Göç ve iltica tanrılarına (!) kurban giden Aylan bebeğin fotoğrafı ile biraz insafa gelmiş görünen Avrupa ülkeleri sonunda göçmenlere karşı yumuşama gösterir gibi oldular ve asıl mücadele etmeleri gerekenin kaçak göç sektörü ve mafyası olduğunu anladılar. Canlarını kurtarmak için Batılı ülkelerin kaosa, iç savaşa sürüklediği Suriye ve Irak gibi ülkelerden kaçan insanlara kapılarını bir parça aralamak zorunda kalan Avrupa ülkeleri şimdi bu göçmenleri yağlı bir gelir kapısı haline getiren organize insan kaçakçılığıyla mücadele etmek zorunda. Mücadele etmeleri gereken bu kaçakçılık ağının kadrosu ise bir ordu kadar geniş. Organize suçla mücadele eden Europol'ün tespit ettiği insan kaçakçılığı ağı 3 bini Akdeniz'de faaliyet gösteren 30 bin şüpheliden oluşuyor. Europol yetkilileri insan kaçakçılığı sektörünün milyarlarca dolar hacme ulaştığını ve uyuşturucu kaçakçılığını bile gölgede bıraktığını belirtiyor. Bir diğer başarıları da insan kaçakçılığı şebekelerinin çok çeşitli milliyetleri bir araya getirebilmesi. Örneğin geçtiğimiz haftalarda Yunanistan'da yakalanan 16 kişilik bir şebekenin personel ve kazanç durumu gayet fikir verici nitelikte: iki Rumen, iki Pakistanlı, iki Mısırlı ve yedi Suriyeliden oluşan kaçakçı grubunun üç-dört ayda insan kaçakçılığından kazandığı para 7,5 milyon Euro.