Bu dosyada adı geçen insanlar ve kavramlar için sözlük.
OHAL:
Devletin ve hükümetin normal idari yetkileri ve hukuki tedbirleri kullanarak alt edemediği güçlüklerin ortaya çıkması durumunda başvurulan olağanüstü idare usullerinden biri. Türkiye'nin doğusunda terör faaliyetlerinin artmasıyla 1980'lerden 2000'lere kadar yaklaşık 20 yıl uygulanan ve bir döneme adını veren geçici rejim.
Devrimci Doğu Kültür Ocakları:
1969 yılında özellikle Doğu ve Güneydoğu'da yaşayan insanlar arasında sol faaliyetleri yaymak ve geliştirmek, bu arada Kürtçülük bilincini bölge insanlarına yerleştirmek amacıyla kurulmuş dernek.
OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü):
Uluslararası bir ekonomi örgütü. Türkiye ile birlikte toplam 34 üyesi bulunmaktadır. OECD, 14 Aralık 1960 tarihinde imzalanan Paris Sözleşmesi'ne dayanılarak, 1961 yılında kurulmuştur ve savaş yıkıntıları içindeki Avrupa'nın Marshall Planı çerçevesinde yeniden yapılandırılması amacıyla 1948 yılında kurulan Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü'nün (OEEC) doğrudan mirasçısıdır. OECD, sanayileşmeyi gerçekleştirerek kalkınma sürecini başarıyla tamamlamış ülkelerin üye olduğu bir örgüt haline gelmiştir.
Tasadduk etmek:
Sıdk, doğru olmak kelimesinden türemiştir, sadaka vermek anlamındadır. Allah rızası için fakirlere ve ihtiyacı olanlara, para veyahut ihtiyaca göre herhangi bir şey vermek.
Elitist:
Elitist, elitizm (seçkincilik) ilkesini savunan kimse, bir zümrenin liderliğini savunan kimse; elit bir grubun üyesi olmanın gururunu yaşayan kimse.
Fordizm:
Henry Ford'un seri otomobil üretimi sistemi ile örneklenen bir üretim organizasyonunun karşılığıdır. 1920'li yılların başında uygulamaya konan, üretilen ürünün bütünü hakkında bilgi sahibi olmayan vasıfsız işçilerin bir üretim bandı oluşturduğu, kitle üretimi ve kitle tüketimi üzerine kurulu bir anlayış üzerine geliştirilmiş sistemdir.
Anksiyete:
Canlılarca deneyimlenen kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir. Nedeni belli olmayan tedirginlik hali olarak da açıklanabilir. Canlıların dış ortama uyum çabasında koruyucu bir tepkidir. Psikiyatride bir grup hastalığın genel adıdır.
Fetişizm:
1. İlkel toplumlarda doğaüstü bir güç ve etkisi olduğuna inanılan canlı veya cansız nesnelere tapınma. 2. Cinsel bir anlamı ve amacı olmayan bir objenin cinsel haz doyumu için kullanılmasıdır.
Otto von Bismarck (1815-1898):
19'uncu yüzyılda gevşek bir konfederasyon olan Almanya'nın güçlü bir imparatorluğa dönüşmesinde en önemli rolü oynayan ve ilk şansölyesi (başbakan) olan Alman devlet adamıdır. Unvanları Bismarck-Schönhausen Kontu ve Lauenburg Dükü olan Otto von Bismarck, Yeni Almanya'yı 'kılıç ve kan politikası'na göre kuracağını söylediği için kendisine 'Demir Şansölye' adı verilmiştir.
William Beveridge (1879-1963):
İngiliz iktisatçı ve yönetici. İşsizlik ve iş bulma servisleri şefi. Winston Churchill ile iş birliği yaparak işsizlik sigortasının gerçekleşmesine ön ayak oldu. Beveridge, Full Employment in a Free Society (Özgür Bir Toplumda Tam İstihdam) adlı eserinde, öngörülen yeni gelir dağılımının tüketici kitleye yeterli kazancı nasıl sağlayacağını anlatır.
Esat Oktay Yıldıran (…- 1988):
12 Eylül askeri rejimi döneminde 1980-1982 yılları arasında Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi komutanı olarak görev yapmış kişi. Cezaevinde her daim komando elbiseleri ve 'Co' isimli köpeği ile dolaşıp mahkûmlara uygulanan insanlık dışı işkencelerin mimarı olan Yıldıran, 1988 yılında İstanbul'da bir halk otobüsünde başından vurularak öldürülmüştür.
Absorbe etmek:
Daha küçük bir grubu kendi içine katarak eritmek.
Atipik:
1. Örnek dışı.
2. Düzensiz, değişik, değişken, tipik olmayan, herhangi bir grup içerisinde değerlendirilemeyen.
Ehven-i şer:
Birkaç kötüden en az kötü olanı, kötülerin iyisi.
Etno-seküler:
Etnik temelli ve din dışı düşüncenin hakim olduğu anlayış .
Jakoben:
1. Fransa'da Aziz Dominicus tarikatına bağlı rahip ve rahibeler.
2. Tepeden inmeci.
Satirik:
Yergi ile ilgili, yergi niteliğinde olan, mizahî.
Şıpın işi:
Özensiz, çabucak yapılan iş.
Tevarüs etmek:
1. Bir kimseden miras kalma, mirasa konma.
2. Kalıtım yoluyla birinden diğerine geçme.
Tinsel:
Ruhi, ruhani, manevi.
Varsıl:
Parası, malı çok olan, zengin, yoksul karşıtı.