Dünyanın hali ortada… Sözde tüm dünyanın temsil edildiği BM'de tüm dünyanın dili beş ülkenin sözünün yanında lâl kalıyor, gelir eşitsizliği almış başını gidiyor, gezegenin kaynakları görülmemiş bir açgözlülükle daha fazla kâr uğruna tüketiliyor, doğanın hayati varlıkları hunharca yok ediliyor. Umudun tükenecek göründüğü bu noktada imdada ya inanç ya da insan ürünü ütopyalar yetişir gibi görünüyor. Evet gerçek şu ki, ne kadar hayalî ve imkânsız gibi görünse de insanoğlunun inanca, o da olmazsa ütopyaya ihtiyacı var gibi. Nihayetinde ulaşılmaz olsa da dünya bir ütopyaya muhtaç gibi görünüyor. Peki, ütopya neden gerekli olsun? Bu sorunun en makul açıklamalarından birini geçen yıl vefat eden Uruguaylı yazar Eduardo Galeno yapıyor ve şöyle diyor bir romanında: "(Ütopya) ufuk çizgisinde durur. Ona doğru iki adım atarım, o iki adım uzaklaşır benden. 10 adım atarım, bu sefer 10 adım uzaklaşır. Ufka erişilemez. O halde ne işe yarar bu ütopya dedikleri şey? İlerlemeye..."