Kuşak sosyolojisi ve z kuşağı tartışmaları
Kuşak (generation) kavramı, kendisinden önceki dönemde yaşayan insanlardan farklılaşan bireyleri ifade etmek için kullanılıyor. Bu tanımlamalarda genellikle her kuşak, haleflerini tarif etmek için kötüleme yoluna gider ve negatif ayrışma ile kendi neslini tahkim eder. Bu, aynı zamanda muhafazakâr bir tutum.
Aristo'ya atfen söylenen ve epigrafta yer alan alıntıda da böyle bir ayrım dile getiriliyor ve kadim dönemlerden bu yana hemen her kuşak kendisini farklılaştırma ihtiyacı hissediyor. Eski çağlardan bu güne bu durum çoğunlukla yeni jenerasyonların olumsuzlanması yoluyla gerçekleştiriliyor. Tarkovski'nin Stalker filminde "büyük ustaların söylediklerine artık itibar edilmiyor" ifadesi de aynı kaygıları dile getiriyor, zamanı farklılaşsa da formu benzer bir eleştiri olarak kendisini gösteriyor.
Kuşak, aynı zaman dilimleri içerisinde var olan ve ortak yaşam örüntüleri ile kendisinden önceki zamanlarda yaşamış birey ve gruplardan ayrılan insanların oluşturduğu toplulukları karşılamak için kullanılan bir kavram. Zaman unsurunun ayırt edici bir belirleyen olduğu kuşak tanımlamalarında, ortak yaşam tarzı ve grup kimliği de önemli faktörler olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle bir kuşağı tanımladığımızda hem zamana hem de kimlik, ideoloji, yaşam tarzı ve politik yönelimlere dair konuşmuş oluruz.
Örneğin "68 kuşağı" dediğimizde, sadece o dönem içerisinde yaşayan insanlardan bahsetmiyoruz. Başta Avrupa ölçeğinde gerçekleşen ve kısmen de olsa dünyanın farklı coğrafyalarını etkileyen bir dizi sosyo-politik dönüşüm akıllara geliyor. 68 Kuşağı'nı kendisinden önceki nesillerden ayıran feminizm, ekoloji, cinsel özgürlük, otorite karşıtlığı ve daha fazla serbestlik temaları zihinlerde uyanıyor.
Post-endüstriyel toplum teorilerinin konuşulduğu ve farklı yaşam biçimlerinin tartışıldığı bu dönem, aynı zamanda yeni kimliklerin biçimlendiği ve yaşam tarzlarının farklılaştığı bir evre anlamına geliyor. Bu nedenle kuşaklar, sadece zamandaki değişimle ilintili bir fenomen değil, sosyolojik kırılmalarla kendisini hissettiren oluşumlar.
Çağın eğilimlerini yansıtmak
Değişim olgusunun oldukça hızlı olduğu zaman dilimlerinden geçtiğimizi söylemek abartılı olmaz. Zira teknolojide yaşanan radikal devinim ile sosyal hayatın bütününde de bir dizi farklılaşma gerçekleşiyor. Çalışma hayatından siyasete, eğitimden sağlığa kadar birçok alanda bu değişim kendisini hissettiriyor. Bugün "Z kuşağı" olarak tarif edilen ve üzerine oldukça fazla spekülasyon yapılan genç gruplar da zamansal farklılıklardan ziyade tarzlar, tutumlar ve eğilimler üzerinden tartışılıyor.
Nitekim bugün Z kuşağından bahsedildiğinde zihinler negatif imgelemlerle çalkalanıyor. Dolayısıyla doğrudan yeni internet teknolojilerinin içerisinde şekillenen bu grupların "İnternet kuşağı" olarak adlandırılması sadece internet ile kurdukları ilişki dolayısıyla değil, böyle bir imgelemin karşılığı olması ve internete atfedilen özellikler ile ilgili. Bu nedenle, söz konusu kuşağı ayırt etmeye dönük kullanılan "bencillik, tüketim çılgınlığı, apolitizasyon, internet bağımlılığı" gibi hasletler, kuşak ayrımlarının sadece zamansal değişkenlerle ilişkili olmadığını gösterir.
