Ebola virüsü iki yıldır gözlerden uzaktı ancak 2014 yazında ani bir baskınla ortaya çıktı.
Önce Doğu Afrika'nın birkaç bölgesinde görülen virüs, ardından hızla bölge ülkelerine yayılmaya başladı. Başlangıçta pek ciddiye alınmayan salgın peş peşe ölümleri getirdikçe 40 yılın en ciddi salgınına dönüştü. Kanla, vücut sıvıları ve dokularla doğrudan temas sonucu bulaşan virüsün hızı nedeniyle insan üzerinde denenmemiş aşılar bile kullanılmaya başlandı. Liberya, Gine, Sierra Leone ve Nijerya başta olmak üzere binden fazla insanın ölümüne neden olan salgın aynı zamanda dünya sağlığının ne kadar kırılgan olduğunu gösteren skandalları da ortaya çıkardı. Örneğin, Batılı ilaç firmalarının Afrika'daki sağlık kampanyalarında ilaçları insanlar üzerinde denediğine dair ifşaatlar burada zaruret yüzünden meşruiyet kazandı ve Ebolaya karşı insan üzerinde denenmemiş aşılar kullanıldı. En önemlisi, buralarda faaliyet gösteren Dünya Sağlık Örgütü ve diğer pek çok kuruma rağmen salgının başlangıcında önlem alınmadığı ve bu durumun virüsün yayılmasına yol açtığı ortaya çıktı. Yetkililerin kayıtları yeterli tutmadığı ve pek çok vakanın kayda geçirilmediği belirlendi. Daha kötüsü, hastaların sağlık kurumlarına güvenmemeleri nedeniyle karantina ve tedavi alanlarına gitmedikleri hatta kaçtıkları görüldü. Liberya'da silahlı bir çetenin virüslülerin karantinaya alındığı sağlık merkezini basması ve 30 civarında virüslü hastanın kaçması bir başka facia oldu. Kısacası, salgın kadar ihmal ve yetersizliklerin de tam bir facia olduğu görüldü.