Eğitimin pozitivist bir anlayışa göre kurgulandığı 19’uncu yüzyıldan kalma bir alışkanlık olarak, bir dönemler yüksekokulların ve üniversitelerin ateist üretim merkezi olduğuna dair bir kanaatin varlığından bahsetmek mümkün.
O dönemlerin eserlerinde de dinî ve geleneksel inanç biçimlerini reddeden ya da sorgulayan tiplerin bu kurumlardan sıkça çıktığı gözlemlenebilir. Ancak son dönemlerde yapılan bir araştırma bu ön yargının artık geçerli olmadığını hatta yüksekokul ve üniversitelerin insanları daha inançlı ve dindar yapmaya başladığını gösteriyor. Araştırmayı Amerikan vatandaşları üzerinde gerçekleştiren Nebraska-Lincoln Üniversitesi profesörü Philip Schwadel, elde ettiği sonuçları şöyle yorumluyor: "Kolej mezunu olmakla dinî inançlardan uzaklaşma arasındaki bağlantı son nesiller boyunca ciddi bir değişiklik gösterdi. Örneğin 1920-30'lu yılların üniversite mezunu tanrıtanımaz tiplemesi oldukça geçerliydi. 1960'larda üniversite eğitimlilerle üniversite okumamışlar açısından ateizm ve dinden uzaklaşma konusunda bir fark kalmamaya başladı. Ancak zamanla bu trend değişim göstermeye başladı ve 1970'lerde doğanlarla beraber dinden uzaklaşma eğilimi özellikle üniversite eğitimi almamış olanlarda yaygınlaşmaya başladı." 1979'dan sonra doğanları araştırma kapsamına almayan Schwadel'a göre yüksek eğitim kurumları artık ateist fabrikası olma niteliğini iyiden iyiye kaybetmiş durumdalar.