Bugün bir kuşaktan bahsetmekten ziyade bir tarzdan ve yönelimden bahsetmenin daha anlamlı olduğunu düşünmek gerek. Nitekim günümüz dünyasında Z kuşağını ifade etmek amacıyla kullanılan sıfatlar bir grup kimliğini (Z kuşağı) tanımlayan ayrımdan ziyade daha genel anlamda bir çağın eğilimlerini yansıtır. Kaldı ki bir kuşağa atfen yüklenen anlamları, o kuşak içerisindeki bütün bireylerin taşıdığını söylemek de oldukça genelleştirici bir yaklaşım.
Bencillik, internet odaklı yaşam, kısmen apolitik tutumlar ve dağınık ilgi alanları ile şekillenen hayatlar sadece 2000 yılından sonra doğan bireylerle sınırlı bir davranış pratiği olmaktan çıktı, geniş kitleleri etkileyen ve onları tanımlamak için kullanılan bir şemsiyeye dönüştü.
Akıldan ziyade duyguyu kullanan bir gençlik modeli
Hiç kuşkusuz genç bireyleri diğerlerinden tefrik etmemizi mümkün kılan hususlar da söz konusu. Bunların en başında, gençlerin sosyal ağlarla ve daha geniş anlamda internet ile kurdukları ilişki geliyor. Z kuşağı, internetin ve sosyal ağların içerisinde doğan bireyler olarak seleflerine göre daha fazla teknoloji okuryazarlığı ile kendilerini ayrıştırıyor. Sabitelerden ziyade değişimi önceleyen, otoriteden mutlak biçimde kendisini uzaklaştıran ve göstermeyi ön plana alarak düşünceden ziyade pratiği, akıldan ziyade duyguyu kullanan bir gençlik modeli.
Her dönemde kendisinden bu kadar bahsettiren ve kendisini merkezde konumlandırmayı başaran gençler, toplumsal değişmeyi de birçok açıdan etkiliyor. Dünya siyasetinde de çokça konuşulan ve demografik yapı içerisinde bazı ülkelerde ayrıcalıklı bir konuma sahip olan gençler, kendi eğilimlerini farklı noktalara taşıma noktasında bugün daha başarılılar.
Örneğin Türkiye'de siyasetin odaklarından biri olan gençler, hem doğrudan temsil makamında (parti meclisleri, milletvekillikleri) hem de bir seçmen kitlesi olarak önemli pozisyonlarda yer alabiliyor.
Sosyal medya ve bir kuşağın (çağın) anatomisi
Zygmunt Bauman, Akışkan Gözetim adlı kitabında "İfşa edilme korkusu fark edilme hazzı tarafından bastırılıyor" diyerek insanların gönüllü biçimde fark edilmek adına uğraş içerisinde olduklarını söyler ve bunun psikolojik motivasyonlarına işaret eder. Geleneksel zamanlarda panoptik aygıtlar üzerinden gözetlenen insanlar için gözetlenme icbar edilen bir durum iken bugün iradi (gönüllü olarak talep edilen) bir durum hâline geldi. Yani modern birey, bile isteye gösterme ve gözetlenme arayışı içerisinde bugün.
İnternet kuşağı olarak tarif edilen gençlerin, internette geçirdikleri süre ve bu aracı kullanma motivasyonlarına bakıldığında, Bauman'ın ne denli haklı olduğu görülüyor. Muhakemeden ziyade duygusal reaksiyonların sergilendiği, akıl yerine duygunun öncelendiği sosyal ağlar oyun, eğlence ve gösterme pratikleri üzerinden işlevsel kılınıyor. Sosyal ağlarda var olmanın toplumsal anlamda da var olmak olarak algılandığı bir çağda, sadece gençlerin bu alana ilgi gösterdiklerini söylemek de yanıltıcı olur.
