Ocak 2017 | Editör yazısı
Sadece İslam'ın değil, insanlığın kadim şehirleri yağmalanıyor. Taş ve toprak medeniyetine hapsolmamız isteniyor. Elimizden alınan kutsal ve güzel mirasın yerine canavarlaşmış insan kitleleri veriliyor. Kalsa kalsa fotoğraflar kalıyor geriye. Her yıkımdan, her yağmadan sonra yeni bir umut besliyoruz içimizde yine de. Halep, tarihimizin güneydeki dibacesi. Sadece topraklarımızın değil, kalbimizin de sınırlarından birisi…
Hani görmüşsünüzdür. Bir otobüsün içinde, iki tane dünyalar güzeli kız çocuğu. Ellerinde ahşap bir kafes… İçinde dünyanın en hüzünlü iki kuşu, sakalar… Otobüsün camının ortasına bir kurşun isabet etmiş, çatlatmış camı. Tam da o çatlak camın ardından hepimize bakıp gülümsüyorlar. Onlar Halep'in kızları işte, onlar Halep'in boynu vuruk Sakaları.
Halep'in içi seni dışı beni yakar…
Artık hepimiz çekmediğimiz acıların yorgunuyuz. Acının ve sevincin milyonlarla paylaşıldığında uyuşturucu etkisi yapan bir yanı var. Bu yüzden içimizden bazıları Halep'te olanları reel politikle açıklamaya kalkıyor.
Bütün bunların ortasından çıkıp yeni bir yıla giriyoruz. Adı üstünde 'yeni', oysa dünya 'eski' alışkanlıklarını üretmeye devam ediyor. Bir yerde doyasıya sevinen semirmiş birinci dünyalılar, bir yerde açlıklarla, savaşlarla, yıkımlarla yaşamaya devam eden üçüncü dünya. Yeni olan ne, eski olan hangisi?
Öğretmen bir arkadaşım… Öğrencilerine akşamları evde aileleriyle birlikte neler yaptıklarını soruyor. Ödeve verilen cevaplar klasik: TV izlemek, kitap okumak, yemek yemek, ders çalışmak vb. Çocukların arasında Suriyeli bir Halil var, onun cevabı iç yakıcı: "Biz her gece evde annemle birbirimize sarılarak ağlıyoruz ve Feyruz dinliyoruz, başka da bir şey yapmıyoruz." Susuyorum…
Halep'in içi seni dışı beni yakar…
Susacağım ve suskunluğumun bütün dünyayı tutmasını bekleyeceğim. Yalnızca Halepli kız kardeşler ve Halil'in konuştuğu, Sakalarıyla birlikte Feyruz dinledikleri emin bir belde hayal edeceğim. Malazgirt'ten bu yana emin olan bu beldenin, en emin şehrinin, en emin camiine gidip yalvaracağım Allah'a: "Akıl, git başımdan."
Lacivert'i kendi yaşam kültürünüze dahil etmeniz temennisi ile...