Gezi kalkışmasından sonra sanat ve edebiyat dünyasında her şeyi Gezi’ye bağlama hastalığına tutulan editörler keşke ilk bölümdeki metinlerde daha seçici davranıp sanatçıların işlerinin yer aldığı bölümlere biraz daha özen gösterselermiş. Ayrıca bu kadar hacimli ve kalıcı olması planlanan bir kitabı hazırlarken keşke daha özenli davranılsaymış, böylelikle bazı eserlerin isimlerinin yanlış yazılması gibi basit hataların önüne geçilebilirmiş.
Türkiye çağdaş sanatını anla(t)mak amacıyla ilk versiyonu 2006 yılında çıkan User's Manual (Kullanma Kılavuzu) isimli kitabın ikinci versiyonu Kullanma Kılavuzu: Türkiye'de Güncel Sanat 1975-2015 adıyla art-ist tarafından, Saha Derneği katkılarıyla yayımlandı. Kitap, yayımlanmasıyla birlikte sanat dünyasında çeşitli eleştirilerin de konusu oldu.
Yazar, çevirmen ve eleştirmen Süreyya Evren ve sanatçı Halil Altındere tarafından hazırlanan kitap 1975-2015 yılları arasında Türkiye'deki çağdaş sanatı okurlarla ve sanatseverlerle buluşturmayı amaçlıyor.
Kitapla ilgili ilk dikkat çeken husus neredeyse bütün dünya dillerinde 'çağdaş sanat' diye adlandırılan, İngilizcedeki 'contemporary art' ibaresinin güncel sanat olarak kullanılması. Contemporary kelimesi, içinde 'temporary' yani geçiciyi de barındırdığı için aslında tam olarak Türkçeye çevirmek imkânsız. Sezer Tansuğ'un ilk kez 1986 yılında yayımlanan Çağdaş Türk Sanatı isimli eserinden dolayı bazı sanatçı ve eleştirmenler çağdaş sanat yerine güncel sanat tanımlamasını kullanıyor. Ayrıca çağdaş kelimesi eski Türkiye'yi anımsatan laik ve Kemalist bir yaklaşımı çağrıştırdığı için bu kelimeyi kullanmaktan imtina edenler de var. Benim şahsi kanaatim tüm olumsuz çağrışımlarına rağmen 'contemporary art'a karşılık olarak 'çağdaş sanat'ı kullanmaktan yana.
700 sayfaya yaklaşan hacmiyle kitap adeta tek ciltlik bir ansiklopedi boyutunda. Hem İngilizce hem de Türkçe olarak basılması nedeniyle de Türkiye çağdaş sanatını yurtdışında da temsil etme iddiası taşıyor. Bu alandaki tek eser. İngilizcede ise Unleashed-Contemporary Art from Turkey isminde Hossein Amirsadeghi'nin editörlüğünde hazırlanmış bir kitap mevcut. Kitabın Türkçede tek olması da daha fazla eleştirilmesine neden oluyor. Kitabın editörleri Evren ve Altındere her sanatçıya dört sayfa ayırarak eşitlikçi bir yaklaşım sergileme gayretini göstermiş. Bu kitapta yer alan isimler tabii ki editörlerin subjektif yaklaşımına göre seçilmiş 101 sanatçıdan oluşuyor. İsimler ayrıca alfabetik olarak okura sunularak bu eşitlikçi yaklaşım çabasının altı bir kez daha çizilmiş. Kitabın eksikliklerinden biri de sanatçı biyografilerine dair daha fazla bilgi verilmemesi.
Benim için kitabın ilk bölümünde yer alan yazı ve söyleşiler, seçilen eserleri anlayabilmek ve editörlerin yaklaşımını gözler önüne sermesi açısından büyük önem arz ediyor. 'Türkiye'de Obje Kavramı', 'Küratoryal Pratikler 1991-2015', 'Zayıf Kurgular-Hızlandırılmış Kaderler', 'Gezi ve Sanat' gibi. Gezi ve Sanat isimli metnin 'Anne ben barbar mıyım?' kavramsal çerçevesinde yer alan 13'üncü İstanbul Bienali'nin küratörü Fulya Erdemci'nin kaleminden çıktığını belirtirsem yazının içeriğine dair izlenimi kolayca edinebilirsiniz. Sanat kitaplarındaki bu tarz günlük siyasete dair yazılar kitabın kalıcılığını, saygınlığını ve etkinliğini son derece rahatlıkla etkiler. Örneğin Erdemci'nin yazısı şu cümleyle başlıyor: "Gezi'nin 'artçı sarsıntısı' [7 Haziran 2015 tarihinde gerçekleşen genel seçimlerin ardından İhsan Eliaçık 8 Haziran tarihli sosyal paylaşımında ifade etmişti] olarak da görülen 2015 genel seçimlerinin hemen ardından, Gezi'de üretilen ortak eylem, performans ve müdahaleler üzerine düşünmek, en sevdiğiniz rüyayı tekrar görmek gibi, hatta toplu halde." 1 Kasım seçimlerinden sonra bu cümlenin hiçbir hükmü kalmadığı gibi aslında 7 Haziran'dan sonra da olmadığını Türk siyasetini takip edenler takdir edecektir. Ayrıca İhsan Eliaçık'ın bir sanat kitabında yer alan bir yazının giriş cümlesindeki ilk referans olmasının da kitaba ne kadar büyük bir prestij(!) katacağını siz değerli okurlara bırakıyorum. Ayrıca Süreyya Evren ve Halil Altındere'nin 9'uncu İstanbul Bineali küratörü Charles Esche ile yaptıkları röportajın da Gezi kalkışması hakkında olması kitabın saygınlığına gölge düşüren bir başka husus. 10'uncu İstanbul Bienali küratörü Hou Hanru'yla yapılan röportaj da 'Gezi Çağında İyimserlik' başlığını taşıyor. Bu söyleşinin de ana çerçevesi kalkışmanın sanata yansıması ve güzelliği! Ayrıca Hanru'nun, İtalya'nın başkenti Roma'da yer alan MAXXI müzesinde geçtiğimiz günlerde açılan İstanbul: Tutku, Neşe, Öfke başlıklı serginin küratöryel ekibinde yer aldığını belirtip bu sergiyle ilgili düşüncelerimi önümüzdeki sayıda yazacağımı belirtmek isterim.
