'Öteki' olarak işaret edilebilecek her birey ve her şey en temelde ben'e göre belirlenir, tanımlanır, anlam kazanır. Dolayısıyla özünde, 'öteki' ve 'ötekileri bilmek için ben'i bilmek gerekir. Bunu gerçek anlamıyla yapabilmek ise ben'e dair bilincin niteliği, içeriği, kuşatıcılığı, sıhhati ve kemaline bağlıdır. Ben'e dair kemal seviyesine ulaşmamış her bilinç aslında bilinçsizliktir ve bundan ortaya çıkansa kaçınılmaz olarak yanlış yahut eksik bir ben şuurudur. Her bir ferdin varoluşunun deruni manası bu sahte kurgusal benden kurtulup, özündeki, kaynağındaki aslî beni bulmak ve ben olmaktır. Ben'i kemaliyle bilemeyen ve dahi ben olamayan kişi kendi kurguladığı zannî (sanal) bir 'ben' şuuru içinde yaşar. Bu ise ego ya da nefs denilen sahte benlik şuurudur. Yani insanın özünde bulunan ancak doğduktan sonra kaynağından uzaklaştıkça unutulan aslî ve öz benliğin yerine ikame olan sanal bir bendir, benliktir. Esasen insanın zihninin bir tasavvuru olarak ilk kurguladığı ve zamanla bilinçsizce benimsediği bu sanal ben aslında insanın tanımladığı ilk ötekidir. Bir başka deyişle insanın ilk ötekileştirdiği şey, bizzat kendisidir.