Kuleli'yi nasıl saklamalı?
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin etkileri hâlâ devam ediyor. Yüce Türk milleti bir kez daha demokrasiye, seçilmişlerin üstünlüğüne sahip çıkarken eli silah tutanların üzerinde hâkimiyet kurmasına izin vermedi.
Bu gelişmeyle birlikte yıllardır gündemde olan askerî kışlaların şehir dışına taşınması kararlaştırıldı. Hal böyle olunca sembolik değeri yüksek bazı binalarla ilgili çeşitli tartışmalar yaşanırken, yalan makineleri de geri durmayarak Kuleli Askeri Lisesi'nin otel olacağı yalanını ortalığa saldı.
Peki Kuleli ne olacak? Binayla ve devasa arazisiyle alakalı hükümetin planı ne? Şu an için bu konuda yapılan resmi bir açıklama yok.
Dünyanın gerçekleştirilmiş en kanlı ve en acımasız terör eylemlerinden biri sayılabilecek 15 Temmuz darbe girişiminin unutulmaması için hükümetimiz çeşitli adımlar attı. Örneğin Boğaziçi Köprüsü'nün adı 15 Temmuz Şehitler Köprüsü olurken, Kızılay Meydanı'nın adı 15 Temmuz Kızılay Milli İrade Meydanı oldu.
Ayrıca şehitleri hatırlatması amacıyla boğazın Anadolu yakasında bir anıt dikilmesi kararlaştırıldı. Bu anıtın hangi sanatçı tarafından yapılacağı, yapılırken nasıl bir yol izleneceği ya da hangi kurum tarafından yaptırılacağı da henüz açıklanmayan hususlardan... Gönül ister ki bu anıt uluslararası bir yarışmayla ve uluslararası jüri üyelerinin yer aldığı bir heyet tarafından belirlensin.
Kuleli Askeri Lisesi ve diğer kışlalara gelirsek; şahsi kanaatim Kuleli'nin müze olması yönünde. Sanat müzesi değil ama. Darbe Müzesi! Tıpkı Japonların Hiroşima Barış Anıtı Müzesi gibi 15 Temmuz Darbe Girişimi Müzesi olsun. İstanbul'dan ve çevre illerden öğrencilerin ziyaretinin zorunlu olacağı müzede 243 şehidimizin her biri için ayrı odalarda onların hikâyelerini anlatan birer bölüm olsun. Her biri bu aziz milletin tarihinde altın yaldızlarla isimlerini yazdıran şehitlerimize olan vefa duygumuzu belki bu şekilde aktarmamız mümkün olabilir. Bu müzede tankların ezdiği araçlar, asker üniformalı FETÖ'cülerin ateş ettiği ambulanslar, köprüde tank tarafından zarar verilen TOMA'dan vatandaşlarımızın hayatını kurtaran cep telefonlarına bütün tanıklıklar sergilenebilir. Ayrıca 15 Temmuz ve etrafında gelişen olayları anlatan belgesellerin düzenli gösterimi de yapılabilir. Böylelikle 15 Temmuz'un gelecek nesiller tarafından daha iyi anlaşılması ve ileride böyle bir olayın tekrar etmemesi adına gençlerimize önemli bir eser bırakma imkânı yakalanır.
Bir başka tartışma konusu da Selimiye Kışlası'yla ilgili. Malumunuz İstanbul dünyanın sayılı şehirlerinden biri olmasına rağmen bu şehre yakışan bir kütüphanemiz henüz yok. Bundan yaklaşık bir yıl kadar önce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanlığı, İstanbul Şehir Kütüphanesi Çalıştayı düzenleyerek bu alandaki en ciddi adımı attı. Geçtiğimiz bir yıl içinde hangi adımların atıldığına dair ise pek malumat sahibi değilim. Kütüphanelerin önemini burada anlatacak değilim lakin Türkiye'de şu anda hiçbir kütüphanede Osmanlıca olarak basılmış bütün kitapların bir arada bulunamayacağını söylemem bu kütüphaneye ne denli ihtiyaç duyduğumuzun anlaşılması için yeterli olacaktır. Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içinde şu an Türkiye'nin en büyük kütüphanesi kuruluyor olsa da Selimiye Kışlası binasına yapılabilecek kütüphane yaklaşık 50 milyonluk koleksiyonuyla dünyanın en büyük ilk beş kütüphanesi arasında yer alabilir. Dünyanın en geniş kütüphanesi olarak gösterilen Britanya Kütüphanesi'nde yaklaşık 150 milyon, ABD'nin başkenti Washington'da yer alan Kongre Kütüphanesi'nde 162 milyon, Kanada Kütüphane ve Arşivleri'nde yaklaşık 54 milyon, New York Halk Kütüphanesi'nde ise yaklaşık 53 milyon kayıtlı öge olduğunu düşünürsek yaklaşık 10 yıllık bir çaba ve planlı ilerlemeyle ilk beşe rahatlıkla girebiliriz.
Ana hatlarıyla bu komplekste:
Özellikle yurtdışından gelen doktora öğrencilerine barınma imkânı da sağlanarak özelde Türkiye hakkında genelde ise Ortadoğu'yla alakalı tezler üretilmesine imkân sağlanabilir.
İstanbul, Osmanlı, Bizans, Asya, Avrupa, Ortadoğu, Anadolu medeniyetleri ve hatta Afrika araştırmaları merkezleri de kurulabilir.
İstanbul Şehir Müzesi burada yer alabilir.
İstanbul'da eser üretmek isteyen yabancı yazarlar için yazar evleri yapılabilir.
Sinema, tiyatro ve konferans salonları yer alabilir.
Sergi salonları yapılabilir.
Kitap müzesi kurulabilir.
Böylelikle halka ait olan ama halkın kullanımında olmayan her iki bina da gerçek sahiplerine kavuşur.