Uluslararası hukukun en başta gelen kaidelerinden birini şöyle formüle edebiliriz: Kimse kuvvet kullanarak topraklarını genişletemez, sınırları değiştiremez, başka ülkeleri ilhak edemez.
Teoride hemen tüm ülkelerin kabul ettiği bu ilkenin varlığı özellikle güçsüz ülkeler ve topluluklar için varoluşsal bir garanti sunar. Ancak ne hikmetse bu ilkenin de bir istisnası var: İsrail. Kurulduğu ilk günden beri Filistin halkının topraklarını ilhak ve işgal ederek yüzölçümünü genişleten İsrail, bu uluslararası hukuk kuralına rağmen Batılı devletler tarafından müsamaha görmeye devam ediyor. Ağustos ayının son günü tüm dünya IŞİD ve Ukrayna meselelerine odaklanmışken İsrail son 30 yıldaki en büyük zorla ilhakını gerçekleştirerek zaten yüzde 40'ını işgal ettiği Batı Şeria'da Beytüllahim yakınlarında 400 hektar Filistin toprağını daha hâkimiyeti altına aldı. Ukrayna'nın Rusya tarafından işgaline, Irak'ın parçalanmasına aynı hukuk ilkesi çerçevesinde karşı çıkan ABD ve Avrupa devletleri İsrail karşısında bu evrensel nitelik kazanmış ilkeyi yine hatırlamakta zorlanıyorlar.