Gençleri şikâyet eden orta ve üst yaş grupların internet ortamında var olma gerekçelerinin de onlarla benzeşmesi bir paradoks olarak görülebilir fakat bu durum artık kuşaksal bir farklılaşmadan ziyade bir çağa özgü tutum ve davranışlar olarak genelleşme eğiliminde.
İnternetin ve onun türevi olan sanal ortamların, sosyal gerçekliğin yakıcı yönleri ile yüzleşmemizi bir süreliğine ertelemesi ve inşa edilen sanal kimlikler üzerinden gerçekliği askıya alması, hiç kuşkusuz bu çağın en belirgin özelliklerinden. "Bilin ki dünya hayatı oyun ve oyalanmadan ibarettir" ayetinde geçen oyalanma sözcüğü, aslında gerçekliğimizi askıya alan sanal âlemlerin birer oyalanma mekânları olduğu gerçeğini de bize yakıcı biçimde gösteriyor. Bu açıdan bakıldığında, gerçek hayatın dinamikleri ile yüzleşmekten kaçınan günümüz insanları, hakikatin çarpıcı gerçekliğini askıya alan sanal mekânları gerçek dünyaya tercih ediyorlar.
Zamanın ruhu ile ilgili bir durum
Risk al(a)mayan, hayatın sorunları ile yüzleş(e)meyen ve tahayyül ettiklerini kısa bir sürede elde etmeyi arzulayan bir kuşağın internette daha fazla zaman geçirmesi anlaşılır bir durum. Öyle ki internet, sizin kendiniz olarak orada olmayı mecbur kılmayan ve deneyimlerden ziyade simülasyonları ön plana çıkaran bir ortam.
Bu nedenle tecrübenin geleneksel dönemlerdeki karşılığı ve zamanla mukayyet kazanımları, günümüz bireyleri için çok anlam ifade etmiyor. Zira çağımızdaki zaman algısı parçalanmış ve geçmiş ile geleceği göz ardı ederek anı yaşamayı ön plana çıkarıyor. Bu sebeple risk almak yerine geri planda kalmayı, üretmek yerine seyretmeyi, gizlemek yerine ifşa etmeyi, yapmak yerine yapmış gibi davranmayı özendiren/ mümkün kılan bir platform internet.
Gençleri politize etmeye dönük örgüt faaliyetlerinin, kendilerini sanal alanlar üzerinde konumlandırması da benzer tavırların genelleşmesine hizmet ediyor. Nitekim sanal platformlarda politize olan kuşakların gerçeklik yerine manipülatif bilgiyi, müzakere yerine linçi hedeflemesi kuşaklar arası farkları ortadan kaldıran bir vasatı ortaya çıkarıyor.
Kuşakları birbirinden ayıran ve onları farklılaştırmayı mümkün kılan parametreler, kuşakların davranışlardan ziyade zamanın ruhu (Zeitgeist) ile ilgili bir durum. Bugün Z kuşağı olarak adlandırılan ve orta-üst yaş grubu ile çeşitli farklıklar gösteren gençlerin eğilimlerinin, sadece onlara özgü davranış kalıpları olmaktan çıktığı ve geneli teşmil eden bir durum hâline geldiği söylenebilir.
İnternet teknolojileri ile hayatımıza giren yeni medya ortamları bu anlamda kuşakların tasnifi ve zamanın ruhunu belirleyen bir etki de yaratmış oldu. Zaman ve mekân sıkışmasını ortadan kaldırarak farklı imkânları ortaya çıkaran bir mekanizma olan internetin, simüle edilmiş bir hayatı kaçınılmaz kıldığı bugünün dünyasında, fırsatlardan ziyade tehditleri ön plana çıkarttığı kaçınılmaz bir gerçeklik.