Gezi kalkışmasından sonra sanat ve edebiyat dünyasında her şeyi Gezi'ye bağlama hastalığına tutulan editörler keşke ilk bölümdeki metinlerde daha seçici davranıp sanatçıların işlerinin yer aldığı bölümlere biraz daha özen gösterselermiş. Ayrıca bu kadar hacimli ve kalıcı olması planlanan bir kitap hazırlarken daha özenli davranılsaymış, böylelikle bazı eserlerin isimlerinin yanlış yazılması gibi basit hataların önüne geçilebilirmiş. Hatta bu hatanın kitabın editörlerinden de olan Halil Altındere'nin eserleriyle ilgili olması, durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Kitap, tüm bu olumsuzluklara rağmen çok değerli bir çabanın ürünü olarak sanat dünyasındaki gereken yerini alacaktır. Umarım çağdaş sanatla ilgili bu tarz antolojik kitaplar yakın zamanda çoğalır, böylelikle her okur kendi yaklaşımına uygun kitabı tercih etme imkânına kavuşur.
Kitapta yer alan sanatçılar: Erdağ Aksel, Gülçin Aksoy, Nevin Aladağ, Hüseyin Alptekin, Can Altay, Halil Altındere, Apartman Projesi, Burak Arıkan, Volkan Aslan, Kutluğ Ataman, Fikret Atay, Vahap Avşar, Alparslan Baloğlu, Bedri Baykam, Ramazan Bayrakoğlu, Canan Beykal, Selim Birsel, Bashir Borlakov, Handan Börüteçene, Osman Bozkurt, Fatma Bucak, Hera Büyüktaşçıyan, CANAN, Banu Cennetoğlu, Taner Ceylan, Antonio Cosentino, Aslı Çavuşoğlu, Ergin Çavuşoğlu, Cengiz Çekil, Burak Delier, Elmas Deniz, İpek Duben, Işıl Eğrikavuk, Nezaket Ekici, Cevdet Erek, Köken Ergun, Ayşe Erkmen, Esra Ersen, İnci Eviner, Extramücadele, İnci Furni, Candeğer Fürtun, Leyla Gediz, Deniz Gül, Genco Gülan, Hatice Güleryüz, Özlem Günyol & Mustafa Kunt, Nilbar Güreş, Altan Gürman, Hakan Gürsoytrak, HA ZA VU ZU, Emre Hüner, Berat Işık, KABAHAT, Borga Kantürk, Gülsün Karamustafa, Ali Kazma, Serhat Kiraz, Nur Koçak, Servet Koçyiğit, Nuri Kuzucan, :mentalKLINIK, Ali Miharbi, Şükran Moral, ODA PROJESİ, Füsun Onur, Ahmet Öğüt, Ahmet Öktem, Yasemin Özcan, Erkan Özgen, Ferhat Özgür, Serkan Özkaya, Ergül Özkutan, Şener Özmen, Ebru Özseçen, İz Öztat, Seza Paker, Zeyno Pekünlü, Neriman Polat, ISTANBUL QUEER ART COLLECTIVE, Meriç Algün Ringborg, Necla Rüzgar, Aykan Safoğlu, İsmail Saray, Sarkis, Erinç Seymen, STT- SANAT TANIMI TOPLULUĞU, Murat Şahinler, Ali Taptık, Serkan Taycan, Cengiz Tekin, Hale Tenger, Seyhun Topuz, Vahit Tuna, Nasan Tur, Mürüvvet Türkyılmaz, Mehmet Ali Uysal, Dilek Winchester, Nil Yalter, Nalan Yırtmaç, Pınar Yoldaş.