen.
3. Kullanmaktan vazgeçemediğiniz kelimeler?
Duru, tedirgin, henüz, daima, gelgelelim…
4. Şu an okuduğunuz kitap?
Birkaç kitap bir arada okuyorum: Doris Lessing, Altın Defter; Negri, Sürgün; Recep Şentürk, Açık Medeniyet; Ömer Yalçınova, Ömer'in Çatılan Kaşları.
5. Çocukluğunuz nerede geçti?
Erzincan'ın Refahiye kasabasında, Beşikdüzü Öğretmen Lisesi'nde ve İstanbul'un Küçükyalı semtinde.
6. Sizi ne mutlu eder?
İçimden geldiği gibi konuşabileceğim ortamlar.
7. Hevesinizi ne kırar?
Samimiyetten uzak ifadeler, riyakâr haller.
8. Kim olmak isterdiniz?
İnsan bazen başka hayatlara gıpta etse bile nihai planda kendi olmak ister.
9. En sevdiğiniz huyunuz?
Moralim bozulduğunda kendimi çok kötü hissetsem de çabuk toparlanırım.
10. En sevmediğiniz huyunuz?
Can sıkıcı ayrıntıları fark etmek, dışarıdan yönelen sesleri duymazdan gelememek.
11. Sizi anlattığını düşündüğünüz bir kelime?
Sadık.
12. Şu kelimeler size ne ifade ediyor?
Kılavuz: İstisnai varlık.
Hayat: Bağış ve imtihan.
Sır: Ağır yük.
Kader: Sır.
Özgürlük: Kendi sınırlarına sahip olmak. Sınır, imkândır.
13. En mutlu olduğunuz an?
11 yaşındayken yatılı okula gittiğim yıl karne tatilinde evin kapısından girdiğim an olmalı.
14. Gerçekleşmesini beklediğiniz hayaliniz?
Yazmak istediğim romana biraz olsun yakın düşen bir roman yazmak.
15. Son cümleniz olduğunu bilseniz, yazacağınız cümle ne olurdu?
Umut etmekten vazgeçmediğim için şükürler olsun.
CİHAN AKTAŞ KİMDİR?
1960 Refahiye-Erzincan doğumlu. Beşikdüzü Öğretmen Lisesi'ni (1978) ve İstanbul DGSA Mimarlık Yüksek Okulu'nu (1982) bitirdi. Mimar, basın danışmanı, gazeteci ve okutman olarak çalıştı. Roman ve öykü kitapları yanı sıra kadın, kamusallık, sanat ve siyaset etrafında araştırma ve denemelerden oluşan kitaplar yayımladı. Ayak İzlerinde Uğultu, Kusursuz Piknik, Duvarsız Odalar, Seni Dinleyen Biri, Sınıra Yakın gibi birçok ödül almış hikâye ve romanları olan Aktaş, dunyabulteni.net, hayalperdesi.net ve sonpeygamber.info sitelerinde yazıyor.