Ekim 2016 - Editör yazısı
Açık konuşalım, evine Zaman gazetesi girmeyen var mıydı?
Adres değiştirseniz bile bir şekilde o sizi bulurdu. Farklı sebeplerle abonelik yapıldığı için birden fazla gazetenin geldiği de olurdu. Son abonelik nedenimiz mesela, cemaat dershanelerine gönderdiğimiz yeğenlerimin deneme sınavlarına girebilmeleri içindi.
Sonra birer birer abonelikler iptal edilmeye başlandı. İnsanlar hayal kırıklığı yaşıyordu. Üç yıl oldu, kimse hiçbir şeye vâkıf değildi. Kurbanlarını adamışlar, çocuklarını emanet etmişlerdi, "Hocaefendi" demişlerdi...
28 Şubat'a gözlerini açan; ihtarlar, polisler, yasaklarla ilk gençlik yıllarına girenler FETÖ'cülerin hiç ama hiç orada olmamasını hep anlamak istemişti. 'Hizmet ehli' olmak, 'büyük idealler', 'barışçıl diyalog yolları' hepsi takdir edildi. Hatta bu insanlar, takiyeyi dahi bilmek, anlamak istedi. Ta ki takiye yapmayı araç olarak seçenler bir gün gelip sadece takiye yapmayı bilenler olarak kalana dek…
Başörtüsü yasağında, Mavi Marmara'da kırılan kalpler son tahlilde hep yüce bir idealin altını çizen hizmet çizgisine sahip çıktı aslında. Kendisi okkanın altına girerken sineye çekmeyi aynı gemide olmak üzerinden okudu, öyle anladı…
Aslında son üç senedir bir emeğin, bir iyi niyetin, en kutsal değerlerin harcanıp gittiği hayal kırıklığının öyküsünü de yaşıyoruz. Balyoz ve Ergenekon davalarını Zaman gazetesinden okuyup "vah vah" demiş, bunlara inanmış, neye alet olduğunu çok geç anlamış olanların kesif öfkesini yaşıyoruz.
FETÖ'nün siyasi komiserleri yalanları ile kitleleri kandırırken, hayatını 'hizmet' diye bildiği şeye adamış, siyaset ve iktidar çatışmasına hiç bulaşmamış, Afrika'nın çöllerinde, Asya'nın bozkırlarında hizmet edenler de ya şaşkın, ya öfkeli ya da ahmak... Yine de iyi niyetli olmak istiyorum: 500 dolara Nijerya'nın sıcağında bir Türk okulunda birazdan kaynayan tencerenin ulaşacağı minik bedenleri düşünüp mutmain olanlar, bir gurbetlik hayatı seçenler… En büyük hayal kırıklığını onlar yaşıyor olmalı.
Bu insanlar siyasetin ve iktidar hırsının tam ortasında, teröre bulaşmış kanlı ellerin pençesinde tehdit ve şantaj üzerine kurulmuş, hainlikle yükselmiş 'hizmet hareketlerinden' hesabı soracak asıl kişiler olmalı.
Âlî emellerin çıkar kavgası ile kesiştiği noktada zihinlerde; "biz sadece hizmet ettik, iyilikten başka bir şey yapmadık" diye tekrar eden cümleler silindi. Menfaatlerin, çıkarların, hırsların gölgesinde yılların birikimleri köpük gibi dağıldı gitti. Yerine köprüde kurşun izleri, yetimlerin hıçkırıkları, tank topları, şehitler ve destanlar arasında yeryüzünde elbet tutunamayacak bir menfur fitne kaldı...