Kasım 2016 | Editör Yazısı
Cetvelle çizilen sınırları kedilerden arındırdık
Şehirlerden, insanla beraber gezen kuşlardan,
Sokakların ekmek kokusundan, taş tozundan, göze kaçan ve can yakan yanık kokusundan
Yelling Arap, çığlık çığlık ağlayan çocuk, konsolosluk önünde bir avuç bayrak,
Efendiler, bu vatan hepimizin!
Bir kere kurtuldun, bir daha öl Umran, 'ayıp arsızı' dünyada kanın dökülüp ziyan olmasın
Imagine there is no boder, no passport, no country
You are not the only one
Ne bela bir işmiş bizim zamanımıza düştü
Kendimi nerede zannediyordum, nerede buldum
Riyanın içinde riyakâr
Rüyanın içinde rüyaperest
Beklentinin içinde beklentisiz
Dumanların içinde zerre,
Aşkın bir aklın gölgesinde sessiz
Şeytani bir kibrin elinde oyuncak
Ayrımcılık, ötelemecilik, dışlamacılık, büyük yalancılık...
Vekâlet savaşları, 2023, 2013, 1923…
Neyi saklayıp neyi açık edeceğini bilmek,
Neyden vazgeçip neyi götüreceğini bilmemek
Neyi ararken neyi bulmak,
Bir otomobil fabrikasında ney çalmak…
Ütopya mı, distopya mı, düşünecek hal bile kalmadı
Bu gördüğümüz kimin rüyası?
Hal geçecek, hoş gelecek ve hoş gidenler bilinecek, bir sürü süslü sözler ile bizi mest edecek…
Rafta unutulmuş bir Kara Davut belki bizim ütopyamız, bir peygamber hikâyesi, 500 kitap yazan mutasavvıf, kendine hiç pay çıkarmayan derviş…
Ütopya ve distopya,
"Nâdanı terk etmeden, yaranı arzularsın Günahını bilmedin, gufrânı arzularsın" (Niyazi-i Mısri)
Lacivert'i kendi yasam kulturunuze dahil etmeniz temennisi